Sedef hastalığını tanıyor muyuz?
Abone olHalk arasındaı 'sedef hastalığı' olarak bilinen Psoriasis hakkınde ne biliyoruz? Sedef hastalığının belirtileri neler ve nerelerde görülür? Tedavisi nasıl yapılır?
Psoriasis, sık rastlanan kronik nüksedici ve değişken klinik
özellikleri olan bir deri hastalığıdır. Keskin sınırlı, evitemli
plak ve papüller üzerinde yerleşmiş parlak, beyaz kabuk renginden
dolayı halk arasında "sedef hastalığı" adıyla anılıyor.
Nerelerde görülür?
* Klasik Sedef Hastalığı (Psoriasis vulgaris) özellikle diz ve
dirsekte, kalça bölgesinde, vücudun sürtünmeye daha çok maruz kalan
bölgelerinde kızarık, kepekli plaklar şeklinde ortaya
çıkabilir.
* Vücudun katlantı bölgelerini (kasık, göğüs altı, koltuk altı,
göbek, sünnet derisi) tutabilir. Sadece bu bölgelerde sınırlı
kalabilir.
* Deri ekleri (saç ve tırnak) tutulumu ile sınırlı olabilir. Saç
tutulumu saç dökülmesi yapmaz. Tırnak tutulumunda tırnakta
noktalanma, erime, kepeklenme görülebilir.
* Sadece avuç içi ve ayak tabanını tutabilir. Bu bölgelerin
tutulumu, Sedef Hastalığının buradaki özel ter bezlerini etkilemesi
ile açıklanabilir.
* Sedef Hastalığı eklemleri tutarak "Sedef Romatizması"
oluşturabilir. Tüm romatizmal hastalıkların %10'nu Sedef
Hastalığına bağlı olarak oluşmaktadır. Sedef Hastalığının belki de
en önemli tutulum yeri, yarattığı sonuç itibarı ile, eklemlerdir.
Sedef romatizması çok ağır eklem bozuklukları yapabilir.
* Sedef Hastalığı tüm deriyi tutabilir. Bu, Sedef Hastalığının ağır
seyreden bir şeklidir. Bütün deri kırmızıdır.
* Sedef Hastalığı deri üzerinde iltihabi görünümde seyredebilir. Bu
çeşit rahatsızlıkta kızarık zemin üzerinde, toplu iğne başı
şeklinde, çok sayıda, küçük iltihabi lezyon gözlenir (İltihabi
Sedef Hastalığı mikrobik bir hastalık değildir).
Kimlerde ve ne sıklıkta görülüyor?
Gerçek sıklığı kesin olarak saptanmış olmamakla birlikte,
popülasyonunun yüzde 1-3'ünde bulunduğu tahmin ediliyor. Dünya
üzerindeki dağılımı; ırksal, jeografik ve çevresel faktörlerden
etkileniyor. Örneğin; japon, kızılderili ve zencilerde oldukça az
görülüyor. Kadın ve erkek eşit derecede tutuluyor. En sık 10-35
yaşlarında görüldüğü belirtiliyor.
Ancak doğumdan itibaren tam yaşam boyu yakalanma riski oluşuyor. Ne
kadar erken yaşta ortaya çıkarsa, pozitif aile öyküsü olasığı o
denli yüksek oluyor. Ayrıca erken ortaya çıkış daha ciddi bir
hastalığı işaret ediyor.
Neden kaynaklanıyor?
Etiyolojisi üzerinde yapılmış birçok çalışmalara rağmen halen
nedeni bilinmeyen hastalıklar arasında yerini korumaya devam
ediyor. Birçok faktörler ileri sürülüyor. Olasılıkla tetikleyici
rol oynayan bu faktörlerden biri veya birden fazlası kalıtsal
zeminde bir araya gelerek hastalığı başlatıcı bir yüklem
üstleniyor. Bunların en önemlilerinden birini psikosomatik
mekanizma oluşturuyor. Psişik stress ya başlatıcı ya da arttırıcı
rol oynuyor ve hastaların çoğunda tespit ediliyor. Bunun yanı sıra;
enfeksiyon odakları, bazı sistemide viral ve bakteriyel
enfeksiyonlar, bazı ilaçlar (lityum, antimalaryel,
antihipertansifler) travma, ender olarak aşılar tetikleyici
nedenler arasında yer alıyor.
