Selahattin Demirtaş kükredi: Size yalvaran sizin gibi alçak olsun!
Abone olHDP lideri Selahattin Demirtaş, partisinin grup toplantısında yaptığı Kobani temalı konuşmasında, hükümete ve Erdoğan'a zehir zemberek sözlerle seslendi.
HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, yeni yasama
yılının ilk parti grup toplantısında konuştu.
Demirtaş'ın konuşmasının ana hatları Kobani üzerine
kuruluydu. Kobani konusunun yanısıra, Demirtaş'ın hükümetin HDP'yi
halkı sokağa sürüklediğine dair söylemlerini, Cumhurbaşkanı ve
Başbakanı'nın HDP'ye yönelik 'hesap sorarız' ifadesini yerden yere
vurdu.
Demirtaş'ın konuşmasındaki en çok ilgi çeken kısımlardan biri de
Öcalan'ın mektubunu okuması oldu. HDP lideri,
oldukça sert mesajlar içeren konuşmasında Kobani konusunda
gösterdikleri çabayı detaylıca anlatırken, "Kobani’de
kardeşimiz tecavüz katliam tehdidi altında, “Ne yalvarıyorsunuz”
diyorlar. Size yalvaran alçak olsun, sizin gibi olsun!"
dedi.
İşte Demirtaş’ın o konuşması:
Grubumuzun temel konusu Kobani. Parlamento olarak HDP olarak
bütün bu meselelere çözüm önerimiz nedir, detayları
paylaşacağız.
Kobani direnişi bugün 29. - 30. gününde. Kobani meselesini son 30
günde değerlendirirseniz, Başbakan gibi değerlendirirseniz; toplumu
aldattığınızı zannedersiniz fakat sadece yalanlarınızı
alkışlayanları aldatmış olursunuz.
"SİZ SURİYE'DE MEZHEPÇİLİK YAPTINIZ"
Bugün Başbakan kürsüde "Sünniler, Araplar katledildi, Suriye'ye
sessiz kalındı" diyor, dünya kadar danışmanınız var hepsine maaş
veriyorsunuz, HDP hangi katliama sessiz kalmış? Bunu önce anlayın
sonra eleştiri yapın, saygı duyarız. Siz Suriye'de
mezhepçilik yaptınız. TIR'lar dolusu silah gönderdiniz, Özgür
suriye Ordusu'na (ÖSO) gönderdiniz.
Suriye'de beslediğiniz çetelerden iki şey istiyordunuz:
1-Esad’a karşı savaşın 2-Kürtlerin statü kazanmasını
önleyin.
"BİZ SİZE SURİYE'DE OLANLARA SESSİZ KALIN MI DEDİK?"
Bunu eleştirdik. Silahlar El Nusra çetelerinin eline geçiyor dedik,
izin vermeyin dedik. Biz size Suriye'de olanlara sessiz kalın mı
dedik?
"Para bizden lojistik bizden" diyerek silah yolladığınız radikal
örgütler, Esad'a karşı savaşın, kürtlerin orada statü kazanmasına
izin vermeyin dedik. 2,5 yıldır maaş verdiğiniz basın
danışmanlarını bunları ortaya çıkarsın. Eline silah
verip cebine para doldurduğunuz bu çetelerin ahlakı yok. Bugün
sizin yanınızda, yarın karşınızda olur" dedik.
"SANIYOR MUSUNUZ Kİ BUNLARI SADECE HDP
BİLİYOR?"
Siz New York'a BM toplantısına gittiğinizde tüm dünya sizi 'IŞİD'i
desteklemekle' suçladı, bu algıyı biz mi oluşturduk?
Başbakan diyor “Bizi IŞİD yanlısı olarak gösteriyorsunuz.”
Bütün dünya öyle diyor? Biz mi dolaşıp anlattık? Sanıyor
musunuz ki biz sizi teşhir ettik, sanıyor musunuz ki IŞİD'e giden
TIR'ları tüm dünya bilmiyor da bir tek HDP biliyor ve ortaya
çıkardı.
Suriye'de iç savaşın büyümesine sizler benzin taşıdınız. Suriye’de
iç savaşın büyümesine sizler benzin taşırken içeride de bir barış
arayışı başladı. Bunların hepsi İmralı'da Sayın Öcalan'la
yapılan görüşmelerde masaya yatırıldı. Rojava ayrı Kobani ayrı
dediniz. Bugün diyorlar ya, “Rojava ayrı, süreç ayrı!”
Konuştuğumuzda böyle demiyordunuz? Bunlar o zaman
masadaydı.30 gün öncesine kadar süreç ayrı Rojava ayrı demediniz.
Bunlar masadaydı. Bütün bu süreçlerin birlikte işlemesi gerektiği
önemini,Türkiye ile PYD'nin birlikte çalışması gerektiğini
konuştuk. Siz Rojava'da kırmızı çizgimizdir oldu bittiye izin
vermeyiz dediniz, biz Rojava'yı dost olarak görün ilişkiye geçin
dediki zaman zaman denediniz. Ama Nusra'ya silah gitmesin
engellemediniz! Rojava ile süreç ayrı” demediniz?
