'Seçim ertelensin' diyen Bülent Arınç'tan yeni açıklama
Abone olKahramanmaraş merkezli depremlerin ardından seçim ertelensin diyen eski TBMM Başkanı, AK Partili Bülent Arınç'tan "Yetişmez diye düşünüyorum. YSK ‘yaparım’ diyorsa yapabilir. Ama yarın millet isyan ettiği zaman, “Nerede bizim seçmenlerimiz” derse cevabını nasıl vereceksiniz?" açıklaması geldi.
Kahramanmaraş'ın Pazarcık
ve Elbistan ilçelerinde meydana gelen ve 11
ilde yıkıma yol açan iki büyük deprem sonrası Eski
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı AKP'li Bülent
Arınç'ın "seçim ertelenmeli" çıkışı yapması siyasetin tartışma
konusu olmuştu. Arınç'tan yeni açıklama geldi.
Seçimler için YSK'yı işaret eden Bülent Arınç, "Yetişmez diye düşünüyorum. YSK ‘yaparım’ diyorsa yapabilir" dedi.
"Ben 20 seçim geçirmiş insanım kardeşim. Böyle bir şeyle ilk defa karşılaşıyorum." diyen Arınç, "Uzlaşma olmayacaksa seçime gireceğiz demektir. Bunun sonuçlarını hep beraber karşılamak durumunda oluruz." ifadelerini kullandı.
Halktv'den İsmail Saymaz'a konuşan Bülent Arınç şunları söyledi:
Kılıçdaroğlu’nun size verdiği yanıt hakkındaki düşünceniz nedir?
"Hayret ediyorum. Ben tamamen hukuki bir konu söylüyorum.
Anayasa’nın ilk dört maddesi hariç, her tarafı değişti zaten,
78’inci maddeye tabu gibi bağlı kalamayız. Eğer seçim zamanında
yapılabiliyorsa başımın üstüne yeri var, ama bu şartlar
altında, ölü sayısını telaffuz etmekten korkuyorum, şu kadar bina
yıkılmış, hala enkazda kalan var, hangi seçmenden oy
isteyeceksiniz, hangi seçmeni sandığa götüreceksiniz? Burası 85
milletvekili çıkarıyor. 85 milletvekilinin yerine kimi
koyacaksınız? Rehabilitasyona ihtiyaç var. Savaş hali dışında
olmazmış. Ayet-i kerime mi var? Allahtan korkun. 78’inci maddeyi
meclis yaparsa olacak tabi, tepeden inme olsun demiyorum ki.
Partilerin uzlaşmasıyla mümkün olursa… Ama şimdi muhalefet “Tam bir
fırsat yakaladık, bunun üzerine bilmem ne sıkmasın Bülent Arınç”
diye düşünüyordur. Böyle kazanılacak başarı insanı ferahlandırır
mı? Ne kadar ahlaki, ne kadar hamiyet dışı? Milletin canı
yanmışken, “İki ay sonra haydi seçime” nasıl diyebileceğiz? Keşke
böyle bir ortam olsa. Ama yok.
- Normal tarihinde yetişmez mi?
Yetişmez diye düşünüyorum. YSK “yaparım” diyorsa yapabilir. Ama yarın millet isyan ettiği zaman, “Nerede bizim seçmenlerimiz” derse cevabını nasıl vereceksiniz? Ama her tedbiri alıp “Seçimi yapabiliriz" diyorlarsa vallahi memnuniyetle, en önce ben koşarım. Diyorum ki “Bu şartlarda 18 Haziran’da seçim olmayabilir.” Bunun için yol gösteriyorum. Diyorum ki genel başkanlar grup başkanlarıyla toplanır da aynı fikre varırsa 400’ün üzerinde oyla anayasa değişikliği geçebilir. Yok böyle bir uzlaşma olmazsa, ne yapılabilir derseniz, kaos ortaya çıkar.
- Siz hala yapılamayacağı kanaatindesiniz.
