Şenerin sözleri kavga çıkaracak!
Abone olAK Parti'den istifa etti! Olay oldu... Bugün Altaylı'nın programına konuktu... Abdüllatif Şener, AK Parti'yi resmen yerden yere vurdu!
İNTERNETHABER
Türk siyasetinde çeyrek yüzyıldır önemli figürlerden
biri... Onu önce Refah Partisi'nde ardından da AKP'de çok önemli
görevlerde gördük çeşitli bakanlıklar yaptı...
Adalet ve Kalkınma Partisi'nin en önemli üç adamından biriyen
birden bire seçime katılmayacağını ve AKP'den aday olmayacağını
söyledi. Ardından partiden de istifa etti!..
Hem bakanlığı hem milletvekilliğini bıraktı... Ardından da kendi
partisini kurdu. Şimdi siyasete Türkiye Partisi'yle devam ediyor.
Bildiğiniz gibi bu isim Abdüllatif Şener...
Şener, bu akşam Fatih Altaylı'nın sunduğu Teke Tek
programına konuk oldu. AK Parti'den istifasından,
iktidarın 2002 ve 2007 sonrasında vatandaşın gözündeki bakış
açısına, ekonomik krizden, telefon dinlemeleri ve siyasal
problemlere kadar bir çok soruya yanıt verdi.
İşte programdan satırbaşları:
- AK Parti'den istifa etmekten memnun musunuz?
"Hayatımda yaptığım en doğru işlerden biridir. Milletvekili
olmamak, şu anda Meclis'te bulunmamak. 2007'den beri hükümet ne
yaptı diye bakıyorum. Meclis ne yaptı diye bakıyorum. Şunu çok
rahatlıkla söyleyebilirim... Keşke bu kadar kötü gitmeseydi herşey.
Başta ekonomi olmak üzere vatandaş, 2007 seçimleriden bugüne kadar
hiç bir şeyin iyi gittiğine inanmıyor. Mevcut siyasal iktidar,
Başbakan ne yaptıysa herşeyi kötü yaptı diye bakıyor"
KÖYE GİDİYORLAR KÖYLÜYÜ AZARLIYORLAR
- Bundan önceki 5 senede tam aksi bir düşünce vardı
vatandaşta...
"2002 - 2007 arasındaki dönemde hep olumlu algılamalar ön
plandaydı. Algılama pozitif olduğu zaman, insanlar da daha mutlu
bakıyorlar etrafa. Siyaseti daha olumlu değerlendiriyorlar. Ama
şimdi mesela milletvekilleri seçim bölgelerinde dolaşamıyor.
Köye gittiği zaman köylüyle kavga ediyor. Daha doğrusu
azarlıyorlar... Esnaf ziyareti yaptıklarındaysa esnafla kavga
yapıyorlar. İşsize rastladıklarında işsizle çekişmeye
giriyorlar. Daha önceki dönemde buna benzer manzaraları
pek fazla işitmezdik."
- Olur mu Sayın Başbakan herkesi fırçalıyordu o zamanlarda
da... Sempatik de görünüyordu o zaman...
"Dediğiniz doğru... Başbakan kimi ezer, bitirir, zora sokar,
azarlar, aşağılarsa onun oyunu mu alıyor diye sorguladığım da
oldu."
- Mesela bunun örneğini Ordu'da yaşadık. Fındıkçılar
ortalığı ayağa kaldırdı. Daha sonra da Ordu'dan yüzde 70'le
Türkiye'de en çok oyu aldı...
"Burda bir paradoks var tabi... Ama o çelişkinin ne olduğunu
çözümlemek lazım. Bir kere genel koşullar olumlu olduğu zaman
politikacının olumsuz yönü de fazla batmıyor. Ama şartlar
kötüleşmeye başladığı zaman o olumsuz davranışları sembol haline
geliyor. Belki 2002 - 2007 arasındaki algılamalar bu çerçevedeydi
ama 2007 sonrası algılama bozuldu."
2007'DEN SONRA NEDEN VATANDAŞIN FİKRİ DEĞİŞTİ?
- Sizce ne değişti? 2007'den sonra neyin sihiri kaçtı?
