Şenol Demiröz 1 yılını değerlendirdi
Abone olTRT Genel Müdürü Şenol Demiröz bir yılını geride bıraktıktan sonra TRT ve yönetimiyle ilgili görüşlerini TRT Radyo Televizyon Dergisi’nin Şubat sayısına değerlendirdi.
12Ocak 2004 tarihinde TRT Genel Müdürlüğü görevine gelen Şenol
Demiröz bir yılını geride bıraktıktan sonra TRT ve yönetimiyle
ilgili görüşlerini TRT Radyo Televizyon Dergisi’nin Şubat sayısına
değerlendirdi. Önemli açıklamalar içeren röportajın tamamını TRT
Radyo Televizyon Dergisi’nin Şubat sayısında bulabilirsiniz. TRT
yönetimini devraldığınızda sizi en çok şaşırtan ve etkileyen şey ne
oldu? En çok şaşırtan şeylerden bir tanesi özellikle verici alt
yapısının yetersiz ve çağ dışı kalmış olması ve bize TRT’nin
özellikle İstanbul gibi bir metropolde, % 30 – 35 oranında
izlenemediğinin belirtilmesi olmuştu. Bu bakımdan göreve
başladığımız ilk günden bu yana özellikle İstanbul üzerinde
çalışıyoruz. İstanbul’la ilgili olarak, alanında son derece
profesyonel, işinin uzmanı olan Kurum dışı bir ekibe çalışma
yaptırdım; vericilerle ilgili durum tespitini fotoğraflandırdım.
Daha sonra Vericiler Dairesi’ne bunu dosya olarak verdim, gereğinin
yapılmasını istedim. Dijital yayına geçilmesi aşamasında TRT’nin
hala genlik modülasyonlu vericiler kullanması, lambalı verici
kullanması üzücü bir durum. Özellikle vericilere bugüne kadar bir
yatırım yapılmamış olması şaşırtıcı. Bunun tabii belli sebepleri
var. Göreve geldiğinizde başta anlattığınız gibi bir tabloyla
karşılaştınız; Kurum’un nakit para sıkıntısı vardı... Bu ortamda
siz arzu ettiklerinizi gerçekleştirebildiniz mi? Memur maaşıyla,
vericiyle uğraşmaya başladığınız zaman istediğiniz verimliliği elde
edemezsiniz. O zaman ne yapıyorsunuz? Günlük çalışma saatinizi
artırıyorsunuz. Bu tabii belirli bir noktaya kadar gidebiliyor.
Fiziki güçle ilgili bir şey. Çok fazla konuyla ilgilenmek
mecburiyetinde hissediyorsunuz kendinizi. Aslında burada yapılması
gereken şey makro politikaları çizmektir. Ancak belirli işlerin
peşine düşmezseniz, takip etmezseniz de netice almak mümkün değil.
Maalesef bu Türkiye’deki yapıyla ilgili, sadece Kurum’a ait bir
durum değil. Ama her şey giderek yerine oturuyor ve artık
yayınlarla ilgilenmeye daha fazla zaman ayırabiliyorum. Çünkü bu
Kurum’un ve bizim var olma sebebimiz bu yayınlardır. TRT’nin
prodüksiyon hizmetlerinde çalışan personel sayısının az, toplam
personel sayısının ise çok olduğu biliniyor. Bu konuda sizce bir
sıkıntı yaşanıyor mu? Sayısal olarak bir fazlalık var, ama aranan
nitelikte ve yetişmişlikteki personel sayısında da azlık var. Sayı
üzerinde çoğunluk gözükürken, nitelikli ve uzman personel konusunda
da açıklar var. Bunların belli şekillerde dengelenmesi gerekiyor.
Kurum dışına yaptırılan programlar TRT’nin kendi prodüktörlerinin
yeterince program üretmediği düşüncesini akla getiriyor. TRT
prodüktörleri yeterince çalışmıyor mu? 2004 yılında
prodüktörlerimiz gerçekten fazla sayıda program ürettiler. Bu fazla
sayıda program üretimi nereden kaynaklanıyor? Biz bugüne kadar
kendi misyonuna uygun çalışmayan TRT – INT, TRT Türk gibi kanalları
baştan aşağı yeniledik ve bunların hepsinde o kanallara mahsus,
hedef kitlelerine uygun, özgün programlar yaptırmaya başladık. TRT
– 2’nin yapısını değiştirdik, kültür sanat ağırlıklı hale getirdik.
Bu kanal için de tümüyle özgün programlar üretilmeye başlandı.
