Seçim bildirgesini açıkladı
Abone olCHP ve MHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu, seçim bildirgesini açıkladı. 28 Şubat’ta gencecik kız çocuklarına “sıkmabaş” diye b...
CHP ve MHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu, seçim
bildirgesini açıkladı. 28 Şubat’ta gencecik kız çocuklarına
“sıkmabaş” diye bağıranlar olduğunu ifade eden İhsanoğlu, "Ben buna
karşı dokuz çocuğun yanında durdum. Makamım elimden alındı, kürsüm
kapatıldı. Ben öğrencilerime sıkmabaş diye hakaret ettirmem. Ben
talebelerime, gözlerinden sevgi fışkıran gençlerime çapulcu
dedirtmem" dedi.
Ekmeleddin İhsanoğlu, seçim kampanyasına ilişkin Çırağan Sarayı’nda
basın toplantısı düzenledi. İhsanoğlu’nun ailesinin de hazır
bulunduğu basın toplantısına çok sayıda köşe yazarı ve basın
mensubu katıldı. Konuşmasına dua ile başlayan Ekmeleddin İhsanoğlu,
“Cumhuriyetimizin en kritik dönemlerinden birinde, cumhurbaşkanının
ilk kez vatandaşların oylarıyla belirleneceği bu dönemde,
Türkiye’nin 12’nci cumhurbaşkanı adayı olarak huzurunuzdayım”
dedi.
Konuşmasına “Ey azizler” diye devam eden İhsanoğlu, “Bu çok hassas
dönemde seçime giderken, ülkemizin içeride huzurunu korumaya,
komşularıyla ihtilaflarını çözmeye her zamankinden daha fazla
ihtiyaç var. Ey azizler diye hitap etmek istiyorum. Çok hassas
dönemden geçiyoruz. Her zamankinden daha fazla huzura ihtiyacımız
var” diye konuştu.
MHP, CHP dahil, AK Parti ve diğer tüm partilerin seçmenlerinin, tüm
Türkiye’nin cumhurbaşkanı adayı olduğunu kaydeden İhsanoğlu,
“Hiçbir partiye diğer partilerden daha yakın veya uzak değilim. Her
partide namusuyla çalışan bürokrat, teknokrat var. Hepsine sonsuz
saygı besliyorum. Benim tüm ülkede sevdiğim saydığım milletim
vardır” ifadelerini kullandı.
“BEN GÖZLERİNDEN SEVGİ FIŞKIRAN GENÇLERİME ÇAPULCU DEDİRTMEM”
Ekmeledin İhsanoğlu, 28 Şubat’ta gencecik kız çocuklarına
“sıkmabaş” diye bağıranlar olduğunu ifade ederek, şunları
söyledi:
“Ben buna karşı dokuz çocuğun yanında durdum. Makamım elimden
alındı, kürsüm kapatıldı. Ben öğrencilerime sıkmabaş diye hakaret
ettirmem. Okuma hakkının elinden alınmasına da izin veremezdim. Gün
geçti yeni bebekler doğdu. Ülkeleri için sokağa çıktılar. Dün nasıl
gençlerin yanındaydım, bugün de yanındayım. Ben talebelerime,
gözlerinden sevgi fışkıran gençlerime çapulcu dedirtmem. Bir Türk
çocuğuna böyle hakaret edilmesine izin vermem. Geçen sene bugün
kaybettiğimiz Ali İsmail Korkmaz da onlardan biriydi. Ben bir daha
bu acıların yaşanmaması için bu yola çıktım. Onun da, tüm
kaybettiğimiz canların da ruhu şad olsun. Elbette her yerde her
zaman bu gibi demokratik gösterileri suiistimal etmeye çalışan
gruplar olacaktır. Şurada bin kişi toplansa, önce su satan esnaf,
sonra polis, sonra o küçük gruplar. Devletin görevi sapla samanı
ayırmaktır. Bu ülkeyi üçe beşe bölmekle, her fırsatta ikilik
çıkartmakla siyaset yapılır belki ama devlet yönetilemez. Analar bu
çocukları doğuruyor, yemiyor içmiyor büyütüyor. Edirne’deki
evlatlarımız çok kıymetli, Hakkari’deki evlatlarımız da çok
kıymetli. Kadınlarımız da çok kıymetli ama ne yazık ki kadınlarımız
ne siyasette, ne de istihdamda hak ettikleri noktalara
gelebilmişlerdir. Halen çocuk gelinlerde dünya üçüncüsüyüz. Kadın
cinayetlerde de üst sıralardayız. Ben kadınlarımızın tüm hak ve
hürriyetleriyle yaşadığı bir ülke hayal ediyorum. Ben
çocuklarımızın katil olmayacağı, kimsenin kimsenin canına kast
etmeyeceği bir Türkiye hayal ediyorum.”
