Şemdinlide gerekçeli karar
Abone olŞemdinli davasında 39 yıl 10 ay 27 gün hapse mahkum olan PKK itirafçısı Veysel Ateş'in gerekçeli kararı açıklandı.
Şemdinli davasında 39 yıl 10 ay 27 gün hapse mahkum olan PKK
itirafçısı Veysel Ateş'in gerekçeli kararı açıklandı.
Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nin hazırlamış olduğu 142 sayfalık
gerekçeli kararda sanıkların terörle mücadele ederken hukuka aykırı
olarak yasa dışı yollarla keyfi metotlar kullandıkları belirtildi.
Veysel Ateş gibi 9 Kasım 2005 günü Şemdinli'deki Umut Kitabevi'ne
yapılan bombalı saldırıda jandarma astsubaylar Ali Kaya ve Özcan
İldeniz'in de aynı hapis cezasına çarptırıldığı hatırlatılıyor.
Kararda, hukuk dışı bu yöntemlerle vatana ihanet ederek vatan
topraklarını bölmeye çalışan terör örgütünün amaçlarını
kolaylaştırdığına dikkat çekilerek, "Devlet ile halk karşı karşıya
getiriliyor. Devletin bölgedeki saygınlığı ve egemenliği ve
bağımsızlığını zarara uğratırken nihai olarak devletin üniter
yapısını zedeliyor ise de sanıkların suçu bu amaçlar doğrultusunda
yaptıkları konusunda somut bir delile ulaşılamamıştır. Bölgede
devam eden huzur ortamı Şemdinli ve çevresinde yaşanan patlamalar
ile birlikte sanıkların gerçekleştirdiği bombalı saldırı sonrası
güvensizlik ve huzursuz ortamı üst seviyeye çıkmıştır. Bu durumun
terör örgütü amaçlarından biri olduğu düşünüldüğünde sanıkların
görünürdeki amaçlarının, en azında yasadışı yollarla, keyfi ve
hukuka aykırı metotlarla terörle mücadele etmek olduğu konusunda
şüphe bulunmamaktadır. Sanıkların bu tarzdaki eylemleri devletin
birliğinin zayıflanmasına sebeb olmaktadır" deniliyor.
Bu tür olayların bölgede huzur ortamına ve terörle mücadele eden
güvenlik güçlerine zarar verdiği hatırlatılarak, bundan sanıkların
terörle mücadeleden başka amaçlar taşıdığı şüphesi oluştuğu ancak
bunun kanıtlanamadığı ifade ediliyor. Bu nedenle sanıkların
devletin birliğini ve bütünlüğünü bozmak yerine TCK'nın 220.
maddesine göre cezalandırılması kabul edildiği vurgulanıyor.
Gerekçeli kararda sanıkların kendilerinden yüksek görevlerde
bulunan kişilerin himayesi ve katılımı olmadan bu suçları
işleyemeyecekleri öne sürülerek, sanıkların bu nedenle örgüt kurmak
ve yönetmek suçundan değil, örgüte üye olmak suçundan
cezalandırıldıklarına dikkat çekiliyor.