"KALIN KALIN KİTAPLAR YAZMIŞLAR YA..."
Kalın kalın kitaplar yazmışlar ya, zannediyorlar ki herşeyi onlar
biliyor. Hayat kitaplarınız gibi değil.
Burnundan kıl aldırmayan üsttenci, otoriter tavırlarınızla siyaset
yapılamayacağını görmediniz mi hala! Kendi
yazdığınız derinlikte boğulmak üzeresiniz. Bunu iki yıldır
her görüşmemizde anlatıyoruz.
Sayın Öcalan uyarıyordu. Fakat o oradan uyarınca
yalaka medyanız “Apo tehdit etti!" diye manşet
atıyordu. Biz Suriye’de ayrımsız herkesi destekledik”
diyorlar, keşke öyle olsaydı. Siyasi düşüncelerine göre
desteklediniz.
"ESKİMİŞ BAŞBAKANINIZ BAĞIRA ÇAĞIRA ANLATTI"
Her fırsatta “Suriye bizim iç meselemizdir” dediniz.
Eskimiş Başbakanınız bağıra çağıra anlattı. Nereye
kadar? Kobani’ye kadar.
Evet, Somali’de Bosna’da yaşayan bizim kardeşimizdr. Ama
Kobani’deki öz kardeşimiz, annemiz, amcamızdır. Aynı soyadını
taşıyoruz.
Benim öz kardeşim tecavüzcünün tehditi altındayken Hükümet "Bu
bizim işimiz değil" diyorsa, sen de bizim Hükümetimiz
değilsin.
Bizim paramızla bizim düşmanımızı besliyorsun. Halk bunu iki yıldır
izliyor. IŞİD’e tehdittir demedin ama PYD için
dedin. “IŞİD ile PKK aynıdır” dedin.
Aynıysa niye görüşüyorsun? Niye bizi yoruyor,
kendini yoruyorsun? Niye halkı
kandırıyorsun? Son iki yıldır resmi
diyalog yürütüyor, müzakere aşamasna geliyorsun, "IŞİD’le aynıdır"
diyorsun. IŞİD'le aynıysa görüşme o
zaman.
Bunların hepsini halk izliyor, halk aptal değil. Halkı aptal
yerine koya koya öfkeyi büyüttünüz. Kobanê IŞİD’in elin
geçerse orada bir barbarlık yaşanacak, TR koridor açmadığı için
sorumlu olacaktı, süreç
yürütülemeyecekti.
"MHP LİDERİNİN ANLAYACĞI GİBİ ANLATALIM"
Biz 23 gün hükümetle diyalog yürüttük, bütün düzeylerde görüşme
yaptık. İşin ciddiyetini anlatmaya çalıştık, hükümete anlatmaya
çalıştık. Aldığımız karşılık, "Zamanında hata
yaptınız, karşılığını görün"
şeklindeydi. Yapılan tek iyilik; kapı açıldı insanlar
içeri alındı, minnetmişçesine... Bunlar anlamıyor ama
Kobani’nin düşmemesi lazım dedik, önemini anlatmaya çalışalım
dedik. Bu Kobani'nin düşmemesi lazım, biz yine de
gidelim konuşalım dedik. Önemini anlatalım dedik. Hala
anlamamışlar, biraz önce MHP lideri 'Gidin IŞİD'le savaşın' diyor.
Senin anlayabileceğin gibi anlatayım; Bizim büyün korkumuz IŞİD'in
Kobani'yi düşürmesi karşılığında ortaya çıkan reaksiyondur.
Halklarımızın karşı karşıya kalacağı tehlikeden korktuk, zalimce
politikalarınızdan utandık. Biz sizin bu zalimce
politikalarınızdan utandık. Hakaretlerinizden, tehditlerinizden
utandık.
"Türkiye ordusu orada gitsin IŞİD’e karşı savaşsın" demedik.
"IŞİD’e karşı savaşmak isteyen on binler var, kapıyı açın"
dedik.
Kobani’de kardeşimiz tecavüz katliam tehdidi altında, “Ne
yalvarıyorsunuz” diyorlar. Size yalvaran alçak olsun, sizin gibi
olsun!
Bütün bu tehditleri ve küfürleri yağdıranlar başta olmak üzere,
herkes bu durumu toparlamak zorunda. Ülkenin Cumhurbaşkanı
olan adamın konuşmalarına bakın.
MYK toplantımızın sürdüğü o akşam iki şey yaptık:
1-Halkımızdan destek istedik, 2-Hükümetle konuştuk. Aynı
saatlerde. Kobani’den gelen imdat çağrısına en uygun tutumu
sergiledik, sokağa çıktık. O çağrıyla bütün dünya ayağa
kalkınca koalisyon uçakları ilk defa IŞİD’i etkili vurmaya
başladı.
