Sen kim gençlere ahlak dersi vermek kim
Abone olCHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Gençlere ahlak dersi veriyor, sen kim gençlere ahlak dersi vermek kim. Önce sen ahlakın ne olduğunu ...
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Gençlere ahlak dersi
veriyor, sen kim gençlere ahlak dersi vermek kim. Önce sen ahlakın
ne olduğunu bir öğren bakalım" dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, grup toplantısında yaptığı
konuşmada, "Atatürk’ü andık, 75 yıl onca onu yitirmiştik. Onun
düşünceleri, bizim düşüncelerimiz ve ideallerimiz olmaya devam
ediyor. Unutulmaması gereken bir gerçek var, ’özgürlük mücadelesi
verenler’ mutlaka bir lider yetiştirirler. Biz, ağır bedeller
ödeyerek özgürlüğümüzü ve demokrasimizi kazandık. Yetti mi ’hayır’.
Bütün mazlum ülkelere örnek olduk. Atatürk’ün özgürlük mücadelesini
örnek aldık. Atatürk gençlere emanet etti Türkiye’yi. Onun vasiyeti
gençlereydi. Şimdi birileri gençlerin önünü kapatmaya çalışıyor. O
gençlerimiz, emin olun bizi bütün dünyada tanıttılar, bizim
saygınlık kazanmamıza yol açtılar. Verdikleri mücadele çok önemli
bir mücadele" dedi.
Sosyalist Enternasyonal’in toplantısının İstanbul’da devam ettiğini
hatırlatan Kılıçdaroğlu, birilerinin buna engel olmaya çalıştığını
ama ne yapılırsa yapılsın inandıkları yolda kararlılıkla yürümeye
devam edeceklerini bildirdi. Kıdem tazminatı konusunun çok
tartışılan bir konu olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, "Bütün
işçilerin ortak tartışma alanına dönüşmüş durumda. Zaman zaman
haberler geliyor, ’CHP neden bu konuda konuşmuyor’ diye. İşçi
kardeşlerime açıkça ifade ediyorum önce siz sahip çıkacaksınız,
sonra göreceksiniz ki bütün CHP’liler kapı gibi arkanızda.
Korkmayacaksınız, yılmayacaksınız. Korkuyorsanız, yılıyorsanız
sesinizi çıkarmayın. Bize de gelmeyin. Biz, bu ülkede korkmayan
insan istiyoruz. Bir diktatörün önünde diz çöküyorsanız, kusura
bakmayın sizin sorununuza kimse sahip çıkmaz. Biz, alın terine
sahip çıkarız. O nedenle işçi kardeşlerime sesleniyorum, ’sizin
örgütlü olmanız en çok bizi mutlu eder’. Taşeron çağdaş köleliktir.
Kusura bakmayın ama sizler de biraz gözlerinizi CHP’ye çevirin,
açık yüreklilikle destek verin. AKP’nin kuyruğuna takılır
giderseniz kimse sizi işçi sendikası olarak görmez. Sosyalist
Enternasyonal bir dönem AKP’li vekiller yazmıştı. Şimdi 100’ün
üstünde ülkeden sosyal demokratlar CHP’nin davetlisi olarak
İstanbul’a geldiler. ’Gezi eylemi damgasını vurdu’ diye
görmüşsünüzdür. CHP budur, inandığımız davayı sonuna kadar
götüreceğiz" diye konuştu.
"TUTUKLU SAYISI 132 BİNİ GEÇMİŞ DURUMDA"
İstanbul’da yaptığı bir konuşmada ’mevcut iktidarın Türkiye’yi yarı
açık cezaevine döndürdüğünü’ söylediğini savunan Kılıçdaroğlu,
"Bunu içimden geldiği için söylemiştim. Tutuklamalar, gözaltılar
tipik bir yarı açık cezaevine döndürdüler Türkiye’yi. Cezaevleri
Türkiye’de tıka basa dolu. 132 bini geçmiş turumda tutuklu sayısı.
