Şehit savcının eşinden Erdoğan'a sitem
Abone olTunceli'de PKK'nın şehit ettiği Cumhuriyet Başsavcısı Murat Uzun'un eşi ilk kez konuştu.
Ovacık'ta PKK'nın şehit ettiği Cumhuriyet Başsavcısı
Murat Uzun'un eşi Cihan Uzun'dan Erdoğan'a sitem! Bakan Şahin'in
kendisine üç ay sonra taziyeye geldiğini söyleyen Uzun, Alex'i
kabul ettiği bir dönemde Erdoğan'ın kendisine yoğun olduğunu
ilettiğini anlatarak ünlü futbolcuyu kıskandıklarını
söyledi.
Tunceli'nin Ovacık İlçesi Cumhuriyet Başsavcı Murat Uzun'un
PKK'lı teröristlerin silahlı saldırısı sonucu şehit olmasının
üzerinden 3 ay geçti. Şehit savcının hemşire eşi Cihan Uzun, bu
süre içerisinde yaşadığı acıyı anlattı. 3 ayın kendileri için çok
zor geçtiğini çocukları 1 yaşındaki Hakan Taner ve 5 yaşındaki Emir
Kaan ile birlikte bu acıyı yaşadıklarını söyleyen Cihan Uzun, büyük
oğlunun babasının geri gelmeyeceğini bildiğini; ancak nasıl şehit
düştüğünü bilmediğini söyledi. Uzun, o döneme ilişkin gazete
küpürleri dahil herşeyi topladıklarını söyleyerek, "İkisine
de bütün detayları anlatacağım, unutturmam asla unutmalarına izin
vermem" diye konuştu.
'SON ÇAY İÇTİĞİ BARDAĞI SAKLIYORUM'
Olay sonrasında Sağlık Bakanlığı tarafından tayininin
Ovacık'tan Samsun Gazi Devlet Hastanesi'ne alındığını söyleyen
Cihan Uzun, eviin bir odasını eşi için ‘anı odası'
haline getirmeye çalıştığını söyledi. Uzun şöyle dedi:
"Eşime ait bütün eşyayı, kitaplarını, resimlerini,
kıyafetlerini bu odada sergileyeceğiz. Son giydiği kıyafet, hatta
evde sabah kahvaltısında en son içtiği çayın bardağı olduğu gibi
duruyor, saklıyorum. Bunun yanında bana Türkiye'nin dört bir
yanından destek mektupları geliyor. Onları da saklıyorum. Eşimle
ilgili bütün televizyon ve gazete haber kayıtlarını da biriktirip
saklıyorum."
'KAFAMA TAKILAN SORULAR VAR'
Metanetli ve güçlü bir yapısı olduğunu ;vurgulayan Cihan Uzun
duygularını şöyle dile getirdi:
"Benim için bir son değil bu. Bir sezon finali yaptık eşimle,
devam edecek. Güçlü, ayakta, dimdik olması gerektiği gibiyim.
Çocuklarımı da babaları gibi yetiştireceğim. Biz eşimle konuşurduk,
'Biri başsavcı, biri hakim olacak' derdik. Nasıl planladıysak o
şekilde devam edecek. Cumhuriyet Savcısı şehit ediliyor. Benim
nasıl aklımda sorular varsa, onlar da büyüyüp cumhuriyet savcısı
oldukları zaman o soruları kendileri cevaplayacaklar. Bir yerde bir
eksiklik mi vardı? Bir yerde bir ihmal, bir hata var mıydı? Bu
derin bir konu. Bunu zaten muhataplarıyla konuştuk, gerekli yasal
prosedür hangi konuda nasıl hakkım varsa hepsini sonuna kadar
kullanacağım, uygulayacağım. Çocuklarım, büyüdükleri zaman ;olayın
peşini bırakmadığımı görecekler."
'ÇOCUKLARIM GEREKİRSE OVACIK'A GİDİP GÖREV
YAPAR'
Gelecekte iki oğlunun hakim ve savcı olması halinde gerekirse
yine aynı bölgede görev yapabileceğini söyleyen Cihan Uzun,
"Tayinimiz çıktığında eşime, 'Rapor alalım, daha rahat taşınırız'
dedim. Bana 'Hayır orada başka savcı yok. İş beklemez. Burada
çalışacağız devletin bayrağı inmez' dedi. Eşim gitti, çalıştı.
Çocukları da gider. Orası bizim sınırlarımızda olan bir yer,
Suriye'den Irak'tan bahsetmiyoruz. Tabii ki gider. Hakkari, Bitlis,
Van neresi olursa gider" diye konuştu.
