Selde çatıda ölüm kalım savaşı verdiler: Cesetlerimiz birlikte bulunsun halatları belimize bağladık
Abone olBabaçay’da evlerini dolduran azgın sel sularından çatıya çıkarak kaçmaya çalışan Öznur Kabakaya ve babası, dehşet saatlerini anlattı. "Tomruklar evimizi salladı, sular tavana kadar doldu. Ölümü düşündük" diyen baba kız ölümle burun buruna geldikleri sel anına ilişkin bilinmeyen detayları anlattı.
Batı Karadeniz'de yaşanan sel felaketi sonrası Sinop Babaçay Mahallesinde çok sayıda insan evlerinin çatısına çıkarak hayatta kalmayı başardı. Onlardan biri de Kabakaya ailesiydi. Evlerinin çatısına çıkan aile Jandarma Genel Komutanlığı'na bağlı ekipler tarafından kurtarılarak güvenli bir bölgeye alındılar.
"1999 depreminden kaçtık"
Sabah'ın haberine göre 1999 Marmara depremine İstanbul'dayken yakalanan ve depremi yaşayan Öznur Kabakaya (39), deprem sonrası annesi Sevim ve babası Mahmut Kabakaya ile birlikte Sinop'a yerleşmiş. Yaşadıklarını anlatan Kabakaya, "Gece saatlerinde sel başladı ve evimiz tavana kadar su dolduğu için ailecek çatıya çıktık. Annem engelli, babam sırtında taşıdı çatıya ve beklemeye başladık. Ardından komşularımız vardı, onlarda bizim çatıya geldi. Hatta engelli 2 komşumuz daha vardı, onların evinden çatıya çıkılmadığı için babam o komşularımızı sırtında taşıyarak bizim evin çatısına çıkarttı. 20 saate yakın çatıda mahsur kaldık.
"Ölürsek ayrılmamak için birbirimize halatlarla bağlandık"
Yıkılan evlerin içindeki insanlar gözlerimizin önünde suların içinde yardım isteyerek sele kapılıp gittiler. En son sözleri 'hakkınızı helal edin, ölüyoruz' oldu. Derenin kenarında bulunan ev ayakta kaldı ve selin şiddetini kestiği için hayatımız kurtuldu. Tomruklar şiddetle binalara vurdu, sanki deprem gibiydi. Evimiz sallandı. Aynı 1999 depreminde olduğu gibi çok korktuk. Elimize ne geçtiyse kapıların önüne koyduk. Belimize halatları bağladık, ölürsek cesetlerimiz hep birlikte bulunsun diye" ifadelerini kullandı.
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'ndan bir yetkilinin kendilerini sık sık arayarak destek olduğunu söyleyen Kabakaya , "Beni 20 dakika da bir arayarak 'Sizi görüyoruz, sabaha kadar orada kimse kalmayacak. Herkesi kurtaracağız merak etmeyin. Ailenize sürekli destek olun' diyerek içimizi rahatlattı. Ekmeğimiz, suyumuz hiçbir şeyimiz yoktu ama kurtulacağımıza inanıyordum. Çok şükür hayattayız ama ölen komşularımıza üzülüyoruz. Tam bir can pazarıydı. Babaçay diye bir yer kalmadı" diye konuştu.
"Sakin bir yaşam sürmek istedim"
Baba Mahmut Kabakaya ise yaşadıklarını şöyle anlattı:
"Eşim engelli, komşularımızdan da 2 kişi engelli vardı. Camdan cama takviye yaparak bizim dairemize tahliyelerini sağladık ve daha sonra eşim ile onları sırtımda taşıyarak çatıya taşıdım. O gün toplam 13 kişi vardık çatıda. 1999 Marmara depremini de yaşadık. Daha sonra buraya göçme kararı aldık. Sakin bir yaşam sürmek istedim. Ama böyle bir felaket geldi başımıza."
Kabakaya şöyle devam etti:
Camdan cama takviye yaparak engelli komşularımızın bizim eve tahliyelerini sağladık. Çatıda 15 kişi olduk. Bir tane 1.5 yaşında bir torunum vardı. Onu görmek istedim ve gördüm. Çoluk çocuğumu kurtarayım geride ben kalayım gerekirse ama onların canı kurtulsun dedim. Çocuklarım da ağladılar, sensiz olmaz dediler. 1999 Marmara Depremi'ni de yaşadık. Daha sonra buraya göçme kararı aldık. Sakin bir yaşam sürmek istedim. Ama böyle bir felaket geldi başımıza.