Semerci'den gazetesine sitem
Abone olYazar Yavuz Semerci, Sabah'ın her ay imzallattığı çalışma çizelgesi nedeniyle kendini fabrika işçisi gibi hissettiğini yazdıktan sonra esas konuyu yorumladı...
SEMERCİ'NİN SABAH'TA YAYINLANAN YAZISI: Yıllık 1825 faiz çalışma düzenimizi bozdu! İnsan Kaynakları, Sabah'ta çalışanlarına her ay, gün gün işyerinde geçirdiği saatleri yazan bir çizelge gönderiyor. İlk giriş saati, son çıkış saati ve günlük net çalışma saatini gösteren çizelgenin altında ise şu not var: Banka hesabına yatırılan aylık ücretimin bu aya ilişkin tüm mesai alacağımı karşıladığını, bu süreye ilişkin ücret ve fazla çalışma alacağım bulunmadığını tamamen serbest irademle kabul ve beyan ederim." Kendimi fabrika işçisi gibi hissediyorum. Yıllarca bu sektörde çalışmış bir gazeteci olarak, Sabah'ta başlatılan bu uygulamadan rahatsız oldum. Sürekli kontrol ediliyorsunuz. Halbuki gazetecilerin çalışma saatleri esnektir . Haber toplamak için dışarı çıkarlar. Haberin unsurlarını yine kendi inisiyatifleriyle toplarlar. İşyerinde kaç saat çalıştığımızın tespiti şık bir uygulama değil! Yönetim ise konuya farklı açıdan yaklaşıyor. Diyor ki; biz gazetecilerin işyerinde kaç saat kaldığıyla ilgili değiliz. Çalışanı ve çalışmayanı öncelikle ayırt edecek birim yöneticileridir. Ama işvereni bekleyen büyük bir tehlike var. Sizin bağlı bulunduğunuz 212 sayılı yasa (Aslında 5953) 1961 yılında düzenlenirken, gazetecilerin fazla mesaisi ödenmediğinde işverene günlük yüzde 5 ceza faizi uygulanmasını emrediyor. Türk basın tarihinde bu yasa 40 yıl boyunca hiç uygulanmadı. Ancak gerek Sabah, gerekse diğer gazetelerde son günlerde işten çıkarılan pek çok gazeteci, geçmiş yılları da kapsayacak şekilde "Fazla mesai ücretlerimiz verilmedi" diyerek mahkemelere başvurdu. Mahkemeler, işverene ispat yükümlülüğü getiriyor. Bu yüzden gazetecinin çalışma saatlerini kayıt altına alıyoruz." 212 sayılı yasa hakkında görüşlerim çok net: Bu yasa gazetecileri ve mesleği koruyor. Basın patronu olmayı zorlaştırıyor. Ancak yasanın söz konusu maddesi için aynı düşüncede değilim. Dünyanın hiçbir yerinde yıllık 1800'lere varan bir faiz olmaz. 212 sayılı yasanın içinden, gazeteciyi korumaktan çok, fırsatçıyı ödüllendirmeyi amaçlayan, ahlaki rizikoyu artıran bu maddenin çıkarılması gerekiyor. Çünkü paragöz avukatların eline düşmüş bazı gazeteci arkadaşlarımızın davaları yüzünden, çalışma ortamlarımıza, güvensizlik ve sıkı disiplin gibi, işimizin ruhuna uymayan kavramlar hâkim olmaya başladı. Hesap ortada. Saat ücreti 5 milyon liraya gelen (1 milyar maaş) bir gazeteci 5 saatlik mesai ücreti karşılığında 37.5 milyon lira alıyor. Diyelim işveren bunu ödemedi. (Aslında çalışırken gazeteci ile işveren arasında böyle bir sorun yaşanmıyor.) Aradan bir yıl geçti. Gazeteci mahkemeye başvurdu. Yasaya göre, o beş saat için işverenin ödemesi gereken (günde yüzde 5'den yıllık yüzde 1825 faiz) para 700 milyon lira. Gazeteci "bir yıldan beri her gün mesai yaptım ama param ödenmedi" dediğinde, istenen para 200 milyarı aşıyor. "5 yıldır mesailerim ödenmiyor" denildiğinde ise rakam 1 trilyon liraya çıkıyor. Bunun için iki şahit bulmak yetiyor. Hangi işveren böyle bir rakamı öder? Bazı arkadaşlar 40 yıldır orada duran ama hiçbir gazetecinin, zenginleşme aracı olarak kullanmayı düşünmediği bir devi uyandırdı. Artık gazeteciişveren ilişkisi "güvensizlik" üzerine inşa ediliyor. Bu iyi bir gelişme değil.