Seçim anketçisinden Başkanlık referandum tahmini
Abone olAndy-Ar'ın sahibi Faruk Acar, Başkanlık sistemi tartışmalarına ilişkin, muhalefetin aynı lider ve kadrolarla girmesi durumunda AK Parti'nin referandumdan zaferle çıkacağını söyledi.
Türk siyasi tarihine, anket şirketlerinin sonucu
tahmin edemedikleri seçim olarak geçen 1 Kasım seçimlerinin
ardından en çok tartışılan konu yeni anaysa ve Başkanlık sistemi
oldu.
Andy-Ar'ın sahibi Faruk Acar, Başkanlık referandumu yapılması
durumunda çıkacak tabloyu analiz etti.
Başkanlık sistemi tartışmalarının yanısıra, 1 Kasım seçimlerinde neden yanıldıklarını, nerelerde hatalar yaptıklarını da irdeleyen Acar, seçmenin verdiği mesajlar konusunda tespitlerde bulundu.
"SEÇMEN ERDOĞAN'IN TARAFSIZ OLMAMASINI KABULLENMİŞ DURUMDA"
TBMM’de 330 sayısı bulunursa anayasa değişikliği ve
dolayısıyla “Başkanlık sistemi” referandumunun göründüğünü
belirten Acar, "Yüzde 49,4’lük oy oranı aynı zamanda bence partili
bir cumhurbaşkanının da onaylandığı anlamını taşıyor. Erdoğan’ın
tarafsız olmamasını artık seçmen kabullenmiş durumda. 1 Kasım
seçimleri tarafsız cumhurbaşkanlığı tartışmasını bitirdi. Muhalefet
bunu temenni edebilir ama AK Parti seçmeninde de “emanet” AK Parti
seçmeninde de artık bu bir rahatsızlık değil." diye konuştu.
Acar’a göre, muhalefetin ikna gücü kaybı olası bir "Başkanlık
sistemi" referandumunda AK Parti’ye istediği sonucu verebilir.
"Acar, Başkanlık sistemine desteğin yüksek oranda olmamasına
karşın, yerinde ve zamanında hamlelerle referandumdan 'Başkanlık'
sonucuyla çıkılabileceğini işaret ederek şöyle
konuştu:
REFERANDUMDAN AK PARTİ'YE NASIL BİR SONUÇ
ÇIKAR?
"Başkanlık sistemi gündeme geldiğinden bu yana yaptığımız tüm
araştırmalarda başkanlık sistemine destek en fazla yüzde 35 çıktı.
Ortalama destek yüzde 30’lar seviyesinde. Yüzde 65-70 olumsuz
reaksiyon var. Bu algının oluşmasında muhalefet liderlerinin ciddi
bir katkısı oldu. Bugün HDP’yi ayırırsak MHP ve CHP liderlerinin
kendi seçmenlerini ikna yeteneği kalmadı. Seçmenleri gözünde
kredibiliteleri yok. Başkanlığı şu anda öncelikli mesele olarak
tartışmak AK Parti’ye zarar verebilir. Ancak öncelikli
sorunlar ele alıp düze çıkılmasının ardından gelecekte yapılacak
bir referanduma muhalefet aynı lider ve kadrolarla girerse bu
referandum AK Parti’nin lehine olur. Kendi seçmenini
ikna sorunu yaşayan bir muhalefet seçmenini sandığa
götüremeyebilir. Tıpkı 7 Haziran’daki AK Parti seçmeni tavrı gibi.
Bu durum da olası bir başkanlık referandumunda AK Parti’ye istediği
sonucu getirebilir." ifadelerini kullandı.
İşte Acar'ın o açıklamalarından çarpıcı
satırlar:
ANDY AR SEÇİMİ NEDEN BİLEMEDİ?