Nasıl tanı koyuluyor?
Klasik bir tip psoriasis dışında klinikte başka psoriasis tipleri
de mevcut. Bunlar atipik psoriasis formları olarak biliniyor.
Bunların başlıcaları vücutta yaygın kızarıklık yapan ve genellikle
hastane tedavisini gerektiren eritrodermik psoriasis, yine tüm
vücudu tutan fakat kızarıklığın yanı sıra içi steril püy ile dolu
kabarcıkların bulunduğu püstüler psoriasis, eklemlerin tutulduğu ve
bazen romatoid artrit ya da ankilozan spondilit ile karışan
artropatik form ve nihayet gebelik prosiasisidir. Bu formların tümü
genellikle ciddi seyrediyor ve sistemik tedaviye gereksinim
duyuluyor. Tipik özellikler gösteren klasik psoriasis olgularında
tanı zorluk göstermiyor. Fakat sınırlı yerleşim gösteren veya
atipik vakalarda; egzama, deri lenfoması, frengi, mantar
hastalıkları, liken gibi dermatozlarla ayrım zor olabiliyor. Böyle
deriden parça alınarak histopatolojik tetkik yapılıyor ve hastalığa
özel bulgular saptanarak tanı konuluyor. Tanıda diğer laboratuar
bulgularının bir önemi olmuyor ve her ne kadar ürik asit
yüksekliği, hafif anemi hipoalbüminemi, yüksek sedimantasyon
saptanabilse de spesifik olarak nitelendirilmiyor.
Tedavi olarak neler uygulanıyor?
Hastalığın tedavisinde şimdiye kadar pek çok çeşitli ilaç ve
yöntemler denendi ve her geçen gün bunlara yenileri ekleniyor.
Bunun nedeni etiyolojinin belli olmaması ve dolayısıyla nedene
yönelik sağaltım yapılamadığı için bunların kısmen ya da tümüyle
başarısız kalmasıdır. Tedavinin ana ilkeleri nüksü önlemek üzere
çeşitli tetikleyici faktörleri elimine etmeye çalışmak, yani
enfeksiyonu ortadan kaldırmak, travmadan kaçınmak, psişik
faktörleri düzeltmek; hastalık tipi, lezyon morfolojisi ve yerleşim
yeri ile hastanın yaşı ve genel durumuna göre uygun bir yöntemi ve
/ veya ilacı seçiyor. Bölgesel soyucular katran, antralin gibi eski
ve konvansiyonel ajanlar bugün önemlerini hala koruyor. Topikal
kortikosteroidli merhemler fototerapi, helioterapi, bazı sitostatik
ilaçlar, sulfasalazin, kolşisin, topical ve sistemik D vitamini
sistemik retinoidler, hatta interferon diğer tedavi seçeneklerini
oluşturuyor.
* Sedef Hastalığı tedavisinde amaç en az yan etki ile en iyi
sonuçları elde etmek ve belirtisiz dönemi mümkün olduğunca uzun
sürdürmektir.
* Her Sedef hastasına önerilen tedavi aynı değildir ve her hasta
için, uygun olan tedavi yöntemi belirlenmelidir.
* Genelde tedaviye, yan etkileri daha az olan ve deriye dıştan
sürülen ilaçlarla başlanır. Bu uygulamalardan önce, kepek dökücü
ilaçlarla yüzey temizlenir ve diğer ilaçların etkinliği
arttırılır.
* Belirtilerin yaygın olduğu durumlarda ultraviyole ışını ile
tedavi uygulanabilir (UVB, PUVA, vb.).
* Çok inatçı ve ağır tiplerde ağız yolu ya da iğne şeklinde
uygulanan ve yan etki riski daha yüksek olan ilaçların takip
altında kullanılması önerilebilir.
* Hangi tedavi uygulanırsa uygulansın tetikleyici etkenler aradan
çıkartılmaya çalışılır. Banyodan sonra nemlendiriciler kullanılıp,
derinin kuruma, kaşıntı ve zedelenmesi, dolayısıyla yinelemeler
önlenmeye çalışılır.
* Sedef Hastalığı'nda lokal ve kabin PUVA tedavileri
uygulanmaktadır.
Kaynak: www.mynet.com.tr