Seçime damga vuracak kadın konuştu
Abone olEzber bozan çıkışlarıyla bilinen AK Parti kurucusu Fatma Bostan Ünsal internethaber'in sorularını yanıtladı
Nergis DEMİRKAYA
İNTERNETHABER
ANKARA- Fatma Bostan Ünsal... İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler mezunu, Boğaziçi Üniversitesi Siyaset ve Uluslararası İlişkiler Bölümü doktoralı donanımlı bir siyasetçi.
AK Parti kurucusu olan Ünsal'ı ilk olarak ABD'nin Irak'a yönelik müdahalesinde partisinin görüşlerin aksine iki çocuğunu bırakıp canlı kalkan olarak Irak'a gidişiyle tanıdık.
Ardından AK Parti'nin bir kampında yine partisinin aksine, "Cumhurbaşkanını bu Meclis seçmemeli" sözleriyle gündeme oturdu.
Taş atan çocukların ağır ceza mahkemelerinde yargılanmasının
önlenmesi için başlatılan kampanyalara aktif
destek veren de oydu.
Son çıkışı ise türbanlı kadınların da Meclis'e girmesi gerektiği yönünde AK Parti'nin Kızılcahamam Kampı'nda yaptığı çağrı oldu. Ünsal, "Ya başörtülü aday gösterin ya da ben bağımsız aday olacağım" diyerek neredeyse Başbakan Erdoğan'a rest çekti.
Ünsal'ın bu çıkışından sonra Başbakan Erdoğan, "Başörtülü aday gösterebiliriz" diyerek açık kapı bıraktı, ancak daha sonra AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik'in "Gündemimizde böyle bir konu yok" sözleri kafaları karıştırdı.
Şimdi ne olacak? Ünsal çıkışının arkasında duracak mı? AK Parti aday göstermezse bağımsız aday olacak mı?.. Bu ve daha pek çok soruyu AK Parti'nin ezber bozan başörtülü kadın siyasetçisi Fatma Bostan Ünsal'a yönelttik.
Çelik'in sözlerini "incitici" bulan Ünsal kararından geri adım atmayacak görünüyor. Kadınların yüzde 60-65'inin türbanlı olmasına rağmen Meclis'te türbanlı bir milletvekili bulunmamasını, "Türkiye halkını küçültücü bir durum" olarak nitelendiren Ünsal kararlı. Türbanlı milletvekili seçilme yönünde bir yasak olmadığını savunan Ünsal, türbanlı olduğu için değil, Türk makamlarından izin almadan ABD vatandaşı olduğu için milletvekilliği düşen Merve Kavakçı örneğini hatırlatarak, "Bizim demokrasimiz 11 yıl öncesinden daha mı geride de şimdi gündemimize almıyoruz" diye soruyor.
Çağrısına destek vermediği için "kendi camialarının
basınına" ve Kavakçı'nın o dönem yanında görünen
Nazlı Ilıcak'a yüklenen Ünsal'ın bağımsız aday
olursa sloganı da hazır:
"Türkiye Cumhuriyeti'nin bütün vatandaşları hür ve eşittir,
başörtülü kadınlar da buna dahildir demeye gerek yok".
Yüzde 10 barajı, anadil gibi konularda da partisinden ayrılan
görüşlerini internethaber'le paylaşan Ünsal'ın "Dekolte taciz
nedeni" diyen ilahiyat profesörüne de Kur-an'da anlatılan Hz.
Yusuf'un hikayesini hatırlatarak anlattığı iki çift sözü var.
"İslam'da kadın ve erkek açısından aynı ahlaki değerler
vardır. Kadın iffetini koruyacak ama erkek de koruyacak. Örneği de
Hz. Yusuf."
İşte Ünsal'ın sorularımıza verdiği samimi
yanıtlar:
HÜSEYİN ÇELİK'İN SÖZLERİ
İNCİTİCİ
- Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik "Türbanlı aday
gündemimizde yok" dedi. Sizin gündeminizde de yok mu?
Çok incitici. Bizim gündemimizde tabi ki var. Türkiye'deki
kadınların yüzde 60-70'inin başı örtülü. Eğitim, çalışma, siyasi
hayata katılamamaları tabiî ki sorun. Bu kadar kadının sadece seçme
hakkının olması ülkedeki hakların da tırpanlanması anlamına
geliyor. Özal döneminde siyasi yasakların kaldırılması için yapılan
referandumda Demirel, "Bizim seçilme değil sizin seçme hakkınız
kısıtlanıyor" demişti. Ve o zaman üç beş kişi için referandum
yapıldı. Şimdi kadınların yüzde 60'ı seçilemiyor. Seçilme hakkından
mahrum bırakılmak seçilme hakkını da kısıtlayan bir durum. Türkiye
halkını küçültücü bir durum. Bundan kurtulmalıyız.
- Bunun için mi adaysınız?
AK Parti üyesi olarak hayalim açık, tam demokratik bir ülke. Partim
bunu yapmalı. Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi
Sözleşmesi imzaladık. CEDAW'ın son raporunda yer alan tavsiye
kararında "Başörtülü kadın eğitim siyaset yaşamından dışlanmakta.
Bunun üstesinden hangi yöntemlerle gelmek istiyorsunuz" diye ödev
verildi. Bu sözleşmeler Anayasa hükmündedir. Bu bir iç mesele kadar
uluslar arası anlaşmaların da gereğidir.
- Toplum hazır mı?
Toplum hazır. Zaten toplum nedeniyle bir problem değil bu. En son
ABD'nin yaptığı araştırmaya göre toplumun yüzde 65'i üniversitede
başörtüsünü destekliyor. Toplum üniversite öğrencinin başörtülü
eğitim görmesine de çalışmasına hazır aslında. Ama başörtüsü
siyaset dışı müdahaleler olduğu zaman, 28 Şubat örneğinde olduğu
gibi sorun oluyor.
BİR AYRIMCILIK MADDESİ İLE TÜRBAN ÇÖZÜLÜR
- 28 Şubat sürecinden sonra hukuki olarak da bu işin önü
kapatılmadı mı?
Fiili bir yasak var. Doğru düzgün işleyen bir yargı sistemi olsa ne
bizim başörtüsü sorunumuz ne de Kürt meselemiz olurdu.
Üniversitelerde bir yönetmelikle bu yasak çıktı. Bir mağdur idare
mahkemesine gittiğinde "bu eğitim hakkı temel insan hakkıdır temel
haklar da kanunla sınırlanır. Böyle bir kanun da yok" denilseydi
bugün böyle olmazdı. Kürt meselemiz de böyle. Binlerce faili meçhul
doğru düzgün işleyen bir yargı sistemi olsa yaşanır mıydı? Bugün
bir "ayrımcılık yapılamaz" maddesiyle bu sorunu çözmek mümkün.
- Yasak fiili olarak bitti deniliyor ama büyük
üniversitelerde yasak sürüyor.
28 Şubat'ta yasak başladı ama hiçbir hukuki değişiklik olmadan
uygulandı bu. İnsan haklarına duyarlı, özgürlükleri genişleten bir
yargı sistemine ihtiyacımız var. Kamuda başörtülü çalışma yasağı,
disiplin yönetmeliği sorunu. O yönetmeliği kaldırır veya
değiştirirsiniz.
BAŞÖRTÜLÜ MİLLETVEKİLİ YASAĞI
YOK
- Başörtülü kadının milletvekili olmasının önünde engel yok
mu?
Milletvekili olmanın önünde engel yok. Merve Hanım başörtülü olarak
girdi. Giremeyecek olsa baştan alınmazdı. Ama seçildi ve Genel
Kurul'a girdi. Milletvekilliği Türk vatandaşlığından izin almadan
ABD vatandaşı olduğu için alındı. Demekki herhangi bir yasak yok. O
halde bizim demokrasimiz 11 yıl öncesinden daha mı geri de şimdi
gündemimize almıyoruz.