Yaptığınız şu kadar yardım için bile burnumuzu
kıvırmadık, teşekkür ettik. Hükümetle el ele çözelim mesajı
verdik.
"ŞİMDİ BİZ KATİL BİZ İKİ YÜZLÜ OLDUK"
Şimdi biz katil olduk, iki yüzlü olduk, iki yıldır bunları
yapanlar ülkenin sahibi mi oldu? Bunu kabul edemeyiz.
Siz bağırıp çağırınca etrafınızdakiler korkabilir ama biz
onlardan değiliz, bunu hala anlamadınız mı?
Ölümden öte köy mü var? Neyle tehdit ediyorsunuz bizi?
Dersim’i, Maraş'ı, Çorum’u, köy yakmaları yaptınız, boyun
eğdik mi? Kime nasıl bedel ödeteceksiniz? Her birimiz
canı da halkımıza bin defa kurban olur, bunu da böyle
bilin!
"4 TANE MAAŞLI İSTİHBARAT ÖRGÜTÜN VAR"
Provokasyonlar varmış. Senin dört tane maaşlı istihbarat örgütün
var, senin haberin yoksa benim nasıl haberim
olacak? İstihbarat sizin, devlet sizin. Ha değilse de
bilelim. Bingöl’deki gibi yanlı istihbaratla sizi tuzağa
düşürdülerse açıklayın.
Hal böyleyken kimse bize katil diyemez. Hele sen,
Roboski katliam emrini veren, Gezi direnişinde vur emri
veren, onlarca çocuğun vurulmasının emrini veren,
Diyarbakır için “Kadın da olsa çocuk da olsa gereğini yapın”
diyen sen bize en son "Katil!" diyecek adamsın! Sen önce
bunların hesabını
ver!
ÖCALAN’IN MEKTUBU
İmralı’da iki yıldır görüştüğünüz sayın Öcalan. Okuyacağım şimdi, nasıl geldi diye geyiği yapılan mesaj. Barış dilinin bir tarafı budur, bir tarafı budur. Harf harf okuyacağım.
“8 ekim 2014 İmralı Cezaevi
Son Kobani IŞİD kuşatmasından kaynaklanan şehir olaylarının önünü almak için hükümetle temasa geçmeniz hayatiyet arz etmektedir. Aksi halde önü katliama açık provokasyona yol açmış olacağız. Taraflar dar çıkar bakışlı inatlaşmaları terk etme durumundadır. Bu ortamdan çözüm sürecini hızlandırmanın yolu başarınızla orantılıdır. Hükümetten seri adımlar beklemek çok önemli ve hakkımızdır. Başta çatışma durumunda kaldığımız STK’larla diyalogla çözme yöntemi önemlidir. Bu konularda gerekli hassasiyet beklentisiyle, en kısa zamanda görüşmek dileğiyle. Selamlar, Abdullah Öcalan."
Neredeyse Ortadoğu’da olup biten her şeyden bizi
sorumlu tutacaklar. Hani Ortadoğu’da her şey sizden
sorulurdu?
"KİMİ KANDIIRYORSUNUZ?"
Türkiye bugün Suriyeleşmemişse Demokratik Barış ve Çözüm Süreci
nedeniyledir.
Süreci kendimiz yürütürüz diye kimi
kandırıyorsunuz? Ya müzakere ciddiyetinde
olursunuz ya da "Ortada sadece bizim yürüttüğümüz bir
süreç var" diyorsanız bizden destek istemenize de gerek
kalmaz. Biz insanız. Bu barbarlar ve tecavüz ordusuna
karşı gerekirse tek başımıza direnecek ve onları
defedeceğiz.
Kobani tam yüreğimizdeki direniştir. Vicdan gözüyle baktığımızda
göreceğiz ki Türk’ün, Arap’ın, kadının
direnişidir. Biz insanız. Bu barbarlar ve
tecavüz ordusuna karşı gerekirse tek başımıza direnecek ve onları
defedeceğiz.
"BİZ ONLARA GAZETECİ
DEMİYORUZ"
Medyadaki tetikçilerinin gözüyle bakmayın. Gazetelerindeki
köşelerini kanalizasyon gibi kullanan insanlara gazeteci
demeyeceğiz.
Kiminle barış, çözüm yapacaksınız? Küfür, hakaret
ettiklerinizle mı? Bu kadar ucuz mu bu barış
süreci? Biz görüyor, uyarıyoruz, tehdit diyorlar.
Gerçekleşince de “Bunlar demişti” diyorlar. Uyarmak için
söylüyoruz.
AVRUPA'NIN SADECE POLİSİNİ ÖRNEK
ALACAKLAR
Görünen o ki Avrupa’nın sadece polisini örnek alacaklar. Alalım.
Önce Almanya’nın özgürlükçü, demokratik yasalarını
getir.