“SAYGI EKMEK İÇİN VERİN ELİNİZİ”
Konuşmasında “saygı” vurgusu yapan İhsanoğlu, “Ekeceğimiz diğer
tohum saygıdır. Üslupta saygı. Bağımsız yargı, bir suç iddiasıyla
ilgili hükmünü bildirmedikçe, böyle bir hükmü vermek yargısız infaz
demektir. Maalesef ülkemizde yargısız infazları görüyoruz. Herkesin
herkesle ilgili peşin bir hükmü var. Düşünceler kamplaşıyor.
Saygısızlık tarafların hepsini üzer, zarar verir. Bu sebeple
cumhurbaşkanı seçilirsem derin yaralar almış, hatta neredeyse
kangren haline dönüşmüş bu ilişkileri saygı çerçevesinde
iyileştirmek için çalışacağım. Hükümleri hukuk versin, hukuka
herkes güvensin, hiç kimse adaletten üstün değildir. Suçu
ispatlanmadıkça hiç kimse suçlu değildir. O halde adalete saygılı,
muhalefete saygılı, farklı görüşlere sahip olanlara saygılı olmak.
Hükümete saygılı, toplumun her kesimine saygılı olmak için bu
tarlaya saygı ekmemiz gerekecek. Saygı ekmek için verin elinizi”
diye konuştu.
“Ekeceğimiz diğer tohum da dirlik” diyen İhsanoğlu, “Dirlik bir
insanın sağlığı, huzuru, güveni demektir. Fertleri dirlik içinde
bir toplum, topyekun dirlik içindedir” dedi.
“CUMHURBAŞKANLARI YOL YAPMAZ AMA YOL GÖSTERİR”
İhsanoğlu, gittiği her yerde duyduğu tek şeyin “faizli borç”
olduğunu belirterek, “Diyeceksiniz ki cumhurbaşkanlığı icra makamı
değildir. Evet icra yetkisi yoktur ama icrayla el ele vererek,
çağrı yaparak, yetkisini ve pozisyonunu kullanarak yol gösterir.
Cumhurbaşkanları yol yapmaz ama yol gösterir. Türkiye’nin en yoksul
kesimini bir basamak yukarı çıkartmak, çok büyük bir siyasi
mutabakat meselesidir. Zordur ama imkansız değildir. AK Partilisi,
CHP’lisi, HDP’lisi el ele verirse bu sosyal yaraya çözüm üretiriz.
O yüzden herkesin elini taşın altına koyması lazım” şeklinde
konuştu.
Gençlerin kahve köşelerinde ömür tükettiklerini belirten İhsanoğlu,
“Gençlerin aklını fikrini bilime, sanayiye kanalize etmeliyiz”
dedi.
İhsanoğlu, Türkiye’nin şimdiye kadar sadece Orhan Pamuk sayesinde
sadece bir kere Nobel ödülü kazandığını belirterek, “Bilimde,
tıpta, fizikte, kimyada Nobel kazanmadık. Bizimle yarışa, bizden
sonra kalkan ülkeler bunu başardı. Ben size Hindistan’dan, Çin’den
bahsetmeyeceğim. Mısır’dan, Pakistan’dan bahsedeceğim. 80’li
yıllarda Pakistan’dan fizik ödülü almıştır. 15 yıl önce Mısırlı bir
kimyager Nobel almıştır. Türkiye’nin bu hedefe ulaşması için
çalışması lazım” diye konuştu.
