Bilirim “unuttum” demenin
“hatırlamak” olduğunu.
Bilirim “yoksun” demenin
“mıh gibi aklımdasın” demek olduğunu.
Bilirim “Bak gidiyorum!”
demenin “Tut beni!” demek olduğunu.
Biliyorum.
Bile bile senden
vazgeçiyorum.
“Can” saydığım senden, “her şeyi” “hiç”
yaptığım senden vazgeçiyorum.
Kızgın sacda dans etmek, tel örgülerle dolu
sınırı geçmek, cam kırıklarıyla dolu yolda yürümek gibi bir şey
bu.
Biliyorum.
Acıyorum, kanıyorum, yine de senden
vazgeçiyorum.
Gerçeklerin benliğime yüklediği anlamlar ağır
geliyor artık.
Varlığımı zorlayan bu “şey”den
yoruldum.
Zor gelecek, zor geçecek biliyorum.
Ansızın aklıma gelmenden…
Yokluğunda seni aramaktan…
Esirin olmaktan…
Her defasından sana ve kendime
yenilmekten…
Kendi kendime hapsolmaktan…
Her yolun sana çıkmasından…
Aynı şehirde aynı havayı teneffüs
etmekten…
Geçtiğin yollardan geçmekten…
Her bitişin bir başlangıç olmasından
hoşlanırdım biliyorsun; kokundan, teninden,
gözlerinden, dişlerinden, dudaklarından, gülmelerinden,
bakışlarından da.
Hepsinden vazgeçiyorum
Herşeyin sunileştiği bir dünyada tek organik
nimetin sevmek olduğuna inandım seninle.
Hiç inanmadığın, ama her defasında korumaya
çalıştığım o aşk bile zararda şimdi.
“Tadilat nedeniyle” indirimde.
“Alış fiyatına” satılık artık her şey
bende.
Aşk alırım aşk satarım; ustam
ölmüş ben satarım.
Kızıyorsun biliyorum.
Bile bile senden vazgeçiyorum.
Hatırla!
Yoktun sen.
Seni ben varettim.
Sevgimle ben tanıştırdım seni.
Pabuçlarına, elbiselerine, yürüyüşüne, değdiğin
dokunduğun herşeye mana katan bendim.
Her defasında “Biliyorum”
desen de, bu sözleri başka ağızlardan duyduğunu söylesen de
vazgeçmedim bundan, tutamadım kendimi.
Ama bu kez tutuyorum ve senden
vazgeçiyorum.
Vazgeçmek zor zanaat.
Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.
Hiçbir teselli kar etmeyecek.
Hiçbir söz acımı dindirmeyecek.
Seni bilmem ama her gülüş, her bakış, her
dokunuş bana seni hatırlatacak.
Başka yerlerde, başka insanlarla, bambaşka
hayatlar yaşanacak.
Hepsini biliyorum.
Dilimde bir şarkı ve senden
vazgeçiyorum.
“Hadi yüreğim ha gayret.
Hele sıkı dur hele sabret.
Başını eyme dik tut.
Bu bir rüyaydı farzet.”