Set işçiliğinden oyunculuğa!
Abone olKurtlar Vadisi'nde Polat karakterinin sağ kolunu canlandıran Abdülhey yani Kenan Çoban'ın yaşamını merak ediyormusunuz? İşte Abdülhey'in gerçek hikayesi:
Set işçisiyken kabadayı oldu "Gençlere kötü örnek olduğumu
sanmıyorum. Yakınıma geldiklerinde sigara içiyorsam söndürüyorum.
Ödev defterlerine ya da formalarına imza attırmak istediklerinde
atmıyorum. Bunlar hep onlara iyi örnek olmak için. Öğrencilerim
telefon açıp 'Kenan Hoca seni izliyoruz' diyorlar mutlu oluyorum"
Abdülhey için söylenebilecek ilk şey oldukça içine kapanık ve
utangaç olduğu... Üstelik bu onun ilk gazete röportajı... Bütün
bunlar üst üste gelince, ağzından mıknatısla laf aldım desem
yeridir. İlk bölümden itibaren dizide aslında ama kamera arkasında
çalışıyor. Dizinin prodüksiyon işleriyle ilgilenirken talih kuşu
omzuna konuyor ve 30'uncu bölümden sonra KGT elemanı olarak
"Vadi"ye sızıyor. Bir ilginç detay da adıyla ilgili... Nüfus
kağıdındaki adı gerçekten de Abdülhey ama söylenmesi zor olduğu
için bu güne kadar Kenan adını kullanmış. Kısacası şöhret adı,
aslında kullanmadığı gerçek adı... Yani biraz ters bir durum
onunkisi... * Biraz kendinizden bahseder misiniz? Kimdir Abdülhey?
30 yaşındayım, bekarım. Üç kardeşiz. Bir abim var, bir de benden
küçük kardeşim... Babam Elazığ'da devlet memuru, annem ise ev
hanımı.. 1996 yılında Elazığ'dan çıktım. 3 yıl Antalya'da halı saha
işletmeciliği yaptım. Askerlik bitimi Ankara'da bir spor
kompleksinin başına geçtim. Kurtlar Vadisi projesiyle birlikte
Necati Bey'le birlikte İstanbul'a geldik. Aslında diziye
prodüksiyonda çalışarak başladım. Dizi setinin kurulması, ışık,
kamera her şeyle iç içeydim. Sonra senaryodaki arkadaşlar Abdülhey
karakterini yazdılar. İzleyici beni ilk 10 bölümde çöpçü olarak
izledi. Sonra Polat beni yanına aldı. * Kamera arkasından önüne
geçmek sizi heyecanlandırdı mı? Benim bir oyunculuk deneyimim
yoktu. İlk kez kamera karşısına geçtim. Tabii biraz heyecan filan
oldu, olmadı değil... Ama şimdi alıştım. Yine prodüksiyonla
ilgileniyorum. Çünkü bir şeylerin tamamlanması için biz tüm
oyuncular el birliğiyle mücadele ediyoruz. Tüm arkadaşlar elinden
gelenin en iyisini yapmaya çalışıyor. * Yaşantınız nasıl değişti?
Ünlü biri olduğunuzu ne zaman hissettiniz? Hemen hissettim. Ben ilk
10 bölüm sakallıydım, dışarıya çıktığım zaman insanlar hemen
tanıyorlardı. Şöhret farklı bişey * Nasıl tepkiler alıyorsunuz? Çok
imza isteyen oluyor. O insanları da kırmamak lazım. Mümkün olduğu
kadarıyla imza atıyoruz. Resim çekilmek istiyorlar. 'Önümüzdeki
hafta ne olacak?' diye soran oluyor. İmza günümüz oluyor halkın
bizi yoğun biçimde karşılaması, ilgilenmesi insanın hoşuna gidiyor.
* Şöhreti sevdiniz mi? Tabii farklı bir şey... İmza gününde bir çok
insan orada toplanıyor, imza atıyoruz insanın hoşuna gidiyor. O
insanların seni kabullenmesi apayrı bir şey... Çok mutlu oluyorum.
