'Semra Hanım'ı ruh hastaları izliyor!
Abone ol17 Aralık günü AB'den müzekere tarihi alındı. Fakat bu olay ekranlarda 'Semra Hanım' kadar önemsenmedi. Ali Kırca, bu tür programlara ilgi duyanların profilini yazdı...
Ali Kırca, yazısında 17 Aralık günü Türkiye'de insanların en
fazla izlediği programın 'Gelinim Olur musun' programı olmasının
arka planını bu yazıda ele alıyor. Kırca, bu tür programları AB'den
tarih alındığı gün izleyen kesimin profilini şöyle
açıklıyor....
Ekranlarda AB haberlerini, hatta Başbakan'ın "tarihi"
açıklamalarını izleyenlerin azlığı pek çok kişiyi şaşırtmıştı.
Tablo hazindi! Oysa şaşıracak bir şey yoktu ki! O gün AB'den tarih
alan Türkiye'nin başka alanlardaki "reyting" lerine bakıldığı
zaman, asıl şaşırtıcı olan "bu" Türkiye'nin Avrupa'dan tarih
alabilmesiydi.
Evet, Türkiye'nin bu görüntüsüyle AB'nden tarih alabilmesi
gerçekten bir zaferdi...
Şaka filan değil.. Ciddi bir zafer.. 17 Aralık'ta alınan sonucun,
öncelikle "Türkiye'nin zaferi" olduğunun altı çizilmelidir...
(Özellikle Erdoğan'ın bu zaferdeki payına tekrar dönülecektir
elbet... Ama önce Türkiye'nin AB'nin aile fotoğrafı içindeki
görüntüsünü merak etmez misiniz?)
Ekrandaki "kaynana zırıltısı" nın reytingini biliyor musunuz? Yüzde
25.. O akşam.. 17 Aralık'ta..
Yani ertesi gün sokakta gördüğünüz her "DÖRT" Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşından "BİR"i; AB'den tarih alındığı o tarihi akşamda o
zırıltıyı dinlemiş ve izlemiştir.
Başka? Ertesi gün sokakta gördüğünüz her "DÖRT" Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşından "BİR"i "mutlak işşiz"dir. Mutlak işsiz ve mutlak
umutsuz...
Başka? Bunu iyi dinleyin... Bunu iyi okuyun: Ertesi gün sokakta
gördüğünüz her "DÖRT" Türkiye Cumhuriyeti vatandaşından "BİR"i "ruh
hastası"dır. 20 milyona yakın insanın ruh sağlığı bozuktur. Sağlık
Bakanlığı verilerine göre; toplumun yüzde 25'inden fazlası "panik
bozukluğu, agorafobi, yaygın bunaltı bozukluğu, depresif nöbet,
distimi, kısa yineleyici depresyon, hipokondriyazis, nevrasteni,
alkol bağımlılığı, obsesif kompülsif bozukluk, anoretsiye nervoza,
builimiya nevroza , sosyal fobi, özgül fobi, ağrı bozukluğu,
somatizasyon bozukluğu" gibi rahatsızlıklardan mustariptir.
Demiyoruz ki; yalnızca ruh sağlığı bozuk olanlar izlemişti o akşam
Semranım'ı... Ve de işsiz güçsüzler...
Ya da demiyoruz ki; ruh sağlığı yerinde ve işi gücü olanlar
Semranım'la hiç mi hiç ilgilenmemişti o akşam.
Ama diyoruz ki: Yahu biz çeyrek akıllıyız işte, bilmiyor musunuz?
Bu ülke 15 yıl, bitmeyen bir savaşın gölgesinde yaşayacak; bu
ülkenin şehirleri depremle yerle bir olacak, on binlerce insan
ölecek; bu ülkenin insanlarının hepsi ekonomik bir depremin
yıkıntıları altında bir gecede yarı yarıya fakirleşecek..
Ve bunlar, ruhlarımızda hiç iz bırakmadan geçip gidecek öyle
mi?
Daha şehirleri kuşatan göç insanlarını söylemedik bile...
Daha uyuşturucu kullanma yaşının 12'lere indiğinden, varoşlarda
fuhuşun 15 yaşa gerilediğinden, yine varoşlarda şiddetin giderek
yayıldığından söz etmedik bile.
Yok AB bize özgü "engel"ler çıkarıyormuş da...
Yok açık uçmuş, yok derogasyonmuş, yok Kıbrıs'mış...
Konuştuğunuz şeylere bakın... Sanki İsviçre'yiz biz... Bırakın
yukardaki "çeyrek kriter"leri; Avrupa, tarihinde ilk kez Müslüman
bir toplumu "şemsiye"si altına almak için "dev" bir adım atmış,
asıl büyük "engel"leri kendi iç dünyasında "o" aşmış... Kimse
farkında bile değil! Hezimetmiş, öyle mi? Çeyrek akıllılar
sizi...
YAZI:Ali KIRCA