Şemdinli'de yaşananların adını doğru koyalım.
- Savaş!
"Üç beş çapulcu" diye diye küçültmeye çalıştığımız PKK'yı bu hale
biz getirdik. Şimdiden sonra da, "dize getiririz" ya da "hadlerini
bildireceğiz" sözleri hikaye!
Askerin operasyonları karşısında bir direniş var.
İçişleri Bakanı 115 PKK'lının öldürüldüğünü söyleyerek, psikolojik
bir moral bozukluğuna neden olabileceğini zannediyorsa
yanılıyor!
PKK'lılar yılllardır öldürülüyor ve hiç sonları gelmiyor!
PKK'lılar yıllardır öldürüyor ve öldürmekten hiç vazgeçmiyor!
Böyle giderse...
Öldürülmekten de, öldürmekten de geri adım atmayacaklar...
***
Şemdinli'ye bakıp, uzaktan ahkam kesmek o kadar kolay ki...
Biz oturduğumuz yerde, Türkiye'nin acizliğinden dem vuruyoruz.
Türkiye'nin bir grup PKK'lı ile başa çıkamadığını söylüyoruz!
Eee çözüm ne?
"Tarayıp yok edeceksin!"
Gözü dönmüşlerin önerisi bu!
İyi de...
Nereyi tarayacaksın?
PKK'lılar köylere yayılmış ve köylülerle birlikte yaşıyor...
"Terörist" kılığından çıkıp, normal insanmış gibi sivillerin
arasında yaşıyorlar.
Taramak kolay da...
Teröristle, sivil vatandaşı birbirinden nasıl ayıracaksın?
***
Zor!
Bu mübarek günlerde Şemdinli'de kan gövdeyi götürüyor.
Bu işin sonu nereye varacak kestirmek zor.
İktidar diken üstünde...
Aşağı tükürse sakal, yukarı tükürse bıyık...
Müdahale etse, siviller var, etmese terörün hakimiyeti söz
konusu...
Bir de bu işin Avrupa ayağı var...
Neresinden bakarsanız bakın, bu iş çığırından çıkmış...
Peki çözüm nedir?
Uzlaşmak mı?
El sıkışmak mı?
Mutlak çözüm, iktidarın Türkiye'nin Güneydoğu'suna hakim
olması...
Bunun da yolu, Kürtler'e üvey evlat muamelesi
yapılmaması...
Aksi halde, başlatılan başkaldırının boyutu büyüyerek Türkiye'ye
yayılır.
İşte o zaman iş işten geçmiş olur.
Geri dönüşü olmayan bir yol...
Aman dikkat!