-Kızılcahamam kampındaki sözlerinizin ardından partiyle
bir temasınız oldu mu?
Hayır o sözlerim nedeniyle bir temasım olmadı. Bir kişinin sözleri
bütün partiyi tek başına bağlamaz. Tezkerenin geçmesi beklenirken
ben ABD'nin Irak'a müdahalesinde canlı kalkan oldum. Halkın ve
teşkilatların eğilimlerinin görülmesi açısından istişareye önem
veren bir partiyiz. Ben aynı noktayım. Bu açık bir hukuksuzluktur.
Kadınların temel hak ve özgürlüklerden mahrum edilmesidir. Tüm
Türkiye halkı için küçültücü bir durumdur. Açık demokrasi, halkın
gerçek eğiliminin siyasete taşınması için bu şart.
BAĞIMSIZ ADAY OLABİLİRİM
- Türbanlı aday gösterilmezse bağımsız adaylığınızı
koyacak mısınız?
Düşünürüm.
- Partiden, "bölünmüşlük görüntüsüne neden olur",
"Zamanı değil" gibi uyarılar gelirse?
Bu tür şeyler bana söylenmedi. Bir parti sorunları çözmek için
kurulur. İktidar tek amaç değil. Sorunları çözecekse iktidar
olmalı, çözemiyorsak iktidar olmayalım. Ben böyle bakıyorum. Bu
iktidar olmaktan daha önemli bir sorundur. Kürt meselesi için de
farklı düşünüyorum. Partim yüzde 10 barajının kalması gerektiğini
söylüyor ama ben karşıyım. Birleşik oy pusulası da yanlış. Okuma
yazma bilmeyen seçmenin düğümlü iplerle pusula ölçmesi bana
rahatsızlık veriyor. Bir grubun dezavantajından yararlanmak ne bana
ne partime yakışır. Dil konusunda da, "Kürtçe en az İngilizce kadar
hürmet duyulması gereken bir dildir. İngilizceyi kullandığımız
kadar Kürtçeyi de kullanabilmeliyiz. Kürtçe bizimdir çünkü.
- Siz değil de başörtülü başka kadın adaylar gösterilse
bu yeterli olur mu?
Bu konuyu gündeme getiren kişiye vefa olarak açıkçası ben
beklerim.
MUHSİN YAZICIOĞLU'NUN EŞİNİN ADAYLIĞI
SÖYLENTİLERİNE NE DEDİ?
BAĞIMSIZ ADAY OLURSA SLOGANI NE
OLACAK
İLAHİYATÇI PROFESÖRE HZ
YUSUF'U HATIRLATARAK NE DEMEK
İSTEDİ?
DİĞER SAYFAYA
GEÇİNİZ
EŞ ÜZERİNDEN STATÜ VERMEK
YANLIŞ
- Muhsin Yazcıoğlu'nun eşinin aday gösterilebileceği
konuşuluyor.
Başörtülü kadınlar azınlık mı ki bir tane iki tane gelsin. Bir kişi
yapmak uygun olmaz. Bir de Yazıcıoğlu'nun eşi için söylemiyorum ama
eş üzerinden bir statü vermek kadın hareketine de zarar verir.
Müstakil bir kişi olarak görülmeli.
- Bir ara Sümeyye Erdoğan'ın adaylığı
konuşuldu.
Hanedan görüntüsüne neden olur bu da rahatsızlık verici. Bu işleri
yerel düzeyde halletmek en doğrusu. Böyle merkezden değil.
- Aday adayı olarak başvuru yapacak
mısınız?
Adaylık başvurusu için belli bir süreç var. İstişare ortamı
sağlanacağı yönünde düşüncem var. Bu yapıldıktan sonra ben de
yolumu çizerim.
ÜNSAL'IN SEÇİM SLOGANI
- O toplantıdan bu yana sinyal yok mu
hiç? Partiden destek var mı?
Başbakan Erdoğan'ın "başörtülü aday gösterebiliriz" sözleri var
sadece. Partili başörtülü kadınlardan destek var. Onlar da parti
içinde çalışıyor ama bir yere gelemiyorlar. Bir anlamda onların da
isteklerine, duygularına tercüman oluyorum.
