Selahatttin Demirtaş'tan Kobani itirafı
Abone olHDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, "Bazı eksiklikler yaşandı. Biz çağrı yaptığımızda, HüdaPar binalarına saldırılacağına, HüdaPar'lılarla gerilim yaşanacağına dair en küçük bir öngörümüz yoktu" dedi.
Hürriyet gazetesi Ankara Temsilcisi Deniz Zeyrek'e
açıklamalar yapan Demirtaş, Diyarbakır’da bir astsubayın, eşinin
yanında öldürülmesini, “Kirli güçlerin çirkin ahlaksız yöntemi”
diye nitelendirerek, “Olay beni de, bizi de derinden yaraladı”
dedi.
Demirtaş, Kobani için sokağa çıkma çağrısı yaparken
olacakları hiç öngöremediklerini de söyledi. Demirtaş’ın mesajları
şöyle:
HÜKÜMET DÜŞMANI YANLIŞ YERDE ARIYOR
“Olaylar sırasında ölenlerin çoğu HüdaPar üyesi gibi yansıtıldı
ama hiç siyasetle ilgisi olmayan insanlar da yaşamını yitirdi.
Güvenlikçilerin öldürdüğü kişiler var. Sivillerin öldürdüğü
HDP’liler var. Her kesimin muhasebe yapması lazım. Hükümet işin
ucuzuna kaçtı, faturayı HDP’ye kesmeye, HDP’yi siyasi lince tutmaya
çalışıp işin içinden çıkmak istedi.
Bunlardan biz sorumlu olsaydık hesabını vermekten çekinmezdik.
Hükümet ‘düşman’ı yanlış yerde arıyor. Tehlike olan HDP değil, açık
olan yaradır. Bölgede bu yarayı kaşımak isteyen çok kesim var. Bu
yara kapatılırsa, provokasyona uygun zemin ve fırsatlar
yaratılmazsa, bir daha bu tür şeyler yaşanmaz. Bu yara açık
kaldıkça, HDP olur olmaz, bu yarayı kaşıyanlar hep çıkar.
HÜDAPAR'A SALDIRI OLACAĞINA DAİR ÖNGÖRÜMÜZ YOKTU
Sokak meşru bir alandır. Meşruiyetin sınırı da kimsenin canına
malına zarar gelmemesidir. Sokak gösterisi, evrensel-ulusal düzeyde
haktır. Bu hakkımızı her zaman kullanırız. (6-8 Ekim’de) Yaşananlar
konusunda kim nerede denetim ve sorumluluk konusunda söz sahibi ise
kendi denetimini yapmak zorunda. Gücünüz varsa, onu disipline
edemiyorsanız, o güç sizin değildir. Herkes eminim bu konuda
muhasebe yapacaktır. Provokasyon riskini ortadan kaldırmak gerekir.
Bazı eksiklikler yaşandı. Biz çağrı yaptığımızda, HüdaPar
binalarına saldırılacağına, HüdaPar'lılarla gerilim yaşanacağına
dair en küçük bir öngörümüz yoktu. Ne yönlendirmemiz, ne teşvikimiz
vardı.
Doğrusu çağrıyı yaparken böyle bir şey aklımıza da gelmedi. Mevzu
HüdaPar mevzusu değil, Kobani’nin düşmemesi için gündem yaratmaktı.
Görünen o ki, bu tür durumlarda meseleyi başka bir tarafa çekmek
isteyen kontrollü ya da kontrolsüz güçler devreye girebiliyor.
Hiçbir şey olmamış gibi davranamayız. Yaşamını kaybeden, malını
kaybeden herkesin canı, malı, huzuru iktidarda olmasak bile aynı
zamanda bizim sorumluluğumuzdadır. Yitip giden her can bizim
canımızdır. Onun HDP’li, HüdaPar’lı, AKP’li olup olmadığına
bakmayız. İnsanların yaşam hakkı, mal, can güvenlikleri
kutsaldır.
MÜZAKERE YOKTU, DİYALOG DA
KOPTU
Türbülans tam anlamıyla geçti sayılmaz. Diyalog vardı ama tıkır
tıkır işleyen bir müzakere yoktu. Bu gelişmelerle diyalog da koptu.
Diyaloğun başlaması ve hızlı bir şekilde müzakereye geçmek lazım.
Geleceğe bakmak daha mantıklıdır. Gerilim yaşanacaksa da siyasi
alanda kalsın. Karşılıklı silahlı çatışmaya, ölümlere dönsün
istemiyoruz. Siyasi gerilimden çekinmiyoruz. Siyaset arenasında
tansiyon yükselebilir, gerilim artabilir, bu olağandır. Yeter ki
ölümler olmasın. Çatışmalı günlere dönülmesin diye üzerimize düşeni
yapacağız.
SAVAŞIN BİLE HUKUKU
VAR
Yaşananlar hepimizi tedirgin etti. Bir tek insanın bile ölmesi,
kimliğinden bağımsız hepimiz için kayıptır. Yüksekova’da vurulan
askerler, Bingöl’de vurulan polisler, Kağızman’da infaz edilen
PKK’lılar, Diyarbakır’da eşinin yanında infaz edilen astsubay,
bütün bunlar çok vahim olaylar. Ölüm var ölüm var. (Diyarbakır’daki
saldırı) Yapanlar her kimse son derece çirkin bir şekilde,
ahlaksızca bir yöntem seçmişler. Savaş asla olmasın. Ama savaşın
bile bir hukuku, ahlakı vardır. Onu bile ayaklar altına alan
çevreler kimlerse bunlar ortaya çıkarılmalı. Kirli güçlerin
yöntemleriydi bunlar. Diyarbakır’daki astsubayın, eşinin yanında
katledilmesi beni de, bizi de hakikaten derinden yaraladı. Ölümlere
alışmamamız, tepki göstermemiz lazım.”