Pazar günü yapılan çok partili demokrasi tarihimizin “en farklı”
seçim sonuçları için tahliller şöyle başlıyor:
-Hiçbir tartışmaya yer bırakmayacak kadar…
Ama “tartışmalar” sürüyor.
İki olguyu birleştirence ortaya mizah dozu yüksek metinler
çıkıyor:
-Hiçbir tartışmaya yer bırakmayacak kadar büyük farkın ortaya
çıktığı bu seçimleri tartışmalıyız!
İşte yeni gündem bu akıl-fikir zenginliği içinde gelişiyor.
İlhan Selçuk seçim öncesi son yazısından alıntı yapıyor:
-AK Parti"nin bu seçimlerdeki doğal müttefikleri kimler? ABD,
Kıbrıs Rumları, Yunanistan, Ermenistan, Talabani, Barzani,
PKK..
Türkiye seçmen kitlesi “düşmanlarla işbirliği içinde” olabilir
mi?
Peki ya din devleti tehlikesi ne durumda?
Karamsarların “Türkiye"ye şeriat gelecek mi?” korkusunu yine
Selçuk gideriyor:
-Sandıktan çıksa da Türkiye"de ılımlı İslam modeli kurulması
hayaldir!
Demek ki “laiklik gitti, gidiyor” diye o kadar tantanaya gerek
yokmuş.
Bir de şöyle değerlendirmeler var:
-AK Parti"yi destekleyenler ortalarda görünmediler.
Acaba seçim kararı alınmasına neden olan süreçte, iletişim
alanındaki “gürültü kirliliği” buna neden olmuş olabilir mi?
Emekli askerlerin öncülüğündeki “sivil kalkışmanın” yarattığı
“çağdaş-laik-özgür” ortamda insanlar ortaya çıkıp belki “biz böyle
şeyler istemiyoruz, yapmayın, etmeyin” diyememişlerdir.
Ha, ne dersiniz?
2007"nin ilkbaharını, “demokrasinin sonbaharı” haline getirmek
için hiçbir fedakarlıktan kaçınmayanlar kendileriyle
yüzleşebilseler, Halk Partisi ile halkın partisi arısındaki farkın,
sandık sonuçlarıyla doğru orantılı olduğunu görebilirler.
Değil mi?
İlkbahar"da çok yüksek perdeden esen “militer rüzgarın” büyüsüne
kapılıp, AK Parti"nin eriyip bittiğini ilan edenler, kendilerinin
bulundukları yeri saptayabilirler.
Bu konuda en akılcı tespit Emin Çölaşan"ın sütunlarında
yapıldı:
“Demek ki biz başka bir gezegende yaşıyormuşuz. Türkiye"nin ve
toplumun bir şeyini bilmiyormuşuz!”
Bütün bu özeleştirel tespitlere karşın seçim sonuçlarını büyük
bir “halk sevgisiyle” değerlendirenler de var:
-Şehidine ihanet eden bir halkla karşı karşıyayız!
Bu “içten” tespit, dünya çapında bir tahlille devam ediyor:
-Bütün dünyayı dolaştım bu kadar kişiliksiz halk görmedim!
Değeri kendi içinde saklı olan bu cümlelerin sahibi MHP İzmir
milletvekili adayı Özgür Çakmak… Tespitin şiddetinden açık olarak
anlaşılacağı üzere bu beyefendi seçilemedi. Eğer sandıktan
çıkabilseydi, elbette halkımızın sağduyusu konusunda biraz daha
farklı düşünebilirdi.
22 Temmuz öncesi ortamın fotoğrafı şimdi daha iyi ortaya
çıkıyor.
Ülke çoğunluğun karşısına geçip “aklınızı başınıza alın ha,
sonunuz kötü olur” diye akıl verenlerin hangi şapka ile
konuştukları belli oldu:
-Bak hatibin kafasında huni varmış!