Şemdin Sakık askere gitmek istiyor
Abone olErgenekon davasında 'Gizli tanık Deniz' olduğunu açıklayan Şemdin Sakık çapıcı açıklamalar yapmaya devam ediyor
Dünkü Ergenekon davasında
“Gizli tanık Deniz” olduğunu açıklayan Şemdin
Sakık, yaptığı açıklamalarla güne damgasını
vurdu.
Sakık bugünkü duruşmada da bomba
açıklamalarına devam etti.
Sakık, ''Nasip olursa 15 yıl sonra
özgürlüğüme kavuşacağım. Çürük raporu alma,
bedelliden yararlanma imkanım olmasına rağmen sembolik değeri olsun
diye askere gitmeyi düşünüyorum. ''
dedi.
''Ergenekon'' davasında “Gizli tanık Deniz” olduğunu açıklayan Şemdin Sakık, “Bana terörist diyebilirsiniz ama suç işliyor diyemezsiniz” dedi. Sakık, serbest kaldıktan sonra askere gitmek istediğini de söyledi.
GİZLİ TANIK SAKIK'TAN
BOMBA İTİRAFLAR Ergenekon Davası'nda gizli tanık olduğunu deşifre etmesininin
ardından bomba etkisi yaratan Şemdin Sakık'ın çarpıcı iddiaları
ortaya çıktı |
“Ergenekon” davasında “Gizli tanık Deniz” olarak ifade veren PKK’nın eski yöneticilerinden Şemdin Sakık, dünkü Ergenekon duruşmasında kimliğini açıklamıştı.
Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, CHP
milletvekilleri Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal ile emekli
Tuğgeneral Veli Küçük'ün de aralarında bulunduğu 65'i tutuklu 274
sanıklı ''Ergenekon'' davasının 256. duruşması
başladı.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nce, Silivri Ceza İnfaz Kurumları
Yerleşkesi'nde oluşturulan salonda görülen duruşmaya, emekli
Tuğgeneral Veli Küçük'ün de aralarında bulunduğu 12 tutuklu sanık
katıldı.
CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay, gazeteci Tuncay Özkan, CHP
Zonguldak Milletvekili Prof. Dr. Mehmet Haberal, eski Genelkurmay
Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, annesinin cenazesine
katılması için izin verilen emekli Orgeneral Hasan Iğsız, emekli
Tuğgeneral Levent Ersöz ve İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu
Perinçek'in de aralarında bulunduğu 53 tutuklu sanık ise duruşmaya
gelmedi.
Bu davadan tutuksuz yargılanan ''Odatv'' davasının
tutuklu sanığı Yalçın Küçük'ün de hazır olduğu duruşmaya,
cezaevinde görüş günü olması nedeniyle tutuklu sanıkların çoğunun
gelmediği dikkati çekti.
Duruşmada, gizli tanık odasından sesi salona yansıtılarak
dinlenilen Şemdin Sakık, savcı Mehmet Ali Pekgüzel'in kendisine
yönelttiği soruları yanıtlamadan, İlker Başbuğ'un dün yaptığı
açıklamaya atıfta bulunarak, dünkü ifadeleri üzerine gelen
tepkilerden dolayı açıklama yapmak istediğini söyledi.
Sakık, ''Bir teröristin nasıl oluyor da böyle bir mahkemede
dinlenildiği'' şeklinde tepki aldığını belirterek,
''Mahkemede yargılaması yapılan iddiaların altını doldurmak için
geçmişimin de bazı iftiralarla gündeme getirildiğini gördüm. Benim
tanık olarak dinlenirken terörist sıfatım yoktur. 15 yıl önce
örgütten ayrıldım. Nedeni bu kör şiddetin, artık bu ülkeye, halka
zarar verdiğini ve hiçbir sorunu çözemediğini duyurmaktır. Bana
verilen 30 yıllık cezamın yarısını çekmiş bulunuyorum. 'Eski
terörist' diyebilirsiniz. Ama şu anda 'suç işliyor' diyemezsiniz.
Kimseye açmadığım hizmetlerde bulundum. Samimiyetimi tartışma
konusu yapanlar, hizmetlerimin boyutuna dikkat etmelidir''
dedi
ÖCALAN'IN ŞAM'DAN ÇIKIŞI BENİM PLANIM
Sakık, Abdullah Öcalan'ın Şam'dan çıkarılmasının tamamen
kendisinin geliştirdiği plan çerçevesinde olduğunu ifade ederek,
''Bunu söylerken ne kadar büyük bir risk aldığımı
biliyorum. Ölüm riski var. Genelkurmay başkanlığı yaptıkları halde
ya bunu bilmiyorlar, ya da vicdansızca gerçeği göz ardı
ediyorlar'' diye konuştu.