Eskiden 56 bin tutuklu vardı, ’132 bine çıktı’ diye çıksınlar
övünsünler bakalım. Cezaevinde ağır hastalar var, ona rağmen bu
mahkumlar hapishanelerde tutuluyor. 162 ağır hasta diri diri
gömülmüş durumda. Bunlar hiçbir şekilde bu hastalarla
ilgilenmiyorlar" şeklinde konuştu.
Suriye-Nusaybin sınırının beton duvarlarla örüldüğünü anlatan
Kılıçdaroğlu, "Hangi gerekçeyle örüyorsunuz? ’Kontrol edemiyorum’
gerekçesiyle. Kaldı ki Nusaybin’e baktığınız zaman öbür tarafta
akrabalar var. Günlük yaşamın içinde tavuklar bazen orda, bazen
buradadır. En son duvar ne zaman yıkıldı? Berlin Duvarı. 21.
yüzyılın Türkiye’sinde siz duvar inşa ediyorsunuz, neden? Bunu
kabul etmiyor, şiddetle reddediyoruz" dedi.
"Kafalarındaki duvarı fiilen hayata geçirmek istiyorlar" diyen
Kılıçdaroğlu, "Dış politika bütün ülkelerde milli politikaları
iktidarıyla ve muhalefetiyle dış politikaya koşulsuz destek
verilir. Dış politika ülkelerin çıkarları üzerine inşa edilir. İlk
kez bu hükümet döneminde dış politika farklı bir politikayla ele
alındı. En çapsız kişisi bu ülkeye Dışişleri Bakanı yapıldı"
dedi.
Kılıçdaroğlu, konuşmasında şunları kaydetti:
"Irak’a gittik, Irak halkıyla Türkiye halkının barış içinde
yaşamasını istiyoruz biz. AKP yandaşı her kanaldan eleştiri geldi.
Dış politika milli bir davadır. Ama Ortadoğu’nun en çapsız kişisini
bakan yaptılar. Sıfır sorun demişlerdi, şimdi sıfır komşumuz var.
Biz buna tahammül etmedik. Ülke çıkarları söz konusu ise CHP sessiz
kalamaz. Irak’a gittik, Maliki ile görüştük, Türkmenler ile
görüştük. ’Siz nasıl gidersiniz ülke çıkarları buna elvermiyor’
dediler. Irak Başbakanı biz Türkiye’ye bütün kapılarımız açık,
gelin yatırım yapın diyoruz, ama Türkiye kapıdan değil pencereden
girmek istiyoruz diye ısrar ediyor dediler. Bir bakan bindi uçağa
çek evladım Kerkük’e dedi, geldik mi geldik. Kerkük’e mi? Hayır
Kayseri’ye. Neden çünkü Irak bir devlet, öyle her istediğini
yapamazsın. Bizi izliyorlar şimdi. AKP, CHP’yi takip ettikçe,
projelerini uyguladıkça Türkiye’nin alnı tertemiz olur, Ortadoğu’ya
gerçekten rol model olur. Uygulamaya başladılar ama biraz geriden
geliyorlar. Irak Meclis Başkanı geldi. Göreceksiniz önümüzdeki
süreçte Başbakan da gidecek. Kimin sayesinde CHP’nin
sayesinde."
"Suriye’ye kimyasal silah götürülüyor" diyen Kılıçdaroğlu, "Daha
geçen gün Sayın Hurşit Güneş davayı izliyordu, orada gözaltına
alınanların tamamı serbest bırakıldı. Neden serbest bırakıyorsunuz
onları birilerinin talimatıyla, onlar serbest bırakıldılar. Hatay’a
bir TIR gidiyor, ihbar geliyor polise ’uyuşturucu var’ diye, bir
bakıyorlar havan topu mermisi. Nereye gidiyor? Suriye’ye. Nerede
üretilmiş? Konya’da. Burası bir devlet mi? Sen benim, CHP’nin,
vatandaşın telefonlarını dinleyeceğine bunları dinlesene. Bu
TIR’ları yakalayanlar silahları götürenlerin hepsi bırakılacak,
aynı süre içinde bir gemide 20 bin Kalaşnikof silah bulundu. Bunlar
önemli gelişmeler. Türkiye’nin uluslararası meşruiyetini tartışma
konusu yapacak gelişmeler. Bir ülke terör örgütleriyle içli
dışlıysa o zaman bu ciddi bir sorundur" değerlendirmesinde
bulundu.
Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Mısır’a da heyet gönderdik. Mısır da bizim çok önemli bir
dostumuz. Ortadoğu’nun kilit taşıdır Mısır. Kilit taşı asıl taşları
tutan ana taştır, düştüğü zaman yapı tamamen yıkılır. Kızdılar
bağırdılar ’Neden Mısır’a heyet gönderiyorsunuz’ diye. Neden
göndermeyelim, kavgalı mıyız? Hayır. Bütün kesimlerle görüştük.
Bunlar büyükelçiyi geri çektiler, sonra ne oldu tükürdüklerini
yaladılar, büyükelçiyi geri gönderdiler. Önümüzdeki süreçte
göreceksiniz Mısır’la da ilişkilerimiz iyi noktada devam edeceğiz.
Dünyada yalnızlaşan bir iktidar kaldı önümüzde. Başbakan nereye
giderse Türkiye’de bir gazetecinin soramadığı soruları oradaki
gazeteciler soruyor. Finli bir gazeteci soru soruyor, o da ’Sizi
herhalde biri görevlendirdi’ diyor. Gazeteci soruyu halk adına
sorar. Demokrasiyi sindirmiş olanlar soruyu dinlerler, makul
cevaplar verirler. Finli olduğunu öğrenince içinden şunu
geçirmiştir ’Ah sen Türkiye’de olacaktın da ben sana
gösterecektim."
"KİMSENİN GENÇLİĞE AHLAK BEKÇİLİĞİ YAPMASINA GEREK YOK"
Bir ülkenin gençliğinin o ülkenin geleceği olduğuna dikkati çeken
Kılıçdaroğlu, "Her ülke kendi gençliğine titrer. Onun iyi
koşullarda eğitim almasını ister. Emin olun yemezler yedirirler
anne babalar. Üniversite sınavlarına hazırlarlar bunları. Sınavı
kazanınca önce büyük bir heyecan başlar. Komşuları, yakınları
sevinir, herkes mutlu olur. Bir süre sonra soru işareti belirir
kafalarında çocuğum nerede kalacak. Tartışma var son günlerde. Bunu
başlatan bu ülkenin Başbakanı. Bu öğrencilerin kalabileceği
kapasitede yurt yaptın mı? Sana bir soru sorayım. Yapmadın.
Cumhuriyet tarihinin en kolay çözülmesi gereken sorunu yurttur. 11
yıldır iktidardasın yurt sorununu niye çözmedin, ne yaptın sen? O
çocuklara yazık günah değil mi? Annelerin babaların kafasına kuşku
tohumları ekmeye başladın. Ayıp yazık günah değil mi? Önce şöyle
başladın kız ve erkek yurtları ayrı değil, bunlar beraber sonra
uyardılar herhalde sonra değiştirdi. Gençliğimize güveneceğiz,
kimsenin gençliğe ahlak bekçiliği yapmasına gerek yoktur. Bizim
gençliğimize, çocuklarımıza kimsenin haddi ve yetkisi yoktur.
Gençler zaten çok zor koşullarda yaşıyorlar. Emin olun benim
öğrenciliğimde yaşadığım koşullar aynen devam ediyor" dedi.
Üniversitede yaşadığı bir anıyı anlatan Kılıçdaroğlu, "Yaşadığımız
koşullar buydu. O dönem çok zordu ama bugün bunları sempatiyle
anıyoruz. ’Sen öğrenciye yurt yaptın öğrenci yurtta mı kaldı?
