Sen bir yalancısın Yiğit Bulut!
CNN Türk'te milyonların gözünün içine baka baka
söyledin o yalanı. Benim olan, 2000 yılının 5 mayısında temeli
atılan ve senin hayal bile edemeyeceğin bir
başarıya ulaşan İnternethaber'e iftira attın!
"Şok telefon görüşmesi bürokratı yedi" haberiyle yola
çıktın Yiğit! İktidara yakın olmakla itham ettin bizi... Öyle
olmadığımızı bile bile yaptın bunu. Herkese, tüm siyasilere, tüm
medya kuruluşlarına eşit mesafede olduğumuzu bile bile iftira attın
bize.
O da yetmedi!
Bizim de bilmediğimiz "bir medya grubu"na malettin
İnternethaber'i.
Hem de "iktidara yakın bir medya grubu!"
Hangi grup Yiğit?
Sahibi kim?
Bizim niye bu gruptan haberimiz yok peki?
Açıkla da biz de bilelim!
Bak Yiğit'im, adın Yiğit ama
CNN Türk ekranında Yiğit'liğe pek
de sığmayan, bir davranış sergiledin! Yaptığın Yiğit'lik değil
senin. Bizim orada, bu yapılana "namertlik"
diyorlar...
Evet namertlik!
İftira, "namert"lerin en kolay yaptığı şeydir çünkü.
Sen ki, İnternethaber'in doğuşunu bile bile yaptın
bunu! . Milyon kere elde ettiğim başarıları gıpta ile izlediğini
söylediğin halde, tarafsızlığımızı övdüğün halde
milyonların gözünün içine baka baka yaptın bunu.
İnternethaber'in doğuşunu, çocukluğunu, delikanlı dönemini
bilen Enis Berberoğlu'nun huzurunda, attığın o iftirayı
kanıtla Yiğit! Bunu yapamıyorsan özür dile! Aksi
takdirde, İnternethaber'in eli hergün, ama hergün
yakanda olacak!
Haydi Yiğit'im göreyim
seni!
Politikacılar ve
gazeteciler
Mehmet Ali Birand'la Melih
Gökçek'in kavgası malum. Gökçek, Emin Çölaşan'ın
yıllarca pişirdiği yemeği, Mehmet Ali Birand'ın önüne
koydu geçen gün.
Kanal 7'de Erhan Çelik'le İskele Sancak'ta,
Gökçek'le Birand'ın kavgasını irdeledik.
Melih Gökçek, farklı bir politikacı. Gazetecilerle
barışık değil.
Sürekli kavga ediyor:
-Niye bu kavga?
-Onlar rahat durmuyor.
Gökçek, politikacılar gibi, gazetecilerin de malvarlıklarının
irdelenmesinden yana. İskele Sancak'ta "Siz
politikacısınız, Birand ve Uğur Dündar özel sektörde çalışıyor.
Size malvarlıklarını açıklamak zorundalar mı? Bu konuda bildiğiniz
bir şey mi var?" dediğimde, Gökçek
"kimbilir" cevabını verdi!
Melih Bey, ne demek istiyor?
Varsa bir bildiği susmak yerine konuşması gerekiyor!
Aragones gidene
kadar
Bursa'dan "Sağlam" bir
tokat yiyeceğimiz o kadar belliydi ki. Carlos'un Kocaeli'ye
attığı o muhteşem gole nasıl sevinemediysem,
Guiza'ın Bursaspor'un kalesini havalandırdığı 4. dakikada
da kılım kıpırdamadı.
Aragones'in yaptıkları, yapacaklarının teminatıydı çünkü.
Erken sevinip, sonradan üzülmektense hiç sevinmemek en iyisi.
Birgün önce Galatasaray'a güldük, gittik Bursa'da
gömüldük.
Hem de iki dakikada.
Bu olacak iş mi?
Evet olacak iş!
Bu takımın başında Aragones var çünkü. O gidene
kadar, yüzümüz gülmeyecek! İyisi mi, ekran karşısına
geçmemek, ya da stadın yolunu tutmamak.
Ben öyle
yapacağım bundan böyle!
İnternet'te kim
önde?
Politikacıların İnternet'e ne kadar
duyarlı olduklarını, arama motorlarında rahatlıkla
görebiliyoruz.
Google'ın, "haberler" kategorisini tıklıyoruz.
İstatistik adına ne ararsanız var. Tayyip Erdoğan'la ilgili bir
günde kaç haber yapıldığını mı merak ediyorsunuz, Google haberlerde
var.
Şimdi İnternet'te kimin önde olduğunu görelim hep birlikte.
Başbakan Erdoğan bir günde, Türkiye'de ne kadar haber
sitesi varsa, tamamında 15 bin 039 kez yeralırken,
CHP lideri Baykal, İnternet Medyası'nda 5 bin 129
kez haber olmuş. Devlet Bahçeli ile ilgili yapılan
haberlerin sayısı sadece 2 bin 557.
İstanbul'a
baktığımızda, Kemal Kılıçdaroğlu 2 bin 072 ile önde.
Kadir Topbaş'la ilgili bir günde İnternet'te çıkan haber
sayısı bin 925.
Ve Ankara...
Melih Gökçek: 1.837.
Karayalçın :
1.252
Mansur Yavaş: 787.
Peki, İnternet'te en çok hangi politikacının kişisel web sayfası
tıklanıyor?
Onu da haftaya Çarşamba günü yazacağım.