- Bağımsız adaylık kesin gibi görünüyor...
Gönlüm kurucusu olduğum bu partinin bu sorunu ele alması ve çözüm
için adım atması. Ama çeşitli nedenlerle adım atmayabilir, o halde
partimizin de çözmek istediği bu sorun için kendi gücümüzü ortaya
koymalıyız. Yapmalıyız da bunu. Çünkü bu sorunu birinci derece
muhatabıyız ve çözeriz.
- Bir sloganınız var mı?
Bir iki tane düşündüğüm var. Örneğin "Türkiye Cumhuriyeti'nin bütün
vatandaşları hür ve eşittir, başörtülü kadınlar da buna dahildir
demeye gerek yok". Bu her yerde görülmeli. En üst düzeyde de
parlamentoda.
NAZLI ILICAK'A
ELEŞTİRİ
- Basında bu konu çok da tartışılmıyor...
99 yılında Merve Kavakçı milletvekili seçilemediği zaman bizim
camianın gazeteleri başörtülü kadının milletvekili seçilmesinde
engel olmadığını yazdı, çizdi. Ama bugün aynı şekilde yer almıyor.
Bu o kadar incitici ki. Basın dönemine göre konuşuyor. Ben
başörtülü milletvekili olmanın önünde bakınca olmadığını Nazlı
Ilıcak'tan öğrendim. Bağımsız bir gazetecilik varsa Tayip Bey
sinyal verene kadar bir yazıyı buna ayırmalıydı. Özgürlükleri
tutarlılık içinde tartışmak gerek. On yıl önce konuştuklarımızı
demokrasi AK parti döneminde daha iyi hale geldiyse bugün daha
rahat konuşabilmeliyiz. Bu açıdan basınımız sınıfta kalmıştır.
- Feminist damarla bir soru yöneltmek istiyorum.
Türbanlı kadın aday gösterip göstermemeye partinin erkekleri karar
verecek. Partinin aktif bir kadın üyesi olarak bu sizi rahatsız
etmiyor mu?
Ben erkek-kadın olarak bakmıyorum. Orada kadınlarda olabilir ama
milletin eğilimlerini dikkate almayan ister kadın ister erkek olsun
yanlıştır. Parti yöneticilerinin hepsi erkek evet ama önemli olan
eğilimleri dikkate almak.
- CHP'nin bu soruna katkısı ne olur sizce?
"Başörtüsü eğitim hayatında olmalı" sözü ile CHP sorunun eğitim
hayatında çözümünde olumlu katkı yaptı. CHP'nin hem başörtüsü hem
de Kürt meselesinde tutumu önemli. CHP'li seçmenlerin yarısı türban
yasağına karşı. Bu sorun CHP'nin de sorunudur, çünkü Türkiye'nin
sorunudur. Bu sorunu AK Partinin meselesi olarak görmek en çok
başörtülülerin zararınadır.
BAŞÖRTÜSÜ DAVASINI KAYBETMEK
ÜZEREYİZ
Nuh Gönültaş'ın Başakşehir yazısı çok konuşuldu. İkinci evler...
Türbansız eş... Neler oluyor?
Uyarıcı ifadeleri oldu Nuh Gönültaş'ın. Başörtüsü davasını
kaybettiler demişti. Doğru neredeyse kaybetmek üzereyiz. İnsanlar
zenginlik, güzellik gibi genel prestij unsurlarına bakar. Başörtülü
kadınları bunlardan dışladığınızda; bir meslek sahibi olamadığında,
eğitim göremediğinde, çalışma hayatına almadığınızda genel prestij
alanlarının dışında bırakıyorsunuz. Örneğin benim eşim Sakarya
Üniversitesi'nden Makine mühendisi mezunu. Ben Siyasal mezunu,
Boğaziçi Üniversitesinden doktoralıyım. Hayat eşimi milletvekili
yaptı ben bir yere gitmedim. Çünkü bu alanlar bana tanınmadı. Bu
tehlikeli. Eşit başlıyorsunuz ama bir süre sonra bunu sürdürmek
zorlanıyor. Farklı kulvarlarda dayanılması zor bir süreç.
