Şemdinlide gizli eller
Abone olŞemdinli davasının müdahil avukatı duruşmada bulunan kimliği belirsiz kişilerden bahsetti.
İnsan Hakları Genel Başkanı (İHD) ve Şemdinli davası müdahil
avukatlarından Yusuf Alataş, adil yargılanma konusunda kaygıları
olduğunu belirterek, "Bu kaygılarımız giderek daha da güçleniyor.
Çünkü sanıklar açık ve net şekilde korunuyor" dedi.
Şemdinli duruşmasının bu sabahki bölümünde bulunan ancak
Ankara'daki bir toplantıya katılmak için salondan ayrıldığını
bildiren Yusuf Alataş, gazetecilere davayla ilgili
değerlendirmelerde bulundu. Alataş, duruşma salonunun hemen
arkasındaki ilk sırada kimlikleri kendileri tarafından bilinmeyen
şahıslar bulunduğunu, sanıkların getirildiği kapıdan içeriye alınan
bu kişilerin kimlik tespitinin yapılmadığını iddia ederek şunları
söyledi:
"Avukatların dahi kimlik tespiti yapılırken bu şahısların kimlik
tespiti yapılmamıştır. Biz içeriye girerken onlar içeride
oturuyordu. Biz bunların kimlik tespitlerinin yapılmasını istedik.
Zorlamamıza rağmen sadece isimler bir kağıda yazıldı ve güvenlik
gerekçesiyle Jandarma İl Komutanlığı elemanları olduğunu
söylediler. Biz bugüne kadar yargılama uygulamasında böyle bir şeye
rastlamadık. Salonda zaten güvenliği sağlamak için resmi askerler
var. Ayrıca jandarma istihbaratlarının burada ne işi var? Gerçekten
çok düşündürücü. Bu durum, şu anda sanıkların birileri tarafından
korunduğunu gösteriyor.
Çünkü sanık öyle şeyler söyledi ki tutukluyken dahi dışarıdaki
istihbarat faaliyetlerinden haberi var. Yani gizli olması gereken
bilgiler sanığa ulaştırılıyor. Bu, sanıkların kurumlar ve kişiler
tarafından korunduğunu net bir şekilde gösteriyor. Ne yazık ki bu
kişiler, halen duruşma salonunda mahkemeyi izliyor. İleriki
aşamalarda çok sayıda asker ya da kamu görevlisi tanık
olabilecektir. Belki de ileride sanık olabilecek. Dolayısıyla
duruşmanın tüm sahaflarının bu şekilde sivil elemanlar tarafından
izlenmesi, kimin ne söylediğinin tespit edilmesi kaygı verici"
İHD Genel Başkanı Yusuf Alataş, daha önce de adil yargılanma
konusunda kaygıları olduğunu söylediğini hatırlatarak bu
kaygılarının giderek daha da güçlendiğini belirtti. Alataş, "Çünkü
açık ve net bir şekilde korunuyorlar. Cezaevinde olan bir insanın
yapılan istihbarat faaliyetlerinden haberdar olması mümkün
değildir. Mahkeme kararıyla yapılmışsa ve ancak o soruşturmada veya
o soruşturma sınırları içerisinde kullanılabilir. Cezaevindeki o
tutuklu bundan yararlanarak savunma yapıyorsa, birileri tarafından
korunuyor demektir. Bu gerçekten yargılama açısından son dedece
vahim bir durumdur" diye konuştu.