Seks doğal doping
Abone olSizce aşk ve seks arasında bağlantı nedir? İyi bir seks için mutlaka güçlü bir aşk gerekli mi?
İlişki sırasında faaliyete geçen ve mutluluk hormonu olarak
adlandırılan 'endorfin'; beyin sayesinde tüm vücuda yayılarak bir
çeşit doğal doping etkisi yaratıyor. Cinsellik beyinde endorfin
üretimini artırıyor. Bu kimyasal molekül, dopamin ve serotininle
birlikte zevk hormonları olarak sakinlik veriyor, tatmin hissi
yaratıyor. Yani sevgiyle yaşanan cinsellik, mutluluk hormonlarını
harekete geçirerek vücuda sayısız fayda sağlıyor. Cinsel ilişki de
her bedensel fonksiyon gibi eksiksiz ve doğru olmalı, cinsel
rahatsızlıkları olanları, bunun bir sağlık sorunu olduğu bilinciyle
hekimlere başvurmaya çağırıyoruz. Mutlu birlikteliklerde salgılanan
mutluluk hormonu ile desteklenmiş bir ilişki, insanların pozitif
davranışlarına zemin hazırlamaktadır. Dolayısıyla kişi depresyon ve
özgüven kaybından kurtulmaktadır. Yaşama da daha pozitif yönden
bakabilmektedir.
Aşk, insan sağlığı üzerinde nasıl bir etki
yapar?
Aşk; insanı çok rahatlatan, vücuda huzur ve denge veren, günlük
hayatta aslında çok gereksiz olup da kafamıza taktığımız birçok
olumsuz şeylerin baskılanmasını sağlayan bir duygu. İnsan huzurlu
bir aşk yaşadığında stres faktörü belirgin bir şekilde azaldığı
için, pek çok sistemin yanında özellikle şeker metabolizması olumlu
bir şekilde etkilenir. Vücutta denge uyandıran, huzur veren her şey
direkt olarak sağlığı da olumlu etkiler. Dolayısıyla huzurlu,
dengeli ve iyi yaşanan bir aşk, kesinlikle sağlığı olumlu etkiler.
Örneğin diyabet hastalığında bir insülin hormonları, bir de insülin
karşıtı yani adrenalin ve kortizol gibi stres hormonları var. Bu
hormonların vücutta fazla miktarda salgılanması, şeker dengesini
bozuyor. Vücutta stres hormonlarını salgılatan her durum, bütün
sistemleri bozacaktır. Tansiyon yükselir, beslenme bozuklukları
ortaya çıkar, kalp atışları hızlanabilir, uykusuzluk başlayabilir,
gerginlik yaşanabilir, tüm bunlara neden olan şey stres
hormonlarıdır. Kabızlık gibi çeşitli sindirim bozuklukları ortaya
çıkabilir. Ama stres hormonlarının geri plana düşmesiyle, daha
huzurlu, daha dengeli bir ruh halinin ortaya çıkmasıyla beraber
birçok sistem olumlu etkilenecektir. Aşk, kardiyovasküler sistemi
etkileyebilir, tansiyon daha iyi bir düzene girebilir, bağışıklık
sistemi güçlenir. Çünkü stres hormonları, özellikle de kortizol
geri plana düşmeye başlar.
Aşk beyinde nasıl bir etki yaratır?
Beynin dış yüzeyi olan beyin korteksi, duygusal ve cinsel
yaşadıklarımızı ve öğrendiklerimizi kaydediyor. Frontal korteks,
yani beynin ön bölgesi kişisel eğilimlerimizde, duygusal ve cinsel
seçimlerimizde rol oynuyor. Beynin 'bazal gangliyonlar' denilen
çekirdekleri ise ilişkiyi, cinsel işlevi başlatma ve zevk almada
uyarıcı bölgeler. Duygularımızı yönlendirmede en önemli bölge
limbik sistem. Limbik sistem de koku, işitme, görme ve doku
hislerinin edinilmesinde ve duygusal çekimde önemli bir bölge.
Romantik aşkın beyinde nasıl bir etki yarattığını öğrenmek için şu
anda birtakım araştırmalar devam ediyor.
Aşk oluşurken hormonlar da buna katkı sağlar
mı?
Evet, hormonlar da aşk oluşumunda büyük katkı sağlıyor. Bunların
başında testosteron ve östrojen geliyor. Melatonin uyarıcı hormonu,
progesteron, prolaktin artışı; cinsel çekim ve eylemleri
güçlendiriyor. Endorfinler de çok önemli. Salgılanan en önemli
hormonlardan bir tanesi de endorfin... Endorfin insanı rahatlatan,
huzur veren bir hormon. kişinin daha enerjik, pozitif, mutlu
olmasını sağlar ve bağışıklık sistemini güçlendirir. Aşık olunca
ayaklarımızın yerden kesilmesini işte bu hormonlar sağlıyor
aslında. Beyindeki değişiklikler, hissettiğiniz olumlu hava,
endorfinlerin salgılanması ve kalbin hızlı hızlı atması sonsuza
kadar sürmüyor. Kimisinde bu durum 6 ay, bazılarında da 2 sene
sürebiliyor. Ama yeni bir çalışmaya göre bu 'pozitif hava'nın
ortalama 2 sene sürdüğünden söz ediliyor. Daha sonra yavaş yavaş bu
dinginleşiyor ve aşkın yerini oturmuş bir sevgi, paylaşım, güvene
dayalı bir sevgi alıyor.
