Yarın büyük ihtimalle Öcalan’ın nevruz mesajı Diyarbakır
meydanında kitlelere okunacak.
Hem PKK’ya silah bırakma ve demokratik mücadele çağrısı
yinelenecek, hem de Türkiye ve Ortadoğu halkları için barış
temennileri iletilecek.
Tüm bunlar devam ederken ise HDP, AK Parti ve Cumhurbaşkanı
Erdoğan arasındaki söz düellosu ise devam edecek.
Barış sürecinin takvimi aslında açık,
En yalın hali şu;
BİRİNCİSİ: Hiçbir aktör, seçimlere doğru
gidilirken barış sürecini baltalayan taraf olmak istemiyor.
İKİNCİSİ: Süreç itibariyle, kamuoyu önünde
yapılan atışmalar seçim süreci kazası olarak algılansa da; aslında
özü itibariyle birbirlerinden memnuniyetsizliğin ve güvensizliğin
de dışa vurumu.
ÜÇÜNCÜSÜ: Ortak mutabakat metninin kamuoyuna
okunması ve İmralı’ya gidecek olan gözlemci heyetin oluşturulması;
her iki aktörün de “barış sürecinin devam ettiği”
imajını koruma maksadını taşıyor. Böylece seçime kadar olan
zamanı değerlendirme ve sürecin ağır da olsa ilerlediği algısını
devam ettirme amacı güdüyor. Çünkü gidişatı hızlandıracak ya da
radikal, ses getirecek bir yasal düzenleme şimdilik gelmeyecek
gibi... Dahası ortak mutabakat metninde yer alan konu başlıklarına
ilişkin çalışmalar da, seçim sonrası yeni anayasa hazırlıklarına
kadar rafta kalacak gözüküyor…
DÖRDÜNCÜSÜ: HDP Haziran seçimlerine kadar barış
sürecinin bu dengeleri içerisinde, Ak Parti ve Cumhurbaşkanı
Erdoğan’la ipleri germeye devam edecek. Yaptığı eleştirilerde bir
hacivat karagöz oyunu değil, tam aksine ciddi bir muhalif dil
barındıracak. Muhalif kararsız oyları kendi yönüne çekmeyi
hedefleyecek. Bunlar olurken; arada Kandil’den hükümeti eleştiren
ve sürece ilişkin iktidar partisine itimatlarının olmadığına dair
demeçler duymaya devam edeceğiz.
BEŞİNCİSİ: Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan, seçim
günü yaklaştıkça bir yandan son bir hafta da yaşandığı gibi
milliyetçi tabana seslenecek. Diğer yandan da süreci sahiplenen
demeçler verecek. Milliyetçi oyları kazanma ve Kürt seçmeni
kaybetmeme stratejisi güdecek.
***
Şimdi bu ezber-bilinen konuları neden anlattım diyeceksiniz,
Çünkü işin özü;
Seçime kadar barış süreci gönül almaca, halkın nabzını düşürmeme
şeklinde cereyan edecek.
Fakat,
Asıl samimiyet toz bulutu ortadan kalktığında, seçimlerden sonra
ortaya çıkmış olacak.
Çünkü barış süreci her ne kadar geri dönülemez bir noktaya gelse
de;
meşhur üç seçim dönemi geride bırakıldığında kim samimi, ne
ölçüde adım atılmak isteniyor ya da kim bu işten caymak-kaçınmak
istiyor işte o zaman ortaya çıkacak.
Seçmen refeksi ya da oyalama, dengeleme gibi mazaretler ortadan
kalkacak.
Akla kara belli olacak.
Bundan dolayı; Haziran'a kadar şimdilik bu çemberin içinde
dönmeye, dolanmaya devam…