Serdar Turgut iş takibini itiraf etti!

Abone ol

Başbakanın 'Çıkarcı gazeteciler' sözü medyada itirafları ve suçlamaları ayyuka çıkardı. Gazetecilerin gerçeği konuşmadığını savunan Serdar Turgut'un diyeceği var.

Akşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Serdar Turgut,   başlıklı yazısında genel yayın yönetmenlerine çok ağır eleştiriler yöneltti.

Salı günü öğle saatlerinde beni Mehmet Ali Birand'ın 'Manşet' adlı programından aradıklarından haberdar oldum. Asistanım bana programa katılıp katılamayacağımın sorulduğunu söyledi, ben de ilke olarak katılabileceğimi söyledim. Çünkü Mehmet Ali Birand çok takdir ettiğim bir gazetecidir. O noktada programın ne hakkında olduğu yolunda bilgim yoktu. Sonra programın başlama saati geldi, ben de bari konuyu öğreneyim diye odamdaki televizyonu açtım. Programda 'Gazeteciler iş takibi yapar mı?' konusu tartışılıyordu. Konuyu öğrenir öğrenmez aslında kararımı verdim, tekrar aranınca da arkadaşlara programa katılmak istemediğimi söyledim.

Bu kararı verme nedenlerimi de burada açıklamak istiyorum. Böyle bir programa gazetelerin üst yöneticilerinin katılıp da 'Gazeteciler iş takibi yaparlar mı' sorusuna 'hayır' cevabı verilip de bunun neden böyle olmasının gerektiğinin anlatılması tam anlamıyla bir komedidir. Biz sonra 'acaba medyaya güven neden azaldı' diye düşünüyoruz ya, işte bu programda sergilenen türde davranış biçimleri medyaya güvenin kalmaması için en büyük nedendir aslında. Bizim okuyucularımız aptal mı ki, onlar kimin ne yaptığını bilmiyor mu ki, hangi gazetenin zamanında neler yaptığını bilmiyor mu ki, o programa çıkan meslektaşlar insanların gözünün içine baka baka yalan söyleyebilmektedirler, halkla alay etmektedirler?

Çok basit olarak o programa katılan insanlara hepinizin aklına geldiğine emin olduğum şu soruyu sormamız yeter: 'Acaba kimse kendi medya grubunda geçmişte iş takibi veya ihale kapmak için uğraşan gazeteci tanımamakta mıdır da öyle konuşabilmektedirler'? Bu ayıp değil midir sevgili okurlar? Bu okuyucuyla resmen alay etmektir.

Böyle davranılacağına şunu neden başaramıyoruz ki acaba; 'evet geçmişte yanlış davranışlar olmuştur, bunların olmasında hepimizin sorumluluğu vardır, bu nedenden dolayı okuyuculardan özür dileriz. Ancak bundan böyle aynı hataların olmaması için gerekeni de yapacağız' bile neden denilemez ki acaba? Bu çok mu zor bir iştir?

Bu itirafı bile yapmaya cesaret edemeyen bir basına halk neden güven duysun ki? İnsanları aptal yerine koyan, insanlarla alay eden, kendini kamu denetiminin üstünde dokunulmaz olarak gören gazeteciler dönemi bitmiştir. Türkiye'de birçok kurum geçmişe yönelik özeleştirisini yapmış ve kendine çeki düzen vermeye başlamıştır, bir tek basın hariç.

Bir döneme davranış bozukluklarıyla damgasını vurmuş olan gazetelerimiz, sanki o dönemde ahlaksızlığın ülkeyi sarmasında kendi kurumlarının hiç payı yokmuş gibi davranıp bugün ortaya çıkarak 'basın etiği, ahlakı' konularında ahkam kesebilmektedirler. Açıkça söyleyeyim; ben bu oyunun parçası olmamaya kararlıyım, kendi gazetemi de bu işe bulaştırmayacağım. Bu nedenle de o televizyon programına katılmadım. Çocuk oyununun parçası olmak istemedim.

Serdar Turgut
Akşam

Günün Önemli Haberleri