Ekonomik kriz mi düşünceleri değiştirdi? Gerçi Türkiye'de bir çok
şey garip gidiyor. Sırf ekonomi değil... Sosyal, siyasal problemler
var. Telefon dinlemeleri ortada, Türkiye'nin bir bölümü kaynıyor.
Açılımın Türkiye getirdikleri görülüyor, götürüceklerini de hep
beraber göreceğiz. Hepsi var ama bir anda böyle değişim neden oldu
mesela?
"Evet... Ekonomide olumsuz gelişmeler var! Şuandaki ekonomideki
olumsuz gelişmeleri salt, dünya ekonomisindeki gelişmelerle
bağlamaya çalışırsak yanlış olur. Dünya ekonomisi 2009'da yüzde bir
civarında küçülürse diyoruz, Türkiye ekonomisi yüzde 6,5 küçülecek
diye IMF ve hükümet açıklama yaptı. Peki bu dünyada yüzde 1
küçülürken, Türkiye'de neden yüzde 6,5 küçülüyor? Demekki burda
Türkiye'nin iç dinamikleriyle, ekonomi yönetimiyle bağlantılı
sorunlar var. Ve ya işsizlik oranına baktığınızda, 2009 işsizliği
dünyanın en yüksek işsizliğidir."
DEMOKRASİ YERLERDE SÜRÜNÜYOR... DİĞER
SAYFADA...
- Türkiye demokratlaşmıyor mu?
"Türkiye'de demokrasi yerlerde sürünüyor. Ve bu süreç gittikçe de
daha olumsuz bir şekilde gelişiyor. Bunu nerden belirliyoruz? Bir
kere sayın Başbaan yerleştikçe, daha anti-demokratik kişiliği daha
fazla etkili olmaya başlıyor. Başbakan'a göre demokrasi sandıktan
çıkma. Bulunduğumuz noktada Sayın Başbakan geçmişte de öyleydi
demokrasiyi içselleştirmiş değil, seçimi demokrasi olarak kabul
ediyor. Halbuki seçim demokratik olmayan bir çok ülkede
vardır."
TÜRKİYE'DE ÖZGÜR BASIN VAR MI?
Şener, Türkiye'de 'özgür basın' olmadığını ifade ederek sözlerini
şöyle sürdürdü;
"Yerel basını saymıyorum. Ulusal medya açısından
değerlendiriyorum. Türkiye'de 'özgür basın vardır' diyecek tek bir
gazeteci olduğunu da düşünmüyorum."
BURADA ÖZGÜRCE İSTEDİĞİNİZİ SÖYLÜYORSUNUZ
Bunun üzerine lafa giren Altaylı, 'ama bakın siz burada
istediğinizi söylüyorsunuz şu anda' deyince Şener,
"Demekki bana bir özgürlük alanı verdiniz ama bir defaya
mahsus, bir televizyon konuğunun özgür basın yoktur diye
haykırmasını vermiş olmak. Özgür basın olduğu anlamına gelmez. Ama
belki de sizin de duyurmak istediğiniz bir şeyi ben duyurmuş
oluyorum."
İKTİDAR KORKUNÇ ŞEKİLDE OY KAYBEDİYOR
Telefon dinleme olayına da değinen Şener, bu durumun herkes için
vahim sonuçlar doğuracağını açıkladı ve sözlerini şöyle
sürdürdü;
"Böyle bir ortamda, yani insanların özgürce düşünemediği, özgürce
konuşamadığı, sivil toplumun hak talebinde bulunamadığı, basının
özgürce yayın hakkını kullanamadığı ortamda, düşünce gelişir mi,
ilim gelişir mi, teknoloji gelişir mi, siyasal kültür gelişir mi?
Aksine ülke geriye gider... Tüm kurumlarıyla ve mekanizmalarıyla
ülke geriler. En büyük zararı da iktidar çeker. Çünkü kendilerini
uyaracak kimse kalmaz ve kendileri de biterler. İktidar korkunç bir
şekilde oyn kaybediyor. Çünkü, doğru tek bir sözü dinlemeye
tahammülü yok Sayın Başbakan'ın. Doğru sözleri dinlemediği zaman da
yanlış yapmaya mahkumdur!"
ERDOĞAN'A HUYSUZ EŞ BENZETMESİ
- Neden Ak Parti'den ayrıldınız?
"Başbakan'ın ilk göreve geldiği andan itibare yönetim
anlayışımızda, ekonomi yönetiminde farklı düşüncelerimiz ortaya
çıktı. Özelleştirmeyle başladı... Daha sonra Galataport olayı
ortaya çıktı. Bir iki ay sürekli basın yazdı. Cumhurşyet tarihinin
en büyük imar rantıydı Galataport hadisesi... Benim bunu
imzalayacağımı sandılar ama inat ettim. bunun dışında üsluba
varıncaya kadar farklılıklar vardı. Peki niye bekledim? Gayet
basit... Bir insanın huysuz bir hanımı olsa veya hanımın huysuz bir
beyi olsa hemen boşanabiliyor mu? Böyle bir şey var mı? Tepem attı
ertesi gün bırakayım! Beklersin biraz, islah olacak mı, adam olacak
mı, yola gelecek mi, yanlıştan dönecek mi? Umut görmediğiniz zaman,
bu artık umutsuz vakadır, memleketin başına da beladır, buradan
artık hayır yok der ve bırakırsınız!"
NEDEN BEN DİNLENEYİM?
- Telefon dinleme olaylarına ne
diyorsunuz?
"Neden ben dinleneyim, neden siz dinlenesiniz? İnsanların özel
mahremidir telefon konuşması... İnsan eşiyle konuşur, arkadaşıyla
konuşur, dostuyla konuşur, gırgır yapar. Ama yaptığı gırgırdan
dolayı başına gelmedik kalmıyor."
ERDOĞAN BENİ DE DİNLETİYOR
"TİP Başbakan'ın özel kurumu gibi. Yönetiminden teknik personeline, oda hizmetçilerine kadar Ulaştırma Bakanı ile tek tek atamıştır. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir mekanizma olmaz. Sayın Başbakan diyor ki; ?Ben de dinlendim, ben Başbakan'ın beni dinlettiğine inanıyorum. Böyle bir yapıda samimi kanaatim budur
MEDYANIN ÜÇTE BİRİ BAŞBAKAN'A YAKIN KİŞİLER
- Türkiye'de sert bir rejim var. Daha doğrusu sert bir
Başbakan var şu anda Türkiye'de ama sonuçta sistem işliyor. Bir
seçim olacak ve seçimde eğer AK Parti kazanamazsa zaten iktidardan
düşecek. Kazanırsa yola devam edecek...
"Şu anda yaşanan kriz 2001 krizinden daha derin bir krizdir! Yeni serilere göre ekonomi 5.7 küçülmüştür, şimdi ekonomi, yüzde 6.5 küçülüyor... Ve sanayi küçülmenin küçülmesini yaşıyor! İşsizlik de patladı. Ama ne var biliyor musunuz? Olup biten bütün olumsuzluklar, dinlemeler siyasi konular, olumsuzluklar ekranlarda konuşalnları ya da haberlerin işleniş biçimi olumlu hale dönüştürülmeye çalışılıyor. Medyanın üçte biri sermaya yapısı nedeniyle Başbakan'a yakın kişilerin elinde. böyle bir şey olamaz!"
VATANDAŞ İÇİN BEHLÜL BİHTER'İ ÖPTÜ MÜ DAHA ÖNEMLİ... DİĞER SAYFADA...
[PAGE]
- Tüm medya 'Türkiye çok iyi' desek de, memur cebine
bakıyor, çiftçi tarlasına bakıyor. Türkiye'de 70 milyon insan var,
40 milyon seçmen var, gazeteleri okuyanların sayısı nereden
baksanız üç milyon... Sonuçta Behlül, Bihter'i öptü mü? Öbürü
öbürüyle yattı mı falan, bu onlar için daha önemli...
"Doğru söylüyorsunuz! Ben size bir tespitimi söyleyeyim... Medya bir iktidarı desteklemeye başladığında, mutlaka o iktidar seçimi kaybediyor! şimdi mevcut iktidar medya desteğine sahiptir. Mutlaka seçimi kaybedecektir!"
- Peki bir erken seçim bekliyor musunuz?
"Normal seçim takvimi Temmuz 2011'dir... Bu tarihten önceki seçimi erken seçim sayarsak, erken seçim olabilir. Ama ne zaman olur? Muhtemelen 2010'un sonuna doğru olabilir... Bir kaç ay önceyi de erken seçim saymamak lazım..."