Şimdi alkol yasağına karşı çıksan, ne dinsizliğin kalır, ne
gavurluğun ne de sarhoşluğun...
O yüzden, alkol yasağına karşıyım diye başlamıyorum
yazıma...
Şöyle başlıyorum;
Bir insanın ne içeceğine, saat kaçta içeceğine, ne kadar
içeceğine karar vermek hükumetin işi değildir.
Alkol yasağı demek bir halkın özgürlüğünü kendi doğrularıyla
kısıtlamaktır.
Senin içki içtiğini kimse görmeyecek, Allah muhafaza gören
olursa o da hemen alkole başlar demek kendi halkına hakarettir.
Sen salaksın, kendin için doğruyu yanlışı bilmiyorsun ama ben
seni düşünüyorum demektir.
Yani birine sormadan ona yardım etmek gibi...
Direk hakaret!
Peki ben her yerde alkol satılsın, çocuklar alkol içsin...
İnsanlar sokaklarda sarhoş sarhoş dolaşsın...
Millet sokağın ortasına çilingir sofraları falan mı kursun
istiyorum.
Elbette hayır...
Bu ülkede güvenliği sağlamak devletin, hükumetin görevi...
Gerekli eğitimi verdikten, gerekli yaptırımları sonra sonrasını
yasaklamakla değil, denetimle halletmelidir.
Eğer gerekçe, "içip içip direksiyon başına geçiyor"sa, o zaman
kontrolleri artır.
Eğer gerekçe, "içip içip sağı solu rahatsız ediyor"sa, o zaman
kontroller artır.
Eğer gerekçe "içip içip karısını dövüyor"sa, o zaman kontroller
artır.
Yani kontrol et...
Ama eğer gerekçe bunlar değil de...
İnançlarınsa senin...
Kendi değerlerinse...
Kendi doğrularınsa...
En doğrusunu yapıyorsun...
Yasakları artır!
twitter.com/nsrnylmz
facebook.com/nsrnylmz