15 yıldır faaliyet gösteren, altı seçimi üst üste en yakın ve tek
bilen ünvanları ile başarılı ve saygın bir araştırma şirketi olarak
ilk kez yanıldık. 1 Kasım seçimlerini neden yanıldığımıza gelince,
aslında erken seçim öngörümüzle 7 Haziran seçimlerinin hemen
ertesinde sahaya indik. Biz toplam 8 araştırma yaptık. Biz seçimden
10 gün sonra yaptığımız araştırmada AK Parti’deki iki puanlık
yükselişi ve yüzde 18’lik kararsız ve kızgın seçmeni de bulduk,
açıkladık. Sahaya indiğimiz andan itibaren neredeyse her gün gündem
değişti. Iğdır, Dağlıca saldırıları, Ankara Katliamları yaşandı.
Döviz hareketliliğinin olduğu ekonominin sıkıntılı verileri ile
belirsiz bir dönemden söz ediyoruz. Bu gelişmelerin seçmen
üzerindeki etkilerini de okumaya çalıştık. Araştırmalarımız boyunca
AK Parti’deki yükselişi, MHP’deki erimeyi gördük. Temmuz ayında AK
Parti’nin tek başına iktidar ihtimalini ilk kez biz dile getirdik.
Bu arada Andy-Ar dışında neredeyse hiçbir şirket bunu ifade
etmiyordu ve ayrışmaya başladık. Seçime giden süreçte anket
şirketlerinin bu seçimde yanılma ihtimaline de hep dikkat çektim.
Buna rağmen kendi mahallemden, yani diğer bazı araştırma
şirketlerinden, AK Parti’nin yükseliş trendi içinde olmadığı, tek
başına iktidar olamayacağı eleştirilerine de hep muhatap oldum.
Uyguladığımız CATİ (Telefonla Görüşme) yöntemi nedeniyle sahadan
doğru sonuç alamadığımıza ilişkin eleştirileri kastediyorum.
Sonuçta AK Parti için yüzde 43,7 oy oranını alacak ve tek başına
iktidar dedik maalesef yanıldık ve özür diledik. Çevremden,
müşterilerimden gelen tepkiler genelde, AK Parti’nin ilk olarak
yükseldiğini söyleyen, sonrasında tek başına iktidar diyerek sonuca
yaklaşan ikinci şirket oldunuz deseler de aslında yanıldık.
Yaptığımız modelle ilgili teknik olarak bir problemin olduğu
aşikâr. Netice olarak bu kabul edilebilir bir yanılgı değil, en
azında daha önceki seçimlerde nokta atışı yapan Andy-Ar için
böyle.
ANDY AR NEREDE YANLIŞ YAPTI?
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) belirlediği 27 il örnekleminin
yeterli olmadığını gösteren bir sonuçtan bahsedebiliriz. Seçime 10
gün kala başlayan anket yasağı da son bir haftada hangi partiye oy
vereceğini belirleyen yüzde beş, altılık bir seçmene ulaşmayı da
engelliyor. Dahası yurtdışı seçime katılım ve partilere gelen
oyları tespit edemeyişimiz de etkili oldu. Biz şirket olarak ilk
kez bilememe tecrübesi yaşıyoruz. Bundan gereken dersi çıkardık, bu
durumun geleceğimize ışık tutması için çalışıyoruz.
"DAHA FAZLA PARA HARCAMADAN ARAŞTIRMAYI YARIDA KESTİK"
Son 10 gün yasak dönemde, tamamen kendi finanse ettiğimiz bir araştırma içine girdik. Bir önceki seçimde AK Parti’nin 258 milletvekili çıkaracağını tahmin edip açıklamıştık ve bilmiştik. Bu araştırmada da daha önce yapmadığımız bir örnekleme modeli ile 85 seçim çevresinde, milletvekili sayısı odaklı 20 bini aşkın denekle bir çalışma içine girdik. 12 bin 700 denekle görüşüldüğü sırada veri toplama şirketim “Galiba sahayı yanlış yapıyoruz” şerhi koyarak benimle bir veri paylaştı. Yasaklı dönemde eşe dosta duyurmak son noktayı koymak için yola çıktığımız bir araştırmaydı. 12 bin 700 kişiyle görüşme sonucu AK Parti’nin yüzde 49’ları geçen, CHP’nin yüzde 25’ler dolayında, MHP’nin yüzde 12 olduğu, HDP’nin de yüzde 10 buçuk seviyelerindeki sonuç ben yurtdışındayken bana geldi. Bu sonuçların son olarak 3-4 Ekim’de yaptığımız araştırma ve geçmişten gelen trendlerle hiçbir ilgisinin olmadığı, bugüne dek yaptığımız hiçbir çalışmada bunun bir emaresini görmüş olmamamız, AK Parti için yüzde 45’in üstünün dahi söz konusu olmadığı tespitlerimiz vardı. Kendi mahallemde, yani diğer araştırmalarda bu yükselişi teyid eden bir sonuç olmaması nedeniyle şüpheyle yaklaşmama neden oldu. O tarihe kadar güvenilir olan hiçbir araştırma şirketi Andy-Ar’ın Ak Parti için verdiği rakamın yakınında değildi. En üstte biz vardık. Yanlış yolda olduğumuzu örneklememizin hatalı olduğunu düşünüp daha fazla para harcamadan araştırmayı durdurduk, yarıda bırakıp tamamlamadık.
