Şemdin Sakık Apo'ya seslendi
Abone olŞemdin Sakık, bir dönem sağ kolu olduğu teröristbaşı Öcalan’a 18 Ağustos’ta Diyarbakır Cezaevi’nden gönderdiği mektupta tarihi bir çağrı yaptı. İşte ayrıntı
Şemdin Sakık, bölücübaşı Öcalan’a ‘Kürt sorununun çözümünde sana
düşen tek görev, silahları bırakmak’ diye seslendi. ‘Kürt sorununun
çözümünde sana düşen tek görev, silahları bırakmak.’ Sakık,
‘Abdullah Bey’ diye başladığı mektupta şunları söyledi: ZARARI BİZE
Şiddetin bu ülkeye ve daha fazla da Kürtlere zarar verdiği
noktasında hemen herkes hemfikirdir. Şiddet sadece 50 bin insanın
ölümüne, 100 bin insanın yaralanmasına ve sakat kalmasına değil, 4
bin civarında köy ve mezranın boşaltılmasına, milyonların
yerinden-yurdundan sürülmesine,
ekonomik-sosyal-siyasal-kültürel-ekolojik-demografik tahribata ve
hatta büyük insani yıkıma da yol açtı. ÇETELER ARTTI Yerli-yabancı
sermaye ve yaratıcı beyinleri kaçırtırken, çete-mafya şebekelerinin
oluşmasına ve hayatın her alanına hakim olmalarına neden oldu.
Siyasal çalışma alanını ortadan kaldırıp her soruna askeri yöntemle
müdahale etme anlayışı doğurdu. Sivil toplum örgütlerinin faaliyet
yürütmelerine fırsat vermedi. Üniversite, vakıf, dernek ve
aydınların görüş geliştirip çalışma yürütmelerine ortam bırakmadı.
KAPKAÇÇI KİŞİLİK 30 yılı sıkıyönetim, OHAL, Düşük Yoğunluklu
Çatışma ve Şiddet olayları altında geçiren bölge insanında ruh
sağlığı kalmadı. Eğitim, öğrenim, kültür, sanat, ekonomi, siyaset
ve sosyal yaşamdan geçmiş, bugün ve gelecekten toprak, aile, çevre,
toplumsal gelenek ve her türlü manevi değerden, kişilik, birlik ve
onurdan, kısacası insani değerlerin hepsinden kopan boş ve kapkaççı
bir kişilik oluştu. Kayıp çok büyük oldu. KÖR GELENEK Lütfen,
kendimize ve başkasına nasip ettiremediğimiz yaşamı, çocuk ve
gençlerimize de haram etme. Abdullah Bey, bu köklü, karmaşık,
kapsamlı, kan bulaşmış ve menfi yargılarla yüklü sorun, sadece
akıl, hukuk, demokrasi, siyaset ve diplomasi ile çözülür. İsyan,
katliam döngüsünü bozan bu kör gelenekten kurtulun. Bunu insani bir
şekilde çözün. Bunlar özgür dünyayı kavramış, aradaki uçurumu
kapatmış ve bu dünyanın bir parçası olmayı başarmış insanla
çözülür. Vasıfsız, mesleksiz ve tetikçiyle değil, emekçi ve meslek
sahibi insanla çözülür. BARIŞA MANİ OLMA Tüm bu kişilik özellikleri
sadece silahların konuşturulmadığı bir ortamda oluşur, gelişir ve
rolünü oynamaya koyulur. Lütfen, insanımızın zenginlik, siyaset,
diplomasi ve insanca yaşam standartlarıyla buluşmasına mani olma.
Lütfen. Kürt Sorununun çözümünde sana düşen tek bir görev var:
Silahları bırakmak. Selamlar. Diyarbakır hatırası ‘PARMAKSIZ Zeki’
kod adlı Şemdin Sakık, 13 Mayıs 1998’de Kuzey Irak’ta düzenlenen
bir operasyonda yakalanarak Türkiye’ye getirilmişti. Sakık,
mahkemede yargılandıktan sonra kardeşi Arif Sakık’ın bulunduğu
Diyarbakır Cezaevi’ne konulmuştu. Günlerini okuyup, yazarak, vicdan
muhasebesi yaparak ve başta Apo olmak üzere eski örgüt
arkadaşlarını uyaran mektuplar yazarak geçiren Şemdin Sakık, hafta
başında Muş Cezaevi’ne nakledildi. Kötü yönetim değil, şiddet geri
bıraktı TÜRKÇE ve Kürtçe argolaştı. Şarkı, türkü ve her türlü
müziği başkalaşıma uğrattı. Aşk, sevgi, yaşam sözcüklerini büsbütün
öldürdü. Türkiye’nin demokratik ve toplumsal dinamiklerini
dinamitledi. Türk ve Kürt milliyetçiliğini ırkçılık boyutuna
vardırdı. Abdullah Bey, bu ülke kötü yönetildiği için değil, 30 yıl
şiddet ortamında kaldığı için geri kaldı ve bir dizi ekonomik kriz
yaşadı. IMF’YE GİDİP PARA DİLENDİK Jeopolitik konumu, tarihi ve
insan potansiyeli nedeniyle sayılı dünya devletlerinden birisi
olması gereken bu ülke borç çarkını döndürmek, ekonomiyi kurtarmak,
açlık ve yoksulluk sorununu çözmek için başta IMF olmak üzere
uluslararası kuruluşlardan ve zengin devletlerden para dilenir
duruma düştü. Bu ülkenin iç dinamikleri öylesine yıprandı ki, başta
ekonomik sorunlar olmak üzere her bir sorunu kendi başına çözemez
duruma geldi. Aydınlara kulak ver ‘ONBİNLERCE gerilla savaşa
hazırdır. Milyonlar harekete hazır başkanım’ diyorlarsa; bunlar
yalandır. Bir avuç ‘savaşkolik asalak’ dışında hiç kimse tekrar
eski günlere dönmek ve birileri için ölmek istemiyor. Lütfen bir
grup düşünürümüzün son derece insani, samimi ve yurtseverce
çabalarına destek ver. Lütfen, bir toplumu kendi geleceğine
endeksleme. ‘Ben varsam bu toplum var’ deme. ‘Benden sonra tufan’
yaklaşımı ile hareket etme. Kaynak: Hürriyet Gazetesi.