* Dublajınızı bir başkası yapıyor. Hayranlarınız sizinle
konuştuklarında şaşınyor lar mı? Şaşırıyorlar ve direkt 'Aaa sizin
sesiniz dublajmış' diye söylüyorlar. İlk bölümde kendi sesimle
oynadım şimdi karakter oturduğu için dublaj kullanılıyor. *
Kazancınız nasıl değişti? Yani prodüksiyondan oyunculuğa geçmenin
bir kân oldu mu? Mesela bir araba aldınız mı? Ben maddi tarafına
bakmıyorum ama tabii farklılaştı. Zaten bu dizi sayesinde hayatımda
birçok değişiklik oldu yani... Araba almayı düşünmüyorum çünkü
arkadaşlara sürekli yardım ettiğimiz için araba sorunumuz olmuyor.
Sete sürekli araç götürüp getiriyoruz. * Bundan sonra başka
dizilerde rol alma gibi bir düşünceniz var mı? Oyunculuğu meslek
edinmeye karar verdiniz mi? Karar verdim. Boş kaldığım zamanlarda
Osman abi ile (Osman Wöber) sürekli çalışıyoruz. Sadece senaryo
geldiği zaman değil, her boş vaktimizde... Artık benimsedim
iyice... * Herhalde hiç beklemezken oğulları televizyona çıktı.
Aileniz bu duruma nasıl tepki verdi? Telefonla konuştuk. O zaman
benim sakal bıraktığımı bilmiyorlardı. O kıyafetle ekrana çıktığım
zaman şok oldular. Sürekli telefon açıp konuşuyoruz ama ekranda
gördükleri zaman heyecanlanıyorlar. Evden dışarı çıkamadım
*Elazığ'a gittiğiniz zaman nelerle karşılaşıyorsunuz? Bir ay önce
gittim eve... Girdiğim zaman dışarı çıkamıyordum dışarı çıktığım
zaman da giremiyordum. Yoğun bir ilgi vardı. Beklediğim gibi yani.
Ama o insanların evin kapısına gelip benden resim istemeleri hoşuma
gitti. Annemi yolda gördükleri zaman Abdülhey'in annesi geçiyor'
diyorlarmış. Hoş bir şey tabii... * Peki şöhret olduktan sonra kız
arkadaşlarınızın sayısı arttı mı? ('Teybi kapat kapat' diyor
utanıyor) Sevgilim yok. Hiç âşık olmadım ki... * Neden talip mi
yok, şehir kızları mı farklı geliyor? Yok ondan değil. * Biraz
içinize mi kapanıksınız? Evet. İçime kapanık biriyim. Siz doğru
teşhis ettiniz. * Karşınızdaki kişiye açılamıyor musunuz? Yok o
dönemler geçti de... Bayan arkadaşlarım var ama aşk yok. * Hiç mi
olmadı? Daha önce olmuştur. * Kırık bir aşk hikayesi sezinliyorum.
(Gülüyor) Teybi kapatın da konuşalım. * Şu an nerde yaşıyorsunuz?
Göztepe'de... Abim var bir tane onunla birlikte kalıyoruz.. * Zor
olmuyor mu ev işleri? Yoo, ben severim. Ev işlerini yaparım. En çok
menemen yemeği yapıyorum. Boş olduğum zaman ev işi yaparım,
yemeğimi yaparım. Temizlikçi bir aile de var. Onlar geliyorlar ama
genelde ben hallederim. * Gerçek Abdülhey ile dizideki Abdülhey
arasında ne gibi farklar var... Aslında pek bir fark yok. Yalnız
dizide bir espri olduğu zaman Abdülhey'in hiç gülmemesi lazım ama
normal hayatımda çok güleryüzlüyümdür... * Size oyunculuk şansını
veren kim oldu? Bu anlamda kime şükran duyuyorsunuz? Raci Şaşmaz
ile Bahadır Abi... Hâlâ da destekliyorlar. Kendimi geliştirmem için
bana cesaret veriyorlar. Öyle sahneler oluyor ki... Bu de benim
oyuncu olarak daha başarılı olmamı sağlıyor.. * Oyuncu olarak
kendinize özen göstermek zorundasınız. Eskiye oranla kendinize
farklı bir bakını uyguluyor musunuz? Yapıyorum. Saç bakımına çok
önem veririm. Haftalık bakım yaptırırım. İki üç gün de bir
kuaförüme giderim. Saçlarımı yıkamadan dışarıya çıkmam. Giyimime de
özen gösteriyorum. * Gözlerinize de sürme mi çekiyorsunuz? Hayır
öyle zannediyorlar ama yakından bakınca kendimin olduğu
anlaşılıyor. * Öğrencilere yüzme ve futbol dersi veriyormuşsunuz.