Marksist çözümlemede bulunduğunuz yer belirleyici denir. Diğerleri gibi siz de ikincil görmeye başlıyorsunuz. Bulunduğunuz yerden bakmak tabi bir şey. Bu açıdan tabi benim de karşı çıktığım bir şey önemli bir uyarıydı. Başörtülü kadınlar erkekler beraber bir dünya tahayyül ettiler ama bu tahayyülde başörtülü kadın şimdi cezalandırılıyor.
- Erkeklerde bu anlamda bir samimiyetsizlik görmüyor
musunuz? Bunu yapmaya mecburlar mı?
Yapmaları gereken her şeyi yaptılar diyemem belki ama genelde bu
sorunu çözmede bir iyiniyet olduğunu düşünüyorum. Ama yapmaları
gereken her şeyi yaptılar mı bu konuda şüpheliyim. Bir de kaymakam,
vali düşünün. İnsan gördüğünde normal hale geliyor. Görmediği zaman
neden olmasın diye düşünmek daha zor. Başörtülü, uzman, meslek
sahibi kadınlara alışkın değiller. Alışkın oldukları kadınlar ev
kadınları... İnsanlara kötü niyet addetmek doğru değil ama şartlar
içinde düşünüyor, öyle davranıyorlar. Nuh Gönültaş'ın yaptığı
önemli bir uyarıdır ve dikkate alınmalıdır.
Başörtüsü bütün imtihan alanlarından geçmek demek değil ki. Başörtülü olabilir ama başka kötülük yapabilirsin. Bunlar da bir imtihan. İffetli bir hayat, ahlaklı bir hayat olması gerekiyor. Ama bazı insanlar kaybetmiş bu imtihanı.
SADECE KADIN MI İFFETLİ OLMAK ZORUNDA
- Yaşam tarzı endişesi tartışmaları için ne
diyorsunuz?
Başörtülü kadınlara keyfi bir müdahale yapıldı. Öyle keyfi bir
müdahale ki bize de yapabilirler korkusu bu. Dinimizin herkesin
eşitliğine yönelik onu kabul eden bir tarzı olmalı. Benim yaşam
şeklim daha üstündür seninki değil, işte tahammül ederiz gibi
söylemler yanlış. Aynı eşit zemin içinde kimse kimseye müdahale
etmeden yargılamadan öyle bir bakışa ulaşmak gerek. Ama hafızamız
da dilimiz de çok demokrat değil ne yazıkki.
- "Dekolte taciz nedeni" diyen bir ilahiyatçı bu
kaygıları attırmıyor mu?
İlahiyatçının fark etmesi gerekir ki bu kadınlar için büyük bir
tehlike. Burada mütecavizi değil tacize uğrayanı sorumlu
tutuyorsun. Bu çok yanlış. Bir erkek Hazreti Yusuf gibi olmalı.
Kuran'da yazıyor. Hz. Yusuf köleydi ve sahibesi onu ilişkiye
zorladı. Üstelik onun da gönlü vardı. Bekar ve köle bir efendisine
nasıl başkaldırır. Ama o kaçtı. Bir erkeğin açık bir kadına taciz
etmesini bir kenara bırakın, bir köle erkek bu zorlama karşısında
büyük bedel ödemiş zindanlarda yaşamıştır. Belki kabul etse beyler
gibi yaşayacaktı. Bize bu ne için anlatılıyor, 'bir erkek iffetini
daima korumalı' deniliyor. 'Namuslu olun' diye bir kadın değil bir
erkek örneği veriliyor. İffet koruma kadın için olduğu kadar erkek
için de geçerli. Statüko ve geleneksel bakış daha çok etkili. Yoksa
İslam'da kadın ve erkek açısından aynı ahlaki değerler vardır. Sen
iffetini koruyacaksın, ama o da iffetini koruyacak.