ACAR "MAHALLE BASKISI" DİYEREK NEYİ KASTETTİ?
Benim "mahalle baskısı" sözlerim yanlış anlaşıldı veya bilinçli
olarak çarpıtıldı. Sonuçta meyve veren ağaç taşlanır misali
okuyorum durumu. Buradaki mahalle baskısından kastım, etraftaki
insanlar tarafından etkilendik ve dolayısıyla açıklamadık değil.
Araştırmayı zaten tamamlamadık. İkincisi tamamlasaydık da yine
kendimiz bu sonuçlara şüpheci yaklaşabilirdik. Örneğin 10 gün önce
yüzde 45-46 bulursunuz, sonraki çalışma yüzde 49 olabilir. Öyle bir
durum da yok. Bir önceki araştırmamız yüzde 43. Aniden yüzde 49’a
çıkınca örneklem hatası yaptığımızı düşündük. Ben orada mahalle ile
uyumsuzluğu kastettim. Diğer araştırma şirketleri yüzde 46’lar
47’ler bulsa bunu açıklasa biz bu araştırmayı bitirir ve
doğru olduğunu düşünerek açıklayabilirdik. Bir de yüzde 43
anlatılabilir bir durum ama yüzde 49’un anlatılma sorunu da var.
Biz rakam verip bırakmıyoruz ki, bunun alt kodlarını da
açıklıyoruz. Aynı yöntemle yedi araştırma yapmışız sonra yöntem
değiştirmişiz ve sonuç çok farklı çıkmış bunun uyumsuz olduğunu
düşündük. Bu tasarruf bendeydi “örnekleme yanlış” kararını ben
verdim. Ayrıca tamamlanmamış bir araştırmayı nasıl açıklayalım. Bu
arada 43,7 ve tek başına dediğimiz sonuç bile kamuoyunda tepkilere
neden oldu. Ancak elimizde bunu açıklayabilecek bir trendimiz ve
alt kodları vardı. Birilerinden çekindik ve açıklamadık yaklaşımı
son derece haksız bir eleştiri olur. Neticede 2009 yerel
seçimlerinde sektör AK Parti için 45’leri konuşurken Andy-Ar 40
bulmuş ve açıklamıştır. Sonrasında 2010 Referandumunda sektör
‘’Hayır’’ oylarını önde gösterirken veya 52-53’leri konuşurken
Andy-Ar ‘’Evet’’ 57,4 demiş ve rekor kırmıştır. 2011 seçimlerinde
sektör yüzde 44-45’leri konuşurken biz 50’leri konuşacağız
demiştik, bildik. Herkesin yanıldığı Cumhurbaşkanlığı seçimini tek
bilen araştırma şirketi olduk. Biz doğru bildiğimiz işi yapar ve
sonucumuzu sağlıklı buluyorsak kimseden çekinmeden açıklarız. Bizi
başarılı kılan bugüne kadar disiplinli davranışımız ve tutumumuz
olmuştur. Bunu seçim sonrasında paylaşmamın nedeni ise hatamızı
tespit ettiğimize ilişkin bilgilendirme amaçlıydı.
SEÇİMİN KADERİNİ KİM BELİRLEDİ?