“Diyorum ki dirlik ekmek için verin elinizi. Tarlamız büyük ve
bereketli, tıpkı ülkemiz gibi” diyen İhsanoğlu, şöyle devam
etti:
“Ey azizler, son tohum sevgi saygı ve dirlikten sonra, birlik
tohumudur. Birlikte yaşama kültürüne herkesten daha fazla sahip bir
milletiz. Yıllardır ortak acılarımız devam ediyor. Suriye’de
yaşanan trajedi, Soma’da aç gözlü kapitalist anlayışın faturasına,
rehin alınan vatandaşlarımıza, ölen her bir cana ortak olarak
üzülüyoruz. Ama çok uzun zamandır hep birlikte sevinemiyoruz. Hep
birlikte sevinmeyen bir ülke, ülke olma vasfını yitirmeye başlar.
Barajlarımız, tüp geçitlerimiz, yollarımız hepimizin vergisiyle
yapılıyor. Ama bunun için bile ortak bir sevincimiz olmuyor. Bu
konuda bile bir ikilik, yarış, 70 sene önceki ülkelerle anlamsız
kıyaslamalar arasında kaybolup gidiyor sevinçlerimiz.”
“ATATÜRK YAŞASAYDI ORTADOĞU, KAFKASLAR, BALKANLAR’DA BARIŞ VE REFAH
İÇİN TEMELİNİ ATMIŞTI”
İhsanoğlu, “Atatürk şu anda yaşasaydı ne yapardı?” diye sorduktan
sonra, “Atatürk en akılcı çözümleri üreten bir liderdir. Şunu
kesinlikle söyleyebilirim. Şu anda yaşasaydı, Ortadoğu, Kafkaslar,
Balkanlar’da barış ve refah için temelini atmıştı” diye
konuştu.
Güvendiği tek şeyin Türk milletinin derin sağduyusu olduğunu
belirten İhsanoğlu, “Türk milleti tarih boyunca bunu göstermiştir.
Güzel milletime bir çift sözüm var. Aziz kardeşlerim, ey azizler,
korkmayınız, Türkiye’de istikrarı sarsacak hiçbir şey yapmayacağım.
AK Parti dahil bütün partilerle el ele vereceğim” ifadelerini
kullandı.
“Ekmek için” sloganını da açıklayan Ekmeleddin İhsanoğlu,
“Milletimizin kültüründe çok kutsal kavramlar var. Bunun başında
kitap gelir. Biz kitap diye Kur’an-ı Kerim’e deriz. Bir başka
kutsalımız var, bayrağımızdır. Bayrağımız bizim canımızdır,
kanımızdır, bu devletin tapu senedidir. Bir başka kutsalımız
ekmektir. Ekmek bizim için çok kutsal bir kavramdır. Ekmek fırından
aldığımız ekmek değildir. Ekmek tüten ocak demektir, ekmek alın
teri demektir. Şerefimiz namusumuz demektir. Kitabımıza bayrağımıza
ekmeğimize sahip çıkalım. Ben Mehmet Akif Ersoy’un dergahında
büyümüş bir gurbetçi çocuğuyum. Ekmeğin önemini çok iyi bilirim.
Taksicisi, simitçisi, garsonu mevsimlik işçisi hepimizin derdi
ekmek. Suriye’nin ekmeği elinden alındı. Suriyeli onurlu insanlar
sokaklarda perişan biçimde. İslam Birliği Teşkilatı Genel
Sekreterliği yaparken o kadar zulüm, mazlum gördüm ki, en zor
şartlarda arabuluculuk yaptım. Filistin’de devlet nişanı alan ilk
ve tek Türk benim. 20 bin yetimin kefaletini, Gazze’de, Somali’de
İslam dünyasının birçok yerinde, aç susuz kalmış insana, bebeğe,
karnını doyurmasına sebep oldum. Yüz binlerce insanın hayatta
kalmasına sebep oldum” dedi.
(İHA)