Dolayısıyla Kurum personelinin ürettiği program sayısında büyük bir
yükselme meydana geldi. Bunları yaparken biz teknik anlamdaki
yetersizliğimizi de gördük. Özellikle Ankara Televizyonu’ndaki
yoğunluktan dolayı dışarıdan teknik teçhizat kiralama yoluna
gittik. Programları yetiştirebilmek için dışarıdan kamera ve
belirli teknik teçhizat kiralandı. Gerçekten teknik alt yapıda
büyük yetersizlik var. Yenilenme gerekiyor. Stüdyoların
yetersizliği söz konusu. Tabii özellikle drama konusunda Kurum’un
problemleri var. Kurum içindeki mevcut arkadaşlara da ben 7 tane
dizi yaptırdım. Bunu yaptırmamın ana sebebi Kurum’un kendisine
güven duymasıyla ilgilidir. “Dışarıya iş yaptırılıyor” gibi
dedikoduların biraz önüne geçmek ve kendi arkadaşlarımıza imkan
sağlamayla ilgilidir. Onun dışında da Kurum içinde drama
yapabilecek herkese drama programları yaptırılıyor. Ama bunlar
yeterli mi? Yeterli değil. Dolayısıyla Kurum dışı kaynakları
kullanmamız gerekiyor. Yayıncılık artık belli markaları da
gerektiren bir çalışmadır. Belli markaları kullanmadan iş yapmanız
çok kolay değildir. Dolayısıyla dışarıya belli dizileri yaptırma
noktasındayız. Bunun dışına çıkmak da mümkün değildir, mecburiyet
söz konusudur. Bunların bir kısmını barter uygulamaları ile çözmeye
çalışıyoruz. Bir kısmını da normal prosedür içerisinde yürütüyoruz;
Kurum’un belli birimleri tarafından değerlendirilen ve Yönetim
Kurulu tarafından uygun görülen dizileri dışarıya yaptırıyoruz.
Kurum’un mali portresi ilk defa böyle ayrıntılı şekilde rapor
haline getirilip halka açıklanıyor. Böyle bir uygulamaya ihtiyaç
duyulmasının sebebi nedir? Bunun sebebi şu: Göreve başladığım
günden beri belli spekülasyonlar yapılıyor. Ben TRT genel Müdürü
olarak Kurum adına sağlıklı bir duruş sergilemek durumundayım.
Kurum’un kimliği, hukuki statüsü ve Kurum personeline sahip
çıkılması belli yerleri rahatsız etmiştir. Yani TRT Kurumu ile iş
yapan ve TRT’ye bugüne kadar istediğini yaptırmaya alışmış olan
çevreler var. Bunları genel anlamda söylüyorum. Biz buna müsaade
etmiyoruz. Biz bazı ellerin TRT’ye karışmasını istemiyoruz. TRT’de
istedikleri gibi at oynatmalarına izin vermiyoruz. Çıkar gruplarını
mı kastediyorsunuz? Bunu çok genel anlamda söylüyorum. Çok açık
söylenmemesi gereken konulardır. Türkiye’deki metot, ayaklara
bastığınız vakit, belli menfaatlerin önüne geçtiğiniz vakit,
yıpratma kampanyalarının başlatılmasıdır. Her taraftan aslı astarı
olmayan konular, hiç aklınıza, hayalinize gelmeyecek şeyler, adeta
imal edilerek piyasaya sürülüyor. Bu da bizi rahatsız ediyor. Bunun
yanı sıra yönetim olarak da şeffaf davranmak gerektiği
kanaatindeyim. Madem ki kamunun parasını harcıyorsunuz, kamusal bir
hizmet yapıyorsunuz, hesap vereceksiniz. O bakımdan bunların
açıklanması gerekiyor; onun için açıklıyoruz. Dolayısıyla TRT’yle
ilgili doğru bilgilerle doğru düşüncelere ulaşılmasını sağlamayı
amaçlıyoruz. Çünkü maalesef Türkiye’de bilgi kirlenmesi, karartma
ve yanıltma çok yaygındır. Özellikle de Ankara’da bu çok fazla
yapılır. Bütün bunların önüne geçmek için, gelir - gider
hesaplarımızı yayınlıyoruz. Yönetiminizin gerçekleştirdiği
faaliyetlerle ilgili olarak Devletten denetleme istediğiniz
söyleniyor. Bu bilgi doğru mu? Evet, Aralık ayı içerisinde ilgili
Devlet Bakanlığına resmi yazı yazarak Başbakanlık Teftiş Kurulu’nun
TRT’yi denetlemesini istedim. Genel Müdür olarak ben, resmi yazıyla
talepte bulundum. Ve gerçekten de denetlenmesini istiyorum. Çünkü
bu spekülasyonların önüne geçmenin başka bir yolu yok. Biz
yaptığımız işten eminiz. Bizim altımızda, bizim bilgimiz dışında
yapılan bir yanlış varsa onun da ortaya çıkmasını zaten istiyoruz.
Amacımız odur. Bu denetlemenin faydalı olacağı kanaatindeyim.
Eksiklerimiz, yanlışlarımız varsa, onların tespiti açısından da
faydalı olacağına inanıyorum. Korkacak herhangi bir şeyimiz yok.
Kendimize güveniyoruz, kendimizden eminiz... superpoligon.com