Bu anlamda genç kuşağa yakınsınız. Dizinin onları kötü yönde
etkilediğini düşünüyor musunuz? Kötü örnek olduğuna inanmıyorum.
Gördüğüm gençlerin hiçbiri kötü olarak etkilendiklerini söylemedi.
Ben de etkilendiklerini sanmıyorum. Bir öğrenciyle tanıştım.
Annesiyle birlikte sete geldi. Çocuk üniversite sınavına girecek
yanında defterle gelmiş, defterin içine bizim resimlerimizi
yapıştırmış. Ben de ona derslerine çalışmasını söyledim. Sınava
girdikten sonra beni arayıp sınavı kazandığını söyledi. Ben de ona
jest olsun diye ikinci kez sete davet ettim. Tüm gençlerle oturup
sohbet ediyorum. Onlar yakınıma geldiğinde sigara içiyorsam
söndürüyorum. Bunlar iyi örnek olmak için... Öğrenciler yolda beni
görünce ödev defterlerine imza attırmak istiyorlar ama hiçbir zaman
okul defterlerine veya formalarına imza atmıyorum. "Devam etseydim
futbolcu olurdum" "Ticaret Lisesi mezunuyum. Özel Harekat'ta,
emniyet teşkilatının içinde çalışmak isterdim olmadı. Sonra
Elazığ'da amatör olarak futbol oynadım. Devam etseydim belki de iyi
bir futbolcu olabilirdim. Ankara'da spor salonunda antrenörlük
yaptım. 6 ve 16 yaş grubu çocuklara futbol ve yüzme hocalığı
yaptım. Çok titiz bir insandım. Öğrencilerimi evinden alıp, akşam
ders bittiğinde kapısına kadar bırakırdım. Ailesi evde yoksa o
çocuğu alır, ailesinin ulaşabileceği yere kadar bırakırdım.
Ankara'daki öğrencilerimden 'Kenan Hoca seni izliyoruz' diye
telefonlar geliyor, çok mutlu oluyorum." "Belki de haftaya ölürüm
bilmiyorum" "Herkes 'Dizide ne olacak?' diye soruyor ama bütün
ekip, sonraki gün ne olacağını bilmiyor. Onu belirleyen senaryo
grubudur... Belki ben de haftaya ölürüm hiç belli olmaz. Senaryonun
gidişatına bağlı... Senaryo elimize geçtiği zaman, o haftaki
sahneyi çalışırız ondan sonrasını bilmeyiz." "Kızar mıyım diye
tedirgin oluyorlar" "İzleyiciler zaman zaman dizideki karakterimle
bağdaştırıyorlar. Benden imza istemeye geldikleri zaman ilk önce
tedirgin oluyorlar. Yanıma gelip resim çekilmek istediklerinde ben
'Buyur canım' dediğimde şaşırıp, hemen rahatlıyorlar." "Hesap
almıyorlar mahçup oluyorum" "Kötü tepki almadım. Bir mekana
girdiğimizde çok iyi karşılıyorlar, el üstünde tutuyorlar. Bazen
para almak istemiyorlar ama ben vermek için ısrar ediyorum. O zaman
bir şey alınca yanında hediye veriyorlar... Ücretini ödemek için
çok çaba sarfediyorum ama almıyorlar. Çok mahçup oluyorum."
VATAN