Karşılıklı çekim kimyasal bir reaksiyon mudur?
Burada 'feromon' denilen aslında kokusuz ve renksiz bir sıvıdan
bahsetmekteyiz. Bunun her iki cinste de ayrı ayrı belirlenmiş 2
tipi mevcuttur. 1980'li yılların başında hayvanlar üzerine yapılan
çalışmalar, şaşırtıcı sonuçlar vermiştir. Zararlı böceklerin zirai
alanlardan arındırılması üzerine yapılan çalışmalarda dişi ve erkek
böceklerin çiftleştikleri ve bunlara kendi hemcinsinin ürettiği
koku verildiğinde ise üremedikleri tespit edilmiştir. Buradan yola
çıkarak insanda da benzer karşı cinsi çeken hormon benzeri
feromonların olduğu görülmüştür. Feromonlar; insanlar tarafından
HLA geninin kontrolünde doğal olarak yapıldığı kabul edilen renksiz
ve kokusuz kimyasallardır. Oldukça uçucu bileşiklerdir. İnsanların
ve hayvanların bu kimyasalları; cinselliğin yanı sıra tehlikenin
fark edilmesi, arkadaşlık ve hayvanlarda kendilerine ait yaşam
alanı belirlenmesi gibi davranış modellerinde kullandığı kabul
edilmektedir. Piyasadaki ürünler erkekler için androstenone,
androstenol, androstrone, kadınlar için kadınlarda ovulasyon
sırasında salgılanan kimyasalları barındırmaktadır. Bunun her iki
cinste de ayrı ayrı belirlenmesinden sonra kadınlara erkeği çekecek
olan kadın feromonu verilmekte ve cinsel aktivitede artma
görülmektedir. Bu konudaki çalışmalar henüz yeterli değildir.
İdeal olan, evli bir çiftin ne kadar aralıklarla seks
yapmasıdır, Türkiye'de çiftlerin hayatı bu anlamda sağlıklı
mı?
Aralıkları tamamen kişilere göre değişen bir durumdur. Hiçbir çift,
'seks yapma aralığı az' diyerek aşağılanmamalıdır. Biz sürekli
birlikteliklerde veya evliliklerde periyodik bir yaklaşımı
öneriyoruz. Özellikle karşılıklı sıcaklığı muhafaza etmek açısından
periyodik aralıkları önemli buluyoruz. Periyodik aralıklarla
yaşanan tatmin edici birleşmeler, aynı zamanda cinsel fonksiyonun
devamı açısından da önemlidir.
Cinsellikte hedef skor mu yoksa hazza ulaşma mı
olmalı?
Çiftlerin bir arada olması, keyifli bir beraberlikleri olması ve
birlikte zaman geçirmeleri son derece önemlidir. Çiftlere her
beraberliğin ille de sonuna kadar cinsel birleşmeyi içine alacak
şekilde olmasını önermiyoruz. Zaman zaman dokunma ve okşamanın
getireceği keyfe de ihtiyaç var. Tavsiyem, bu romantik düşünce
tarzını da içeren cinselliktir.
En çok seks yapılan dönem hangisi?
Dönemsel olarak 20-40 yaşları arası seksin en yoğun yaşandığı,
kadın ve erkeğin en aktif olduğu yaşlardır. Ancak bu yaş aralığının
dışında da, arzulanma arzusunu, vücuduyla barışık olma arzusunu,
orgazm tecrübesini ve fantezilerini iyi değerlendiren her kişi,
hayatı boyunca cinsel yaşamını devam ettirebilir.
Çiftler birbirlerine karşı çekiciliklerini yitirirlerse
bunu tekrar elde etme yöntemleri var mı? Tensel uyum diye bir şey
var mı?
Tabii ki çift karşılıklı çekiciliğini yitirirse tekrar elde
edebilir. Çiftler birbirlerine karşı çekiciliklerini şu noktalarda
yitirirler: Seks sırasında yetersiz olmaktan, anormal olmaktan
çekinirlerse, seksle ilgili noktaları partnerleriyle
konuşamazlarsa, seks hakkında hissettiklerini sözcüklerle ifade
edemezlerse... Seks sırası veya sonrasında partnerini yakın
hissetmekle, birbirine dokunarak heyecanlanmayı beklemekle, fantezi
ve arzularla ilgili suçluluk duymamakla ve erkek kadın vücudunun
nasıl çalıştığını karakterlerini değerlendirmekle tensel uyum ve
karşılıklı çekicilik tekrar elde edilebilir.