Semra Hanım'ı ünlü eden gerçek!
Abone olMedyada bir "Semra Hanım" tartışmasıdır gidiyor. Peki Semra Hanım'ı bu seviyeye getiren gerçek nedir? Zaman yazarı Ali Bulaç'ın analizi bu soruya yanıt veriyor.
ALİ Bulaç, medyanın değişmez yüzü haline gelen Semra Hanım'ı
analiz etti. Bulaç, "Semra Hanım ne diyor?"
sorusuyla Semra Hanım'ı "Semra Hanım" yapan gerçeği ortaya
koydu.
Kişisel gelişme uzmanı Dr. Zülfikar Özkan, “Semra hanım gibi
kaynanaları etkisiz hale getirmenin ve bu tiplerden korunmanın NLP
teknikleriyle mümkün olduğunu” söylüyor (Yeni Şafak, 28 Aralık
2004). RTÜK’e göre ise “durum vahim, bir şekilde bu gidişe dur
demenin zamanı geçti.”
Son aylarda bir “Semra Hanım fenomeni”yle karşı karşıya olduğumuz
muhakkak. Televizyonların yakaladığı bu formatın orijinali Semra
Hanım’dır, diğer kanallarınki fotokopi hükmünde nüshalar. Şu halde
eğer bu fenomeni anlamak icap ediyorsa Semra Hanım’a ve ne dediğine
bakmak lazım. Söz konusu fenomene medya açısından bakmak mümkün.
Ancak ben bunu şimdilik ihmal ediyor, Semra Hanım’ın
söylediklerinin analiz edilmesinin bize daha iyi ışık tutacağını
düşünüyorum. Önce Semra Hanım’ın bunca çağrış-bağrış içinde temelde
öne sürdüğü teze bakalım. Semra Hanım özetle şunları dedi ve
birdenbire gündemin ilk sırasına oturdu:
“Ben Türk kadınının sesiyim. Rıza göstermeyeceğim bir kız oğlumun
eşi olamaz. Benim seçmediğim bir geline ben nasıl kayınvalide
olacağım? Bir evi birlikte paylaşacağız. Oğlum (Ata) ve gelin adayı
Sinem birbirlerini beğenmiş olabilir. Ama kayınvalide olarak benim
görevlerim var. Ben Sinem’i ailemize uygun bir gelin olarak
bulmadım, bu yüzden evliliği onaylamadım. Ben bir anneyim, gelinimi
seçme hakkım var. Oğlum beğenecek, ben inceleyeceğim ve kararımı
vereceğim. Oğlum askere gittiğinde gelin yanımda kalacak, dışarı
çıkmak istediğinde benden izin isteyecek!”
Semra Hanım, geleneğin zemininde yüzyıllarca sürmüş bulunan geniş
aile kültürünün içinden modern aile, kadın-erkek ilişkisini altüst
eden şeyler söylüyor. Modern çekirdek aile, geleneksel-geniş aileyi
çözme uğraşısının bir sonucu. Semra Hanımın başlangıçta
programlarında gözlenen -ve elbette reytingine tavan yaptıran-
şiddetli fırtına, program sunucusunun veya bu programı
planlayanların geliştirdikleri ajitatif taktikler olabilir, ancak
rol oynayan başka bir faktör de vardı. O da “modern kadın” ve
“modern aile modeli”nden başka aile modelini geçerli saymayan
Batılılaşmış kesimlerin tepkisiydi. Bir yandan Erzincan’dan katılan
bir kadın “Semra Hanım, sen Anadolu kadınının sesi olacaksın” diye
avazı çıktığı kadar bağırıyor, diğer yandan “Amerikalı kadın”
unvanı ile bilinen bir katılımcı “Semra Hanım çağdaş Türk kadınının
sesi olamaz” diye yerinden fırlıyordu. Semra Hanım -bilinçli veya
bilinçsiz, planlı veya plansız- “modern kadın-erkek ilişkisi”ni
hiçbir komplekse düşmeden sorguluyor, küçümsüyor, tepkisini
geleneksel simge ve imgelerle ortaya koyuyor. Oğlunun başkasıyla
flört etmiş bir kızla gezdiğini öğrenince “Allah belanı versin,
boynuzları tak da öyle gez” diyebiliyor. Bugün kaç yürekli insan,
flört eden erkeklere ve kızlara bu lafları dobra dobra
söyleyebilir, bu yönde bir medeni cesaret gösterebilir! Bırakın
flört edenlere yan gözle bakmak, lezbiyenlere ve homoseksüellere
argo sıfatlarla hitap etmek bile sahiden yürek ister, ciğer ister.
Avrupa’da bu bir suç, AB sürecinde pek yakında Türkiye’de suç
olacak.
“Semra Hanım, oğlu üzerinde baskı kuruyor. Evleneceği kızla
yaşayacak olan oğludur. Bu hayat onlarındır” diyenlere oğlu Ata
şunları söylüyor: “Annem üzerimde baskı kurmuyor. Sadece bu konuda,
yani evlilik konusunda üzerimde etkili olmasını ben istedim. Çünkü
benim evlilik deneyimim yok, annemin var. Onun fikirlerinden
yararlanmak istedim. Diğer konularda annem bana sormadan bir toplu
iğne bile alamaz” (15 Şubat 2005 tarihli program).
Semra Hanım, herhangi bir Anadolu kadını gibi “örgü örerek,
aşevinden yemek taşıyarak, saçlarını süpürge ederek çocuğunu
büyüttüğünü” söylüyor. Üstelik büyüttüğü çocuk erkek. Bu çocuk
evlenir evlenmez annesini terk edip gidemez, çekirdek aile kurup
anne-babasına sırt çeviremez. Annesine bakacak, onu yanında
tutacak. Sizce Semra Hanım bazılarını yeterince sinirlendiriyor
mu?
YAZI:Ali BULAÇ
ZAMAN