Selahattin Demirtaş: Beni babama götürmeleri Erdoğan'ın onayıyla oldu...
Abone olKalp krizi geçiren babasını ziyaret etmesi için özel jetle Edirne Cezaevi'nden Diyarbakır'a götürülüp getirilen Selahattin Demirtaş konuştu. "Beni değil jetle Diyarbakır’a, mekikle Mars’a da götürseler durum değişmez" diyen Demirtaş, bu ziyarete izin verenin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olduğunu öne sürdü.
Edirne F Tipi Cezaevi’nde tutuklu olan eski HDP
Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, kalp krizi geçiren babasını
görmesi için özel güvenlik önlemleriyle Diyarbakır'a götürülüp
getirilmesiyle ilgili konuştu. Demirtaş, “Bunca yaşananlar
hafızalarda henüz canlıyken, haksızlıklar ve hukuksuzluklar artarak
devam ederken beni değil jetle Diyarbakır’a, mekikle Mars’a da
götürseler durum değişmez” dedi.
Sadece Erdoğan'ın onayıyla olabilir
Bunun bir jest olduğu yönündeki değerlendirmeler için de "Ortada jest değil, konumum nedeniyle ve güvenlik hassasiyetiyle bir zorunluluk vardı sanırım" diyen Demirtaş, talebine izin verilmesiyle ilgili de “Bunun sadece Cumhurbaşkanı’nın onayıyla yapılabileceğini bilecek kadar deneyimliyim” yorumunu yaptı.
Kürt oyları için hamleler yapması normal
Demirtaş, "AKP’nin Kürt oyları olmadan seçimde başarılı olamayacağını herkes biliyor. Bu nedenle bazı hamleler yapması normal. Asıl anormal olan, hiçbir hamle yapmaya cesareti olmayanların tutumudur" diyerek muhalefeti eleştirdi.
Hastaneye 50 araçlık konvoyla götürülmüş
Demirtaş’ın kalp krizi geçiren babasını görme talebi 11 Kasım Cuma akşamı saat 23.15’te olumlu yanıt verildi. Demirtaş, saat 23.45’te yola çıkarıldığı ve Diyarbakır Havalimanı’ndan Diyarbakır Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne 50 araçlık bir konvoyla götürüldü. Konuya ilişkin Halk TV yazarı İsmail Saymaz’a konuşan Demirtaş’ın açıklamaları şöyle:
- Babanızı ziyaret etmenize izin verilmesini
bekliyor muydunuz? Babanızın, annenizin ve eşinizin ziyaretten
haberi var mıydı?
Cezaevi Müdürlüğüne bizzat ben
dilekçeyle başvuru yaptım. Babamın sağlık durumunu ve hayati
tehlike taşıdığını gösteren sağlık kurulu raporunu da ekledim.
Ancak izin verilip verilmeyeceğinden emin değildim. Geçen yıl da
iki defa annem için benzer başvuruyu yapmıştım, ekinde sağlık
kurulu raporu olmadığı gerekçesiyle talebim reddedilmişti. Annemin
hayati tehlikesi olmasına rağmen doktorlar rapor vermeye bile
çekiniyorlardı açıkçası. Başvuru yaptığımda ailemin ve
avukatlarımın haberi vardı ama izin verildiği bilgisi 23.15’te bana
iletildi. O saatten sonra avukat görüşüne de artık izin
verilmiyordu. Dolayısıyla avukatlarımın ve ailemin o anda haberi
olmadı. Zaten 23.45’te cezaevinden çıkarıldım ve yola koyulduk.
"Ziyaretim toplam 45 dakika sürdü"
- Ziyaretiniz nasıl geçti?
-
Ziyaretim toplam 45 dakika sürdü. Babamla 30 dakika görüştüm. Onun
için de benim için de moral oldu. Kalbindeki dört damar tıkanmış,
ameliyat öneriliyor. 15 dakika kadar da doktorlarla babamın sağlık
durumu hakkında beni bilgilendirdiler.
- Yolculuğunuz ve ziyaretiniz hakkında biraz ayrıntı
verebilir misiniz?
- Güvenlik nedeniyle bana da
seyahat hakkında bilgi verilmedi. Edirne’den Çorlu Havaalanına
helikopterle, oradan da küçük bir uçakla Diyarbakır’a götürüldüm.
Uçak da helikopter de 4 Kasım 2016’da ilk tutuklandığımızda Figen
Hanım ile ikimizi Diyarbakır’dan Kandıra ve Edirne cezaevlerine
getiren uçak ve helikopterdi. Çok yoğun güvenlik önlemi alınmıştı.
Sanırım 50 araçlık güvenlik konvoyuyla havaalanında hastaneye
götürülüp getirildim.
Ortada jest değil, bir zorunluluk vardı
- Kimileri size jest yapıldığını iddia ediyor. Bu
bir jest midir?
- Galiba özel durumum nedeniyle böylesi bir güvenlik tedbiriyle
götürüldüm. Yoksa aynı ‘jesti’ ilk tutuklandığımızda da
yapmışlardı. Kimse de “Neden jetle ve helikopterle hapishaneye
götürdünüz?” diye sormadı. Yani ortada jest değil, konumum
nedeniyle ve güvenlik hassasiyetiyle bir zorunluluk vardı
sanırım.
İnsani tavra saygılıyım
- İzin verilmeyebilirdi de tabii. Bunun da sadece Cumhurbaşkanı’nın onayıyla yapılabileceğini bilecek kadar deneyimliyim. Sonuçta insani bir durumdu, altından büyük siyasi mesajlar çıkarmak doğru değil. Unutulmasın ki, biz altı yıldır suçsuz yere ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kararlarına rağmen ailemizden binlerce kilometre ötede, 12 metrekarelik bir hücrede tutuluyoruz. Bence sorgulanması gereken budur. Yoksa insani tavra karşı benim de tavrım saygı çerçevesindedir.
Bazı hamleler yapması normal!
- Aysel Tuğluk’un bırakılması, Kobani davasında
tahliye, AK Parti’nin HDP’yi ziyareti ve sizin Diyarbakır
yolculuğunuz üst üste geldi. Bunlar birer tesadüf müdür? Yoksa AK
Parti’nin Kürtlere ve HDP seçmenlerine yönelik bir başka hesabından
söz edebilir miyiz?
- Herhalde babam, kalp krizini
özellikle bu döneme denk getirmedi. Dolayısıyla bu saydıklarınız
arasında benim durumum biraz tesadüf oldu. Öte yandan AKP’nin Kürt
oyları olmadan seçimde başarılı olamayacağını herkes biliyor. Bu
nedenle bazı hamleler yapması normal. Asıl anormal olan, hiçbir
hamle yapmaya cesareti olmayanların tutumudur. Bunca yaşananlar
hafızalarda henüz canlıyken, haksızlıklar ve hukuksuzluklar artarak
devam ederken beni değil jetle Diyarbakır’a, mekikle Mars’a da
götürseler durum değişmez.
HDP’nin desteği demokrasiye, özgürlüklere ve onurlu barışa olacaktır. Bunun için iki ittifakın da çok daha ciddi ve kayda değer hamleler yapmasını, somut adımlar atmasını beklemek bizim ve seçmenimizin hakkı ve beklentisidir. Bu adımlar ilkeli ve samimi olursa bundan tüm Türkiye kazançlı çıkar.