Sedat Peker'den Altaylı'ya mektup
Abone olCezaevinde bulunan Sedat Peker'in mektubu gönderdiği isim Fatih Altaylı.. Peker, mektubunda 'Herşeye evet ama iki söze asla' diyor.. Peki o iki söz ne? Cevabı için..
Aslında bu mektup İnternet Haber'e gönderilmediği için
yayınlanmayabilirdi. Ancak İnternet Haber de cezaevinde bulunan
Peker hakkındaki hemen hemen tüm iddiaları haberleştirdi. Bunun
için bu iddialara verilen cevabı buraya taşımak da farz oldu. Fatih
Altaylı'nın dediği gibi; "Herkesin bir sözü, herkesin bir yanıtı
olabileceğini düşündüğümüz için aktarıyoruz:
PEKER'DEN MEKTUP VAR
Sedat Peker, cezaevinden uzun bir mektup göndermiş. Aslında
tamamını yayınlamak isterdim ama bir miktar özetleyeceğim.
Herkesin bir sözü, herkesin bir yanıtı olabileceğini düşündüğüm
için aktarıyorum:
‘Yapmış olduğunuz işinizden dolayı şahsımla ilgili olumsuz haberler
yapmanız belli bir noktaya kadar anlam verebileceğim bir konudur.
Öncelikle şunu belirtmek isterim ki, ben Fenerbahçeli değilim.
Çocukluğum ve gençliğimin ilk yılları Anadolu yakasında geçtiği
için bütün arkadaşlarım Fenerbahçeli idi. Bu vesile ile bu camiada
taraftardan kulüp başkanına kadar pek çok tanıdığım vardır.
Şahsımın futbola karşı özel bir ilgisi yoktur. Fenerbahçe değil,
hiçbir kulübün maçına gitmedim. Hangi yüksek akıllının size
söylemesiyle sizi darp eden kişilerin benim adamım veya yakınım
olduğuna inandığınızı bilmiyorum. Bahsi geçen kişilerle ne sizin
darp olayınız öncesi, ne de sonrası hatır sormak amacıyla dahi
görüşmemiz olsaydı bile, ki on senedir telefonlarım sürekli
dinlenir, haklarında birçok konuda şikayet edip dava açılmasına
sebep olduğum yetkililer tarafından mutlaka size ulaştırılırdı.
(....)
Hakkımda şike söylentileri diye yayınlanan iki konuşmam var. Bir
tanesi Atilla Yıldırım isminde bir tanıdığımın Ankara’ya gideceğini
söylediğinde benim federasyon seçimleri var. Daha sonra gitsen iyi
olur. Yine benim ismimi karıştırırlar. İkincisi kardeşimle
evliliğinden dolayı akrabam olan Mecnur Otyakmaz ile görüşmemde
federasyon başkanlığı için oy kullanacaksan benim hiç kimseyi
desteklemediğimi söyle. Ben bu konunun içinde değilim. Abim Vedat
Peker’in küfürlü konuşmaları beni ne kadar bağlar. Benden 10 yaş
büyüktür. Rizespor’un başkanıdır. Çevremdeki herkes bilir ki,
abimle olan ilişkilerim son derece mesafeli ve soğuktur. Menajer
Olgun Aydın Peker’in konuşmalarında şike varsa kendisini bağlar.
Kendisinin ortağı değilim....
Anlatıklarıma inanmayabilirsiniz. Düşüncelerinizi haber
yapabilirsiniz. Buraya kadar her şey normal. Ama köşenizde veya
konuk olduğunuz televizyon programınızda söylediğiniz iki söz var.
Bu olmaz. Hareketlerimden ve tavırlarımdan benden
hoşlanmayabilirsiniz. Ama Kutluhan Arslan isimli beni tanıyan
birinin bir kadın satıcısı ile yaptığı bir konuşmayı Sedat Peker’in
adamı bir bürokrata kadın sipariş etti diyemezsiniz. (...) Eğer bir
gün suç örgütü kurup bunun lideri olmaya karar verirsem, yazmış
olduğunuz şeyi bütün dünyanın sahibi olmak adına bile yapmam,
yapılmasına müsaade etmem. Kutluhan Arslan benim adamım olsaydı şu
an cezaevinde olurdu.
... Benim hakkımda ilk yazılar yazmaya başladığınızda elime bazı
belgeler geldi. Sizinle ilgiliydi. Bakıldığında montaj olduğu
anlaşılmıyordu. Profesyonel bir elden çıktığı belliydi. Herkes
bunlardan milyonlarca bastırıp dağıtmak fikrindeydi. O sırada orada
bulunan herkese göre bunlar gerçekti ama ben biliyordum ki gerçek
değildi. İşte sizinle aramızdaki fark bu...’
Mektubun bu bölümünde Peker’in yazdıkları bunlar.
Daha çok bir savunma, bir kendini anlatma ihtiyacı.
Yarın yayınlayacağım bölüm ise daha önemli. Gazetecilik açısından
‘organize suç örgütü lideri’ olduğuna inandığımız bir kişiyle
ilgili haber yaparken bile ilkelerimizden taviz vermememiz
gerektiğini, haklı olabilecekken, haksız hale düşmememiz
gerektiğini hatırlatan bölümleri var.
Bekleyin...
Yazı: Fatih Altaylı
Kaynak: