Selam durmakla olmuyor
Abone olHamaset edebiyatı iflas etti. Milliler ayakta duramadı. Kabusun tam ortasındayız.
Oktay Sağlam-İnternethaber
Yazık ettiniz milyonlarca insana.. Kamuoyu ne olursa olsun futbolculara ve Terim'e inanmışlardı. Destek de büyüktü oysa..
Önce hayalkırıklığı sonra da öfke ve kızgınlık. Öfke patlaması yaşandı Ali Sami Yen'de..
Hamaset edebiyatıyla buraya kadar.. Reklamlardaki maharetler sahaya yansıtılamadı. Mehmetçiğe selam da kurtaramadı.
Onlardan beklenen futboldu, mücadeleydi.. Verecekleri en güzel selam elle değil, futbolla olmalıydı.
Bu noktaya selamsız gelmiştik zaten. Kuralı kaidesi belli bir oyuna farklı bir anlam yüklemekle olmadığı aşikar..
Yunan marşını ıslıklamak da neyin nesi? Rakip futbolcuları daha da hırslandırmaktan başka bir işe yaramaz. Atina'da aynı şeyin İstiklal marşına yapılmasını ister miydiniz?
Emre'de ısrar, İbrahim Üzülmez'de ısrar niye? Sadece onlar mı? Koca milli takımın gol atacak futbolcusu yok. Gökhan Ünal topları ezdi.. Ümit Karan ile uyumsuz bir ikili oldular..
Sahada Aurelio ve kaleci Volkan'dan başka ayakta kalan oyuncu yoktu.
Ne girenler çare olabildi ne de maç içindeki taktik değişiklikler.. Tümer de Emre'den farklı değildi..
Nerede kaldı Terim'in motivasyonu.. Futbolcular sanki afyonlanmış gibiydi.. İkinci yarı bir ara Yunan futbolcular kendi aralarında 'ortada top' çevirdiler.
Ofsayt taktiği tam bir faciaydı.. Servet ve Gökhan Zan uyumsuzdu.. Savunmada son müdahaleleri Aurelio'nun yapması da bir garipti.
İlk yarıda Gökdeniz'in çizgiye çekilmesi de yanlıştı. Sonradan bu futbolcuyu ortaya çekmesi doğruydu.
Bayern'de harikalar yaratan Hamit de 'üzüm üzüme baka baka kararır misali' arkadaşlarına ayak uydurdu.
'Ders almam ders veririm' diyordunuz kendi kariyerinizi her geçen maçta daha da baltaladığının farkında mısınız?
Üstelik kolay bir gruba düşmüştük.. İki maçta altı puan olur mu? Görünen tablo 'olmaz' diyor. 'Umut fakirin ekmeği' deyip bekleyeceğiz başka çare kalmadı çünkü..
Yazık ettiniz milyonlarca insana.. Kamuoyu ne olursa olsun futbolculara ve Terim'e inanmışlardı. Destek de büyüktü oysa..
Önce hayalkırıklığı sonra da öfke ve kızgınlık. Öfke patlaması yaşandı Ali Sami Yen'de..
Hamaset edebiyatıyla buraya kadar.. Reklamlardaki maharetler sahaya yansıtılamadı. Mehmetçiğe selam da kurtaramadı.
Onlardan beklenen futboldu, mücadeleydi.. Verecekleri en güzel selam elle değil, futbolla olmalıydı.
Bu noktaya selamsız gelmiştik zaten. Kuralı kaidesi belli bir oyuna farklı bir anlam yüklemekle olmadığı aşikar..
Yunan marşını ıslıklamak da neyin nesi? Rakip futbolcuları daha da hırslandırmaktan başka bir işe yaramaz. Atina'da aynı şeyin İstiklal marşına yapılmasını ister miydiniz?
Emre'de ısrar, İbrahim Üzülmez'de ısrar niye? Sadece onlar mı? Koca milli takımın gol atacak futbolcusu yok. Gökhan Ünal topları ezdi.. Ümit Karan ile uyumsuz bir ikili oldular..
Sahada Aurelio ve kaleci Volkan'dan başka ayakta kalan oyuncu yoktu.
Ne girenler çare olabildi ne de maç içindeki taktik değişiklikler.. Tümer de Emre'den farklı değildi..
Nerede kaldı Terim'in motivasyonu.. Futbolcular sanki afyonlanmış gibiydi.. İkinci yarı bir ara Yunan futbolcular kendi aralarında 'ortada top' çevirdiler.
Ofsayt taktiği tam bir faciaydı.. Servet ve Gökhan Zan uyumsuzdu.. Savunmada son müdahaleleri Aurelio'nun yapması da bir garipti.
İlk yarıda Gökdeniz'in çizgiye çekilmesi de yanlıştı. Sonradan bu futbolcuyu ortaya çekmesi doğruydu.
Bayern'de harikalar yaratan Hamit de 'üzüm üzüme baka baka kararır misali' arkadaşlarına ayak uydurdu.
'Ders almam ders veririm' diyordunuz kendi kariyerinizi her geçen maçta daha da baltaladığının farkında mısınız?
Üstelik kolay bir gruba düşmüştük.. İki maçta altı puan olur mu? Görünen tablo 'olmaz' diyor. 'Umut fakirin ekmeği' deyip bekleyeceğiz başka çare kalmadı çünkü..