Seçim ekonomisi geliyor
Abone olAvrupa, Türkiye için seçim ve İslam tehlikesinden bahsediyor. Erdal Sağlam, seçim ekonomisini yazdı.
Avrupa, Türkiye için seçim ve İslam tehlikesinden bahsediyor.
Erdal Sağlam, seçim ekonomisini yazdı.
Yazar: Erdal Sağlam
Kaynak: Hürriyet
-----------------
Seçim ekonomisi başlıyor
AKP’lilerin
demeçleriyle ortalıkta olup bitenleri birleştirdiğimizde "bir seçim
ekonomisinin gelmekte olduğunu" artık rahatlıkla
söyleyebiliyoruz.
Tam başlığını atıp yazıya başladığımız sırada Londra’dan gelen bir
telefon, başlığımızı teyit etti. Arayan bankacı, aynen şu soruyu
yöneltti: "Burada ve diğer başkentlerde, Türkiye için, çok fazla
seçim ve islam tehlikesi konuşulmaya başladı, ne diyorsunuz? Bu tür
işaretler var mı?"
Önceki gün belediyenin Hazine’ye olan borçlarının 144 yıl gibi uzun
vadelere yayılmasının yanısıra, Hazine’ye olan borçları nedeniyle
yapılan kesintilerin de yarı yarıya indirildiğini, hatta önümüzdeki
2-3 ay için hiç kesinti yapılmamasının karara bağlandığını
yazmıştık.
Bu arada Başbakan Tayyip Erdoğan’ın hafta sonunda bir konuşmasında
kullandığı "IMF’ye olan borçlarımızı ödeyebiliriz" sözlerinin
yankıları gelmeye başlamıştı.
Dün de son Bakanlar Kurulu toplantısında imzaya açılan İhale
Yasası’ndaki değişikliklere ilişkin tasarı elimize geçti.
Baktığımızda iyice kanaat getirdik ki; AKP hükümeti seçim ekonomisi
uygulamasının altyapısını oluşturuyor.
Başbakan Erdoğan sık sık "seçimlerin zamanında yapılacağını"
tekrarlayıp duruyor. Buradan yola çıkarak diyoruz ki; yaz aylarında
başlayacak seçim ekonomisi, 2007 ilkbaharında Cumhurbaşkanlığını
atlatıp, bir de 2007 sonbaharında yapılacak genel seçimlere kadar
sürerse, bu ekonomi bu kadar yükü kaldıramaz.
Önümüzdeki iki ay içinde, yani haziran sonuna kadar bir erken genel
seçim kararı çıkarsa çıkar, yoksa seçimler zamanında yapılacak
demektir ve bu kadar uzun süre devam edecek seçim havası ve
yatırımları, ekonomi açısından bir felaket anlamına gelir.
Biz Erdoğan’ın, AKP’den gelecek tepkilere "O zaman işimiz daha
kolay olacak. Parti daha da güçlenecek" gerekçesi gösterip,
partilileri ikna ederek, cumhurbaşkanlığına aday olacağını tahmin
ediyoruz. Bundan önceki eline fırsat geçmiş Başbakanların "davayı
ya da partilerini değil kendilerini düşünerek" Çankaya Köşkü’ne
çıktıklarını unutmayalım...
HEM AB, HEM IMF KALMAZ
1 yılı aşkın devam edecek bir seçim ekonomisi şimdiye kadar
tutunduğumuz AB çapasının da, IMF çapasının da yok olması anlamına
gelecektir. Seçime doğru "IMF’i de kovduk" diye ortaya
çıkabileceklerinin işaretlerini almaya başladık. Unutulmamalıdır
ki, bizim IMF’den aldığımız para önemli değil, kazandığımız prestij
önemlidir. Bu prestij birden kaybolur.
İhale yasasına baktığımızda ise seçim ekonomisi ve yatırımlarının
altyapısını oluşturmanın yanısıra, "AB’ye bir rest çekildiği" de
ortaya çıkıyor. Sanki daha geçen hafta "mevzuatta liberalizasyonla,
limitlerle ilgili düzeltmeler yapılmazsa görüşmeler askıya alınır"
diyen AB komisyonu değilmiş gibi, tasarıda bu konuda bir unsur
yeralmıyor. Aksine KİT’ler kapsam dışına çıkarılıyor, ihale
prosedürü, itiraz süreleri kısaltılıyor, yani istediğine istediği
gibi ihale vermesi için iktidara zemin hazırlanıyor. Böyle bir
tasarının görüşmeleri askıya alacağı kesin.
Özetle; AKP Hükümeti, tam aksini söyleye söyleye, AB ve IMF
hedeflerinden uzaklaşıyor. Bu iki çapanın olmaması demek,
ekonominin dayanaksız kalması anlamına gelir.
İşte bu nedenle Türkiye’ye kaynak aktaran gelişmiş piyasalarda
Türkiye için seçim ekonomisi ve islam korkusu konuşulmaya başladı.
Çünkü yaklaşın seçim sadece ekonomisini değil, radikal söylemleri
de beraberinde getirecek. Yeni bir seçime girilmeden, özellikle
türban konusunun kaşınacağı kesin. "Türbandan oy kazanma" ya da
"türban oylarını kaybetmeme" telaşının şimdiden başladığı
görülüyor. Kimsenin şüphesi olmasın ki; bu söylemin dozu da seçim
ekonomisiyle birlikte artacak, bu da ekonomideki tedirginliği daha
da artıracaktır.
Merkez Bankası yeni Başkanı Durmuş Yılmaz, geçen gün Bakanlar
Kurulu’na verdiği brifingde enflasyona ilişkin risk unsurlarını
sayarken "IMF ve AB ilişkileri; iki önemli çapa" demiş. Bu durumda
enflasyon hedefinin korunacağına ihtimal veriyor musunuz?