İyi yürekli, düşünceli patronum (valla yalakalık
olsun diye yazmıyorum, kendisi bilir.) Hadi Özışık, yıllık izin hak
etmek için gerekli süre kadar çalışmış olmamama rağmen bir hafta
izin verdi bana…
Daha doğrusu ben istedim :)
Sağ olsun tekrar ettirmedi…
Ama yazı yazmak insanın kanına işlediyse eğer,
içinizde yeşeren istek bir uyuşturucu krizi gibi…
Malum bizim ülkemizde de gündem sıkıntısı yok…
Şöyle bir gazetelere bakayım dedim, aman Tanrım, iyi
yürekli patronumun bahşettiği izni kullanmak için saf olmam
lazım.
Nasıl yani dediğinizi duyar gibiyim!
Şöyle…
Yazı yazmak benim için çalışmak değilmiş bugün bir
kez daha anladım bunu… Bedenim için nefes almak ne kadar
gerekliyse, yazı yazmak da, ülke gündemindeki her konuyu, kendi
çapımda, kelimelerle nakış işler gibi işlemek de, ruhum için nefes
almak demekmiş…
Bugün gazetelere göz gezdirirken şu teşhisi koydum
kendime…
"Yazı kanseriyim" ben… Yazı yazma isteği bütün
hücrelerimi sarıp sarmalamış durumda…
Allahtan ilacım bedava…
Bakın neler var güzel ülkemin gündem sepetinde...
Bizim oğlan Pepe, bildiğiniz yerli çizgi film
kahramanımız, daha önce de Barbie bebeklerden etkilendiğini
söyleyen İsmail Ağa cemaati tarafından Alevi ilan edilmiş. Pepenin
dedesinin bıyıklıarı Alevi bıyığı(!), ninesinin baş örtüsü ise
Alevilerin bağladığı gibi bağlanmışmış!
Ayrımcılığı çizgi film karakterlerine, plastik
oyuncaklara kadar indiren seviyesizlere itibar edip bu adamlar için
harflerimi harcamak istemezdim ama tıpkı bunlar gibi "domates
hristiyan" diyerek ağzımızı açık bırakan diğer dünya insanları(!)
geldi aklıma…
Her yerde var bunlardan diye düşündüm…
Ne yapalım, uğraşacağız!
Sonra, ülkenin başkentindeki bir üniversitede,
üniversite hocalarından bir tanesi kıyafetlerini açık bulduğu kız
öğrencilerden etkilendiği, gözünün kaydığı gerekçesiyle bir daha bu
tarz kıyafetler giymeleri halinde sınava almayacağını söylemiş…
Yirmibirinci yüzyıldayız koskoca üniversite hocası
kıyafetten etkleniyor! E neden olmasın, bazıları da plastik
bebekten etkileniyordu ya!
Allah ıslah etsin!
Gündemi saçma sapan bu meselelerle meşgul eden
safsatacı, din bezirganlarının yanında ciddi gündem konuları da var
tabii…
Esad'ın "Biz düşürdük" dediği, Amerika ve Rusya'nın;
"Elimizdeki bütün bilgileri Türkiye ile paylaştık" diye açıklama
yaptığı düşen uçağımızla ilgi bir tek biz net bir açıklama
yapamadık…
Uçağımız düştü mü, düşürüldü mü?
Bilemiyoruz…
Bunları bilmediğimiz için, düştüyse nasıl düştü,
Suriye neden düşürdüğünü iddia ediyor? Amerika ve Rusya neyin
peşinde?
Bunlara cevap veremiyoruz…
Her gün bir başkası çıkıp bir önceki açıklamayı çöpe
attıracak cümleler kurup kafamızı karıştırmaktan başka bir şey
yapmıyor!
Elimizden gelen bir şey de yok, nasılsa "Gereken
yapılacak", bekleyeceğiz!
Gördünüz değil mi, bu kadar kalabalık bir gündemi
tatilde bile yakından takip edip kelimeye dökmemek için ruhumu
öldürmem gerekiyor!
Misal, bugün yine Türkiye'den başka bir ülkede
göremeyeceğimiz traji komik bir karar alındı…
Sivas Katliamını ananlar için
soruşturma başlatılmış... Haber şöyle; "Bu yıl 19.'su
gerçekleştirilen 2 Temmuz Katliamı Anma Komitesi hakkında
soruşturma açıldı"
Söyler misiniz, yakanın değil yananın suçlu olduğu,
insan yakmanın suç olmadığı bir başka memleket var mıdır
dünyada?
Burası Hukuk devleti mi Allah aşkına?
Hukuk da bizi terk ettiyse, başımız alıp gitsek
nereye?
Diyarbakır'daki olaylar… Polisin ayarsız enerjisi,
acımasız gücü, orantısız sevgisizliği, kırılan ayaklar, zehirli
gazlar, joplar… İzlerken bile sızlayan etim…
Aynı ülke vatandaşlarının birbirine olan
düşmanlığı…
İşte böyle…
Bugün karar verdim ki, vicdanıma ağır gelen, ya da
adalet terazisinin dengesini bozan olayların yaşandığı, ara sıra da
olsa güzel gelişmelerin de olduğu gündemi takip edip, yazıya dökmek
boynumun borcudur…
Güzel gelişme demişken, Hüseyin Üzmez bugün taciz
davasından tekrar cezaevine girdi…
Bu davanın başından beri açıklamalarını defalarca
dinlemiş, ifadelerini okumuş biri olarak, hak ettiği yerde olduğu
konusunda şüphem bile yok…
Adalet hepimize lazım!
Gündemdekilerden bazıları bunlar…
Sizlerin de bana hak vereceği gibi, zaman, tembellik
yapma zamanı değildir!
Çalışkan olma zamanıdır...
Aslına bakarsanız, böylesine karışık, böylesine
sıkıntılı, böylesine sorgulama gerektiren gündem ülkeyi avucunun
içine almışken, şenzlong bile yan gelip yatma yeri değildir!
Bu hafta da buradayım, sonra da…
twitter.com/nsrnylmz