'OVACIK'A GELDİKTEN SONRA SİLAH ALMAYA KARAR
VERDİK'
Bu zamana kadar onlarca polis ve askerin şehit olduğunu söyleyen Cihan Uzun, eşinin koruması dahi olmadığını dile getirdi. Şehit eşi Cihan Uzun sözlerini ;şöyle sürdürdü:
"Eşim bir Cumhuriyet Savcısı. Koruması yok, silahı yok. Olsa
da eli tetikte olan bir meslek grubu değil zaten. Terörle ilgili
olaydan, eşim şehit olmadan yaklaşık 1 ay önce ;duyum aldık. Hakim
savcılara yönelik bir eylem planı hazırlandığına yönelik bilgimiz
vardı. Ve eşim silah talebinde bulundu. Koruma için ben ısrar
ettim. En azından işten eve gidiş gelişlerde ya da lojman önünde
bekleyen birisi olsun dedim. 'Ben talep ederim, yapabilirim ama 20
yaşında bir çocuğun vebali olmak istemiyorum' dedi. Eşimin silahı
yok. Talepte bulunmuştu. Sonuçta biz 'Kendimiz alalım' dedik. Silah
bulunsun yanımızda. Ovacık'a geldikten sonra en başta silah almaya
karar verdik."
'3 AY SONRA TAZİYE Mİ, ZİYARET Mİ DİYE
SORDUM'
İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin'in bu ay içerisinde kendisini
ziyaret ettiğini söyleyen ; Cihan Uzun, "Memnun olduk
tabi" dedi ve ekledi:
"Üç ay sonra taziye mi diyeyim buna, ya da ziyaret mi onu
düşündüm. Kendisine de sordum. Çünkü daha önce de bakanımız
Samsun'a gelmişti, herhalde programında biz yoktuk. Bunu kendisine
de söyledim. Aradan üç ay geçmiş artık birisi bana 'Allah
sabır versin' deyince ilk günkü kadar etkili oluyor mu
tahmin edersiniz. Ama sağolsun geldi. Çok memnun olduk.
Başbakanımızın programının çok yoğun olduğunu söyledi. Zaten
Başbakanımızla biz bir ay önceye kadar diyalog halindeydik. Kendisi
de ziyarette bulunacağını söylemişti. Kendisine bazı endişelerimin
olduğu, bazı konularda aklımda soru işaretleri olduğunu, muhatap
aradığımı söyledim."
'ALEX'İ KISKANDIM'
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'la görüştüğü dönemde Suriye ile
ilgili krizin yaşandığını dile getiren Uzun, aynı dönemde
Başbakan'ın futbolcu Alex'i uğurladığını belirtti. Başbakan
Erdoğan'ın programının yoğun olduğunu dile getirerek kendisini
ziyarete gelemediğini söylediğini hatırlatan Cihan Uzun şunları
söyledi:
"Alex'in ayrılışı insanları, devlet erkanını çok üzmüş.
Başbakanımızın, onun vedasını gördüm kıskandım. Alex bir futbolcu.
Bunu kötülemek anlamında asla söylemiyorum ama, ben kimim, eşim
kim, Alex kim ben bunu hazmedemedim. Bu beni ciddi anlamda olumsuz
yönde etkiledi. Kadere inanıyorum, eşimin ömrü o kadardı, bu
kaderdi. Bu şekilde oluşu kader miydi, asla değildi. Başka bir
şekilde de kaybedebilirdik onu."
'CHP'Lİ AYGÜN'ÜN KAÇIRILDIĞINA İNANMIYORUM'
Cihan Uzun, eşine tetiği çeken kişi ile aynı zihniyette
dağlarda onlarca kişi olduğunu belirterek sözlerini şöyle
tamamladı:
"CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün'ün kaçırılma olayı
olduğunda biz oradaydık. Kaçırılmasına inanmıyorum. Eşimin şehit
edilmesinden 1- 1.5 ay önce olan bir olay. Dahil olduğu partinin
ona bakış açısı nasıldır? Hepsi aynı zihniyette mi acaba? Bunu
soruyorum. Teröristlerle kucaklaşan milletvekili adı altındaki
kadınların görüntüleri gözümün önünde. Eşimi şehit eden, tetik
çeken kişilerle ya da kişiyle çiçek çocuklar deyip bir mağarada
yaşamış insandan hiç farkı yok. Meclis'te de daha önce dağda
yaşayan kişi şimdi bey hanım olarak hitap ediliyor. Çiçek gibiler.
Lafım nereye gidiyor insanlar anlar bunu. Mağaralarda inlerde
yaşayan onlarcası var. Hepsinin sonu layığını zaten neyse
bulacaklar. Onları düşünmüyorum bile."