Bu seçimin kaderini muhalefet partileri belirledi. 7 Haziran
gecesinde AK Parti ilk kez iktidar kırılması yaşadı. Daha 7 Haziran
gecesi Devlet Bahçeli’nin Kasım ayında erken seçimi telaffuz etmesi
sonrasında piyasaların durumunu gördük. TBMM Başkanı seçilmesinde
muhalefet bloğunun performansı, AK Parti’nin şoktan çıkmasını da
sağladı. Tüm bunlar seçmenlerin gözü önünde oldu ve seçimden 10 gün
sonra yüzde 18’lik kararsız ve kızgın bir seçmen bloğu ortaya
çıktı. AK Parti, muhalefetin beceriksiz, başarısız bir noktada
algılanabilmesi için elinden gelen her şeyi yaptı. AK Parti
muhalefeti mindere çekti, güçlü olduğu alanlardan başlayarak onları
dövmeye başladı. Bu arada terör tırmandı, güvenlik kaygıları arttı.
Kalabalık ortamlarda bulunmaktan bile korkan bir seçmen ortaya
çıktı. Koalisyon bir umut oldu ama sonra o da bitti. Bu sürecin
sonunda koalisyonu kim istemedi sorumuza yüzde 70 oranında
"Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan" yanıtını aldık ama burada
Davutoğlu faktörü devreye girdi. Erdoğan’ın uzlaşmaz algısını
Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun uzlaşmacı, yumuşak üslûbu dengeledi.
Davutoğlu’nun diyalog zemini arama çabası seçmende karşılık
buldu.
"AK PARTİ DEVLETİN TÜM İMKANLARINI
KULLANDI"
( "AK Parti’den giden oyların dönmesinde Ahmet Davutoğlu etkili
oldu mu diyorsunuz?" sorusuna cevaben) Burada tam olarak bunu
ifade etmek kolaycı bir analiz olabilir ama nedenlerinden biri
olduğunu ifade edebiliriz. 7 Haziran seçimlerinden sonra AK Parti
gündemi domine eden bir aktör oldu, muhalefet sadece seyretti,
kendini anlatamadı. Seçim havası olmaması süreç boyunca siyaset
dışı olaylara ilgiyi artırdı. Bu da AK Parti’nin lehine oldu. AK
Parti devletin tüm imkânlarını kullandı, doğrudur ama ona bu zemini
yine muhalefet verdi. Seçim hükümetine bakan vermeyerek buna yol
açan yine muhalefet oldu. CHP koalisyon görüşmelerini sürdürerek
elini taşın altına koyuyor görüntüsü verdi ama hükümete bakan
vermeyerek stratejik olarak hataya düştü. CHP’nin hesabı AK
Parti-HDP hükümeti görüntüsünün verilmesini sağlamaktı ama bu
olmadı zira Tuğrul Türkeş ve Yalçın Topçu’nun hükümete girmesiyle
bu görüntü olmadı.
"AK PARTİ'Yİ İKTİDAR EDEN DE İKTİDARDAN EDEN
DE..."
AK Parti’yi iktidardan eden de tekrar iktidara taşıyan da 7 Haziran
seçimlerinde AK Parti’yi cezalandıran seçmen oldu. Bu seçmen 7
Haziran’da sandığa gitmeyerek ceza kesmişti. Bu seçmenler demek ki
emanet seçmenler. Koşulsuz, şartsız AK Parti destekçileri değiller.
Bu 9-10 puanlık seçmeni diğer muhalefet partileri taşıyamadı. Bu
seçmen aynı zamanda muhalefete de beni ikna edemiyorsunuz mesajı
verdi. Milliyetçi-muhafazakâr bu seçmen 7 Haziran’dan sonra Devlet
Bahçeli’nin ne yapmaya çalıştığını hep anlamaya çalıştı ama
anlayamadı. Burada şunu söyleyeyim eğer Meral Akşener, Tuğrul
Türkeş gibi seçim hükümetindeki bakanlık teklifini kabul etseydi
MHP, 1 Kasım’da baraj sıkıntısı dahi yaşayabilirdi.