Türkiye'ye gelir gelmez pişmanlık yasasından yararlanmak için
dilekçe verdiğini anlatan Sakık, şöyle devam etti:
''Bana 'yasadan yararlandırmazlar, sen delirdin mi' diye
sordular. 'Siyasi kariyerini niye çizdirdin', diye serzenişte
bulundular. Devletin beni pişmanlık yasasından
yararlandırmayacağını biliyordum. Hakkımda belli bir kamuoyu
oluşturuldu. Dilekçeyi vermemin çok başka nedenleri var. Dağda
geçirdiğim yıllarda yürüttüğüm faaliyetlerden dolayı, Öcalan'dan
daha ön plana çıkmış biriydim. Kürt gençlerinin idolü konumuna
gelmiştim. Cezaevinde de şiddeti, silahlı mücadeleyi savunmam
durumunda binlerce genç benim için dağa giderdi. 'Benim için
gidiyorsanız gitmeyin' mesajı verdim. Binlerce insan dağa gitme
kararını gözden geçirdi. Dağa gidişler sınırlanırsa, dağdan inişler
hızlanır. Dağdan inişler hızlandı, çıkışlar yavaşladı. Örgüt içinde
benimle hareket eden insanlar korkularından teslim olmadılar. Ama
örgüttü bırakıp ya Kuzey Irak'a ya da Almanya'ya
yerleştiler.
ÇOK HAYIRLI BİR İŞ YAPTIĞIMI
DÜŞÜNÜYORUM
Ben pişmanlık yasasından yararlanmak için dilekçe vererek bu hizmeti yaptım. Kişiliğimi, onurumu yitirdiğim, kendimi cezaevinden kurtarmak için değil. Hizmet için yaptım. Çok hayırlı bir iş yaptığımı düşünüyorum. Cezaevinde 15 yıl yattım ve 16 kitap yazdım. Bu kitapların hepsi de şiddetin her türlüsünün insana verdiği zararı işleyen kitaplardı.''
SAVAŞÇI DOĞMADIM Kİ...
Sakık, Başbuğ'un yazılı açıklamasına atıfta bulunarak,
''Şemdin Sakık gibi bir teröristin bu mahkemede tanık
olarak dinlenmesi'' sözünün havada kaldığını söyledi.
''18 yıl orduya karşı mücadele etmiş birinin art niyetli
olmaması mümkün mü'' şeklinde eleştirildiğini ifade eden
Sakık, ''Bu mantıkla gidersek benim hala PKK'yı savunmam
gerekiyordu. PKK'nın gerçek yüzünü ortaya çıkartmak için uğraştım.
Yıllardır gençleri PKK'nın elinden kurtarmaya çalışıyorum. Kişilik
değişmeyebilir ama tercihler değişkendir ve değişebilir. Öcalan ile
ilgili 2 kitap yazdım. Ben savaşçı doğmadım ki'' diye
konuştu.
ASKERE GİTMEYİ
DÜŞÜNÜYORUM
Sakık, 12 Eylül'de şiddete yöneltildiğini, şartların kendisini dağa
çıkmaya yönlendirdiğini belirterek, dağda geçen yıllarının Şemdin
Sakık'ın dışında bir şey olduğunu anlattı.
Sakık, dağda Türk ordusu ile defalarca karşı karşıya geldiğini,
ordunun disiplinli, fedakar, üretken ve hiyerarşi içinde olduğunu
gördüğünü ve saygı duyduğunu kaydetti.
Sakık, nasip olursa 15 yıl sonra özgürlüğüne kavuşacağını dile
getirerek, ''Çürük raporu alma, bedelliden yararlanma
imkanım olmasına rağmen sembolik değeri olsun diye askere
gideceğim. Ordu kimsenin malı değildir. Bu ordu Türkiye'nin
ordusudur. Askere gidererek, Kürt gençlerine 'ordu sizindir,
askerlik yapın mesajı' vereceğim'' şeklinde konuştu.
DAVALAR OLMASAYDI KAN AKACAKTI
Sakık, 1993'te yaşanan 33 erin katledilmesi olayından sonra
büyük zarar gören ordunun kuvvet komutanlarını, generallerini,
yarbaylarını kaybettiğini vurgulayarak, ''Bunun ortaya
çıkarılmasını istemek orduya hizmettir, orduyu yıpratmak değil.
Ordu silahsız askerlerini kaybetti. Göreve gelir gelmez bu
arkadaşlarının akıbetini araştırmalıydılar. Asker arkadaşlığı,
yoldaşlık bunu gerektir. Onlar bunları gizlediler, bildiklerini
ifşa etmediler. Her şeyi biliyorlar, bildiklerini de gizliyorlar.
Bizi burada konuşturan onların tutumudur. Gizledikleri için de
başkaları açıklıyor'' diye konuştu.
Bu davada ifade vermek istemesinin nedeninin ''karanlık
noktaların aydınlatılması isteği'' olduğunu vurgulayan
Sakık, ''Bunun dışında bir amacım yok. Açıklığın olduğu
dünyada sinsice hareket edilmez. Yalancının mumu yatsıya kadar
yanar. Ancak bazı yalanlar akşam ortaya çıkar. Gerçek ortaya çıkar.
Halkın aydınlatılması gerekiyor. Eğer bünyede bir kirlilik, zehir
varsa bu ülke yoluna girmiş sayılmaz. Ergenekon, Balyoz ve KCK
davaları olmasaydı bugün ülkede oluk oluk kan akacaktı. Bu işin
ruhunu biliyorum. Bu nedenle hayırlı bir iş yaptığıma
inanıyorum'' şeklinde konuştu.