Şeker hastalığı kader değil
Abone olDaha diyabet oluşmadan diyetle kilo vererek ve bazı ilaçlarla şekerin oluşması engellenebiliyor.
Şeker hastalığının, oluşmadan alınan tedbirlerle, büyük ölçüde engellenebileceği belirtildi. Cumhuriyet Üniversitesi (CÜ) Tıp Fakültesi Endokronoloji ve Metabolizma Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sebile Dökmetaş, daha diyabet oluşmadan, diyetle kilo vererek veya o dönemlerde bazı ilaçlar kullanarak, şekerin oluşmasını engelleyebildiklerini kaydetti. Cumhuriyet Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sebile Dökmetaş, şeker hastalığının bir kader olmadığını belirttti. Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü’nde, şeker hastası ve yakınlarına konferans veren Prof. Dr. Sebile Dökmetaş, şeker hastalığının oluşmadan alınan tedbirlerle, büyük ölçüde engellenebileceğini söyledi. Kişinin kilo almaması veya kilolarını vermesi durumunda şeker oluşumunun büyük oranda engellenebileceğine dikkat çeken Prof. Dr. Dökmetaş, “Şeker hastalığı bir kişinin kaderi değildir. Bu hastalıkta mutlaka ailesel faktörlerin etkisi var, ama çevresel faktörlerin de büyük etkisi bulunmakta. Daha diyabet oluşmadan, diyetle kilo vererek veya o dönemlerde bazı ilaçlar kullanarak, şekerin oluşmasını engelleyebiliyoruz” diye konuştu. Şeker hastalığının “dünyanın sonu” olmadığını dile getiren Prof. Dr. Dökmetaş, hastalık kontrolü yaptırılırken sadece açlık kan şekerine baktırılmaması, tokluk kan şekeri ölçümünün de bu hastalığın tespit edilmesinde son derece önemli olduğunu vurguladı. “İNSÜLİNDEN KORKMAYIN” Hastalığa yakalanan kişilerin yapacakları en önemli işin, şeker hastalığının getireceği hasarları önlemek olacağını belirten Prof. Dr. Dökmetaş, “Şeker ne kadar kontrollü ve düşük tutulursa, yapabileceği hasar da o kadar engellenmiş olur” dedi. Bazı hastaların insülin tedavisinden (bağımlılık yapar) gerekçesiyle korktuğuna dikkati çeken Prof. Dr. Dökmetaş, şöyle devam etti: “Şeker hastalığında insülin kadar masum hiçbir şey yok. Verdiğimiz insülin zaten vücutta olan bir maddedir. İnsanlar biraz da iğne yapılmaktan korkuyor ve ürküyor. Fakat son zamanlarda artık iğneler de acıtmaz hale geldi. İnsülin gerektiği anda, tedavide insüline geçilmelidir. (İnsüline geçildikten sonra bağımlı olurum) düşüncesinin asla doğru bir tarafı yoktur. Bağımlılık yapmaz, doktor eğer insüline geçelim demişse, o hasta insüline geçilmek zorunda kalınmış bir hastadır. Yani haplar artık o hastada fayda etmiyor demektir.” “ALTERNATİF YOLLARA SAPMAYIN” Bazı hastaların kuşburnu, kekik, maydanoz, nar ve turp suyu kullanarak şekerini düşürmeye çalıştığını da dile getiren Prof. Dr. Dökmetaş, konuşmasını şöyle tamamladı: “Belki de bunların şeker düşürücü etkisi vardır, ancak bunlar bilimsel olarak araştırılmış şeyler değildir. Zaten şu anda bilimsel olarak kullanılan ilaçlar da kökenini doğadan almıştır. Bir takım ilaçlar kullanılırken, şekeri düşürdüğü farkedilmiş, yan etkilerinden arındırılmış ve binlerce, milyonlarca kez denenmiş, ne kadar verildiğinde, ne kadar şekeri düşürebileceği tespit edilmiş ve kullanıma sunulmuştur. Bunları ne kadar, hangi duruma göre nasıl yazacağımı biliyorum. Ama ben bir hastaya ne kadar nar suyu yazacağımı bilmiyorum.”