Defalarca söyledik, birer ikişer kişilik odaları olan yurtlar
yapsan ne olur? Yaptın mı? Yapmadın, kimi suçluyorsun, gençleri. Ne
adına ahlak adına. O zaman sana ahlakı açıklayayım, ahlaklı adam
Deniz Feneri’ne sahip çıkmaz. Ahlaklı adam yolsuzluklara göz
yummaz, devletin mallarını yandaşlarına peşkeş çekmez, gazetecinin
parası, puluyla uğraşmaz, milletin oyuyla seçilmiş
milletvekillerini hapishanelerde tutmaz, kadının kılık kıyafetiyle
uğraşmaz, milletin inancıyla uğraşmaz, zekat paraları, kurban
paralarını yiyenlerin sırtını sıvazlamaz, kul hakkı yemez. Gençlere
ahlak dersi veriyor, sen kim gençlere ahlak dersi vermek kim, önce
sen ahlakın ne olduğunu bir öğren bakalım" diye konuştu.
"SEN GAYRİMEŞRU BİR BAŞBAKANSIN"
Başbakan Erdoğan’a eleştirilerde bulunan Kılıçdaroğlu, "Ahlaklı
adam siyasete yırtık ayakkabıyla girip, şimdi dünyanın en zengin
başbakanlarından biri olmaz, ahlaklı adam bu ülkenin 76 milyonundan
toplanan vergilerin nerelere harcandığını hesabını TBMM’de verir.
Neymiş meşru hayat varmış gayrimeşru hayat varmış? Kusura bakma ama
sen gayrimeşru bir başbakansın. Zonguldak’ta üniversitede kız
öğrenciler isyan ediyor, su yok, yemekhane yetersiz diyorlar.
Biliyorsunuz dimi Recep Bey, Zonguldak’a gidip 1992 yılında açılan
üniversiteyi biz açtık diye övünmüş. Allah akıl fikir versin, sen
bu öğrencilerin sorununu çözdün de biz sana bir şey mi dedik"
ifadelerini kullandı.
Pırıl pırıl bir gençliğin olduğunu ve gençliğe güvendiklerini
söyleyen Kılıçdaroğlu, "Bütün gençlerin annelerine ve babalarını
sesleniyorum, bir diktatörün söylediği sizi asla üzmesin,
çocuklarınızla övünün ve onlarla gurur duyun. Neden kızıyor
gençlere? Gezi olaylarında bu diktatöre diz çöktürdüler. Müthiş
mizah yeteneklerini geliştirdiler. Gençleri ’ahlaksız’ diye
tanımlamayacaksın, dönecek önce kendini ve ahlakını
sorgulayacaksın. Ahlak sadece bununla da sınırlı değil, bir ülkede
başbakanlık koltuğuna oturan bir kişinin ’yurt sorununu çözdüm’
demesiyle de olmaz. Atama bekleyen öğretmenler konusunda Erdoğan’ın
kendine dönüp sorması lazım neden bekliyorlar diye. Bütün CHP
belediyelere açık çağrı yapıyorum, ilk göreviniz ve ilk işiniz
öğrenci yurdu yapmak olsun" şeklinde konuştu.
"ADANA VALİSİNİ HÜKÜMET SÖZCÜSÜ YAP"
Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bir de meşhur bir valimiz var Adana Valisi. Tam başbakana göre bir
vali, tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş. ’Çiftçiye ananı da al
git’ diyordu. Çiftçiye onu söyleyen birisinin bizim gençlere ahlak
dersi vermeye hakkı var mı? Olamaz. Çiftçiyi dinleyeceksiniz.
Devletin dili küfürleştiği andan itibaren valinin de dili
küfürleşir. Artık bu konuşurken ’artı 18’ yazmak durumdayız. Bir
önerim var hükümete, muhbirlik dahil her türlü şeyde kimse eline su
dökemez. Çiftçiye, gazeteciye kızıyorsun, Bülent Arınç’ı o görevden
al onun yerine bu valiyi getir, hükümet sözcüsü yap. Onu aynı
zamanda hükümet sözcüsü yap, böylece AKP’nin gerçek yüzünü tüm
Türkiye öğrenir. O valinin arabasına Türk bayrağı asması sorun,
ağrıma giden o. Devletin değil iktidarın valisi."
(İHA)