Ben 20 seçim geçirmiş insanım kardeşim. Böyle bir şeyle ilk defa karşılaşıyorum. Ben 1969’dan beri seçimin içindeyim. Sıcak yataklarından kalkmamış insanlar ahkam kesmesinler. Siyasetçiyim. Bu konuda fikrimi söylemeliyim. Demokrasiye, hukuka, anayasaya inanmış bir insanım. Ama 78. madde buna engel. Engelleri aşmak mümkün. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle bile aşıldı. Senin partili cumhurbaşkanın var. Sen bunları kendine alıştırdın da… Efendim, savaş olmadıkça bilmem ne. Savaş mı olsun yani? Bu savaştan beter bir durum. Bu yaraların sarılmasından sonra benim tercihim, 2024 Martı’nda mahalli seçimle birlikte yapılsın. 1999’da geçirdik böyle bir şey. Geç olur diyorlarsa, yine teklifim, kasım ayı. Üçüncü tercihim, hangi tarihte anlaşırsanız, eylül olur, ağustos olur, size bırakıyorum. Ama ben haziranda olamayacağını düşünerek, bu teklifi yapıyorum.
- Şöyle bir yaklaşım var: Siz sanki AK Parti’nin aklından geçeni dillendiriyorsunuz.
Yazıklar olsun. Böyle bir şey yok. Ben Tayyip beye gerektiğinde muhalefet etmiş bir insanım. Kesinlikle o böyle bir şey yapmaz, ben de böyle bir şey kabul etmem. Ben siyasetin dışında bir insanım. En çok bana yakışır bu iş. Şu anda tarafsız konumdayım. Ben finans uzmanı değilim, marketing uzmanı değilim, hukukçuyum kardeşim. Anayasa ve Adalet komisyonlarında çalışmış, iç tüzüğü uygulamış bir insanım. Mutfakta çalıştım. Bu işi sizden daha iyi biliyorum ya, lütfen kabul edin. Muhalefet bunu dillendiremez, utanır. İktidar böyle bir şeyi söyleyemez, zafiyet kabul eder karşı taraf diye. Ben ikisinin dışında, birisi bunu konuşsun da şu işi kafalardan atalım diye… Ama hukuk içinde kaldım, anayasa içinde kaldım. Yok sivil teşebbüsüdür, filan.
- Evet, öyle deniyor.
Aman, ne derlerse desinler. Binlerce insandan öyle teşekkürler alıyorum, onlar hiç önemli değil. Benim söylediğim şu: Anayasa değişikliğini Meclis yaparsa istediği tarihi koyabilir. Uzlaşmayla olması lazım. Tabi burada bir eksiğimiz ortaya çıkıyor. Uzlaşma kültürünü yok ettiğimiz için acaba genel başkanlar gelir mi, gelirse ne konuşur. Bir deprem var, binlerce insanımız öldü. Ben muhalefetin sorumlu davranacağını ümit ediyorum. Karara da saygı duyacağım. Onlar “Seçim zamanında olsun” diyorsa zaten Anayasa değişikliğini yapmak mümkün olmayacak. Ama sonraki gelişmeler de bu yolu kapatanların üstünden olur. Ben söylemiş olayım.
- Ne olur?
Bilmem, bir şey olur. Bu seçim, bu şekilde yapılması mümkün halde olmazsa başka imkanlar ararlar. Bunu YSK da arar Cumhurbaşkanlığı da arar. Bir şey yaparlar yani. En doğrusu, meclisin ortak karar almasıdır. Ben bu büyük felaket karşısında seçimlerin ne mayısta ne haziranda yapılabileceğini düşünmüyorum. Seçim tarihinin Meclis'te belirlenmesi lazım. Uzlaşma olmayacaksa seçime gireceğiz demektir. Bunun sonuçlarını hep beraber karşılamak durumunda oluruz.
Çok kötü bir misal belki ama diyelim ki 18 Haziran’da seçimin yapılması kararlaştırıldı. 18 Mayıs’ta, Allah korusun, buna benzer bir felaket oldu. “Ne yapalım, savaş yok, bir ay sonra seçimi yapacağız” diyebilir mi siyasetçiler? Onu düşünsünler. Savaştan çok daha zor şartlar altındayız. İki milyona yakın nüfus yer değiştirmiş. Yarısını seçmen kabul etmek lazım. Seçmen kütüğüne kayıtlı insanların öldü mü, kurtuldu mu, nerde olduğu belli değil. En azından bugün seçim konuşan bir insana depremzedelerin hangi gözle bakacağını düşünmek lazım.