Seçim propagandası

İsviçre'de 2011 seçimlerinde adayların kullandıkları propaganda araçlarından bazıları Facebook ve Twitter gibi sosyal medyalar oldu.

Ayla ÖZYURT aylaozyurt@internethaber.com

Sosyal medyanın seçim propagandalarına etkisi

İsviçre'de 2011 seçimlerinde adayların kullandıkları propaganda araçlarından bazıları Facebook ve Twitter gibi sosyal medyalar oldu.

Kuşkusuz büyük ümitlerle ve yoğun bir şekilde yapılan sanal propagandaların etkilerinin ne kadar sınırlı ve geçersiz olduğu seçim sonrası yapılan analizlerle ortaya çıktı.

İsviçre televizyonu SRG ile kamuoyu araştırma kurumu GFS tarafından yapılan seçim sonrası araştırma, seçmenlerin sadece %6'sının oy kullanırken sosyal medyadan etkilendiklerini gösteriyor. Karar verirken, sadece sosyal medyayı kullananlar %2, kararında sosyal medyanın önemli etkisi olanlar ise %4 civarında.

Seçim ve adaylar konusunda bilgilenmek için seçmenlerin %76'sı gazete okumayı tercih ederken, %68'i radyo ve televizyon kullanıyormuş.

Politik propagandanın eskimiş yöntemlerinden olan(!) afiş ve bildirilerden bilgi edinenlerin oranı bile, sanal alemin çok üzerinde: % 40...

19 ile 40 yaş arası grubun sanal alana daha fazla ilgi göstermesi söz konusu ama, bu yaş grubunda dahi ,sosyal medyadan bilgi edinenlerin oranı henüz %14 gibi oldukça düşük düzeyde.

Yapılan araştırma, sanal alanların seçmenle adaylar arasında önemli bir köprü oluşturduğunu gösteriyor. Seçim öncesi adayların, Facebook ve Twitter üzerinden seçmenleri ile oldukça yoğun bir diyaloğa girdikleri gözlemlenmiş. Ancak bu uzmanlara göre aldatıcı bir durum.
Neden mi ?

Seçmenlerin sanal ortamda oyunu vermeye karar verdiği partinin adayları ile diyaloğa girmesi söz konusu oluyor, veya tersi oluyor.

Kesinlikle oy vermeyeceği partinin adayı ile tartışmak istiyor.

Daha da önemlisi, adayların sanal ortamda kurdukları diyalogların sayısının, tüm seçmenler içinde oldukça düşük düzeyde olması. Sayıları 5 milyonu aşan seçmenlerden, sadece onbinlerle ifade edilebilecek bölümün sanal diyalogları kullandıkları dikkate alınırsa, bu etkinin neden sınırlı kaldığı anlaşılıyor.

Gelelim ülkemize;

Facebook ve Twitter üzerinden, seçmen ve adaylarla birebir diyalog kurulursa ne olur ?
Taraf olmadığı adayla bizim seçmen, nasıl bir konuşma dili kullanır !
Seçim sonuçlarını ne kadar etkileyebilir?

İsviçre'de politik propagandalarda eskimiş yöntem gözüyle bakılan, afiş ve bildiriler, biz de ''in''... Sokaklarda afişlerden geçilmiyor, tam bir bayram havası...

Twitter'ı aktif olarak kullanan Melih Gökçek, birçok kişiye dava açtı. Karşılıklı diyaloglar, küfürlerden ibaretti.

Yine ünlü (!) bir gazeteci, geçtiğimiz hafta Facebook sayfasından seslendi ''bana laf çakanları şutluyorum, daha da inat ederlerse sanal alemde dava açma hakkım var, dava açıyorum mahkeme parasını da onlara ödetiyorum'' diye ''kıs kıs'' gülerek açık bir tehdit savurmuştu.

Durum şunu gösteriyor ki; Ülkemizde partiler aktif olarak sosyal medyayı propaganda aracı olarak kullanırlarsa, durum çok vahim.

Muhtemel, suç duyurularında devasa bir patlama yaşanır.
Burdan baktığımızda bu alternatif mümkün görünmüyor.
Peki !

Türkiye'deki seçmeni en çok hangi propaganda aracı etkiliyor dersiniz?

Televizyon mu ?
Gazeteler mi?
Afiş ve bildiriler mi ?
Sosyal medya mı ?
Ne dersiniz?

Sizce AK Parti'nin başarısı, seçim propagandalarındaki gücünden mi geliyor?...