Seçim öncesi AK Parti'yi bekleyen felaket!
Abone olRadikal yazarı Uğur Gürses, Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı'nın AK Parti'yi seçim öncesi felaketten koruduğu belirtti.
İNTERNETHABER.COM - Radikal
yazarı Uğur Gürses, Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı'nın faiz
indirimi baskısı nedeniyle Cumhurbaşkanlığı seçimlerine düşük
faizle girilmesini sağladığını belirterek, Haziran ayında yapılacak
genel seçimelerden önce yine AK Parti'nin seçim sandığında oy
kaybettirecek potansiyel felaketten koruduğunu
belirtti.
Uğur Gürses, "Başçı, Cumhurbaşkanlığı seçimine düşük faizle girilmesini sağlamıştı. Ancak seçimden sonra ek sıkılaştırma ile gecelik faizleri tavana yaklaştırmıştı. Şimdi yeniden seçim öncesinde, benzer bir baskı var. Ancak koşullar, 2014 ilkbahar yazı gibi değil. Ankara’da tribün psikolojisinden uzaklaşarak doğru açıdan bakabilecek politikacılar, Başçı’nın temkinli durarak sadece makro dengeleri değil, kendilerini de seçim sandığında oy kaybettirecek potansiyel felaketten koruduğunu görebilir" dedi.
Uğur Gürses’in “Başçı'yı faiz indiriminde zorlayan 4 neden” başlıklı yazısı şöyle:
FAİZ İNDİRECEK ORTAM YOK
Yaklaşık bir hafta sonra Ankara’da Erdem Başçı, belki de en zor
kararını verecek. Faizi 25 baz puan indirebilmek bile ‘kırk katır,
kırk satır’ dengesinde olacak. ‘Çalışan saate’ müdahale ile durum
öyle bir yere geldi ki; bundan bir ay önceki görünümde faizi güle
oynaya indirebilecek pozisyona sahip Erdem Başçı’nın, bugün
terazisinde tartacağı çoklu zorluklar var.
Birincisi; 4 Şubat’ta açıklanan Ocak enflasyonu ‘beklentilerin
fiyatların önünden koştuğunu’ gösterdi. Faizi hızla indirmek için o
kadar rahat bir ortam olmadığını söylüyordu.
PETROL YENİDEN ÇIKMAYA
BAŞLADI
İkincisi; bundan bir ay önceki faiz indirimi yapılan toplantıdan bu yana döviz kuru en yüksek yüzde 5.5 kadar yükseldi, şimdi yüzde 4’lerde. Gün sonu olarak yapılan kur değişiminden belki de çok daha önemlisi; döviz kurunun gün içindeki çok sert dalgalanması oldu. Buna da Ankara’da siyaset cephesindeki söylem neden oldu. Hem tarihsel olarak seviyedeki yükseliş, hem de gün içine dağılan iniş çıkışlı dalgalanmadan oluşan bu kur çalkantısı beklentileri bozuyor. 2014 içinde gözlenen ve devam ettiği konusunda Merkez Bankası’nın da ‘örtülü biçimde’ kaygılı olduğu anlaşılan fiyatlama davranışındaki bozulma, bu kur çalkantısı ile güçlü bir olasılıkla bir temel sağlayacak.
Üçüncüsü; faiz indirim sürecini besleyen beklentiler kanalındaki terse dönüşün belirtileri ortaya çıkmaya başladı. Merkez Bankası’na faiz indirme cesaretini veren biraz da mali piyasalardaki beklentilerin iyileşmesi idi. Beklentilerin iyileşmesindeki ana neden de, uluslararası piyasalarda petrol fiyatındaki yüzde 50’ye varan düşüştü. Bunun de iki nedenle sonuna gelindi; biri ham petrol fiyatlarındaki düşüş yerini çıkışa bıraktı. Ocak ayında brent tipi ham petrolün ortalama fiyatı 47 dolar/varil iken, Şubat’ın ilk yarısındaki ortalama 10 dolarlık artışla (yüzde 20) 57 dolar/varil oldu. Nokta değişim olarak bakılırsa yüzde 30’luk bir artış söz konusu. İkincisi de döviz (dolar) kurundaki kabaca yüzde 6’lık artış olması. Nitekim bu iki unsurun etkisiyle, içeride akaryakıtta fiyat artışları (benzin ve motorinde) Şubat’in yarısında yüzde 6 oranında oldu. Bunun enflasyonu yukarı çekeceği çok açık.
UZUN VADELİ FAİZLER YÜKSELDİ
Dördüncüsü de; bir süredir Merkez Bankası’nın piyasaya gösterdiği ‘çıta’ yükseldi. Bu ‘çıta’, tahvil piyasasındaki faiz eğrisinin yatay tutulması idi. Yani uzun vadeli faizlere bakarak Merkez Bankası kısa vadeli faizleri aynı hizada tutacaktı. Merkez Bankası’na ‘faiz indir’ baskısı ile ortaya çıkan döviz kurundaki yükselişle uzun vadeli faizler de yükseldi. 10 yıllık tahvil faizleri yüzde 7’ye kadar gerilemişken, ‘faiz indir’ baskısı sonrasında yüzde 8’e kadar yükseldi. BİST tahvil piyasasında son bir haftalık ortalaması ise yüzde 7.79’da. Dolayısıyla, ‘verim eğrisini yatay tutma’ sözüne bakılırsa Merkez Bankası’nın yüzde 7.75’te tuttuğu haftalık repo faizini indirmemesi gerekiyor.
Peki, Merkez Bankası’nın bugünlerdeki operasyonları gelecek haftaya ışık tutuyor mu? Eğer gecelik para piyasasındaki ek sıkılaştırmaya bakarsanız Merkez Bankası’nın yüzde 7.75’lik faizi aşağı çekmesi için neden yok. Gecelik faizler son bir haftadır tavan faiz yüzde 11.25’e yakın seyrediyor. Merkez Bankası haftalık repo kanalıyla yüzde 7.75’le piyasaya para verirken, zaman zaman bunun miktarını azaltıp gecelik faizlerin yükselmesini sağlayabiliyor. Buna da ‘ek sıkılaştırma’ diyor.
Tarihsel olarak bakıldığında, her ne zaman döviz kuru çalkantısı olmuşsa Türkiye ekonomisi yavaşlıyor, durgunlaşıyor. Faiz artırımları ya da sıkılaştırmalar bu çalkantıyı durdurup, sakinleştirmek için kaçınılmaz bir araç.
AK PARTİ'Yİ OY KAYBETMEKTEN KORUYOR
Erdem Başçı, Mayıs 2014’te ‘faizi neden daha da indirmiyorsun?’ baskısına karşı koymamış ve enflasyon hala yüksekken yaptığı indirimlerle Cumhurbaşkanlığı seçimine düşük faizle girilmesini sağlamıştı. Ancak seçimden sonra ek sıkılaştırma ile gecelik faizleri tavana yaklaştırmıştı. Şimdi yeniden seçim öncesinde, benzer bir baskı var. Ancak koşullar, 2014 ilkbahar yazı gibi değil. Ankara’da tribün psikolojisinden uzaklaşarak doğru açıdan bakabilecek politikacılar, Başçı’nın temkinli durarak sadece makro dengeleri değil, kendilerini de seçim sandığında oy kaybettirecek potansiyel felaketten koruduğunu görebilir.