Seçilirsem de paralel yapıyla mücadele sürecek
Abone olBaşbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Milletimizin takdir etmesi durumunda eğer cumhurbaşkanı seçilirsek, paralel devlet yapılanması ile mücadele...
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Milletimizin takdir etmesi
durumunda eğer cumhurbaşkanı seçilirsek, paralel devlet yapılanması
ile mücadelemiz kesintisiz olarak devam edecektir" dedi.
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin
grup toplantısında yaptığı konuşmada, "1950 seçimlerinin öncesinde
Çankırı’nın Şabanözü ilçesine bir CHP heyeti gidiyor. Bakıyorlar ki
halk hiç tanımadığı, bilmediği Demokrat Parti’ye gönül vermiş.
CHP’li adaylar orada halka soruyorlar, ’Yahu bu Demokrat Parti daha
yeni kuruldu, bu parti daha hiçbir şey yapmadı, daha bu partiyi hiç
tanımıyorsunuz, neden bu kadar seviyorsunuz’ diye soruyorlar. Fakat
benim Çankırılı kardeşim çok enteresan cevap veriyor, verilen cevap
şu, ’Demokrat Parti evet henüz bir şey yapmadı ama CHP’lileri
nihayet buraya ayağımıza kadar getirdi ya bu da bize yeter’
diyorlar. İşte CHP ve CHP zihniyeti, halktan, milletten bu kadar
kopuktu ve tarihi boyunca da hep böyle oldu. Millet bilmez diyorlar
ya, bu millet nasıl biliyor, gayet güzel ortaya koydu. CHP’yi
ayağımıza getirdi ya bize bu yeter diyor. Burada tarihten sizlere
bir başka hatırayı da nakletmek isterim. Hamdullah Suphi, Ankara’da
Keçiören’deki evine kömür getiren yaşlı bir amcayı karşısına alıyor
ve soruyor, Amca diyor, hükümet Ankara’ya geldi memnun musun? Yaşlı
amca, keyifsizce memnunum diyor. Hamdullah Suphi ısrar ediyor, Amca
diyor hakkını daimi koruyabiliyor musun? Jandarma, vergi memuru
sana eskisinden daha iyi muamele ediyor mu? Yaşlı amca cevap
veriyor, Evet diyor. Vaktiyle Abdülhamit zamanında paşalar bize ver
dediler verdik, öl dediler öldük onlar gittiler yerlerine İttihat
Terakki Paşaları geldi. Onlar da bize ver dediler verdik, öl
dediler öldük. Onlar da gitti şimdi siz geldiniz siz de bize ver
diyorsunuz veriyoruz, öl diyorsunuz ölüyoruz şimdi bekliyoruz acaba
bize ne zaman al diyeceksiniz" dedi.
Onyıllar boyunca devletin Anadolu’nun ve Trakya’nın yoksul
insanlarına hep verdiğini anlatan Erdoğan, "Ver’ dediler verdiler,
’öl’ dediler öldüler ama hiçbir zaman ’al’ demediler. Bu millet
merhum Menderes döneminde aldı, merhum Özal döneminde aldı, işte
şimdi AK Parti döneminde 12 yıldır hamdolsun alıyor. Millet artık
vermiyor, millet alıyor. Bu ülkede seçkinler, elitler, siyasi,
askeri, devlet gücünü elinde bulunduranlar milletten her zaman
istediler. Milleti adam yerine koymadılar, milletin ferasetine,
basiretine, enginliğine hiçbir zaman inanmadılar, hiçbir zaman
itibar etmediler ama biz milletin içinden geliyoruz. Biz, milletin
ta kendisiyiz. AK Parti’yi millet kurdu, kumaşını millet dokudu. AK
Parti her zaman milletin partisi oldu ve milletle aynı istikamete
baktı. Millet nasıl ki vekilini seçebiliyorsa, nasıl ki hükümetini
tayin edebiliyorsa, ondan çok daha kolay şekilde Cumhurbaşkanını da
seçer. Onu da tayin eder ama millet tayin eder. Bakın, CHP şu anda
tıpkı tek parti dönemlerinde olduğu gibi millete itibar etmiyor.
Milletin iyi bir seçim yapabileceğine inanmıyor" diye konuştu.
Erdoğan, "1989’da Turgut Özal’ın Cumhurbaşkanı olmasına karşı
çıktılar. 2007’de bizim cumhurbaşkanımızı seçmemize karşı çıktılar,
anayasa değişikliğine, halkın cumhurbaşkanı seçmesine karşı
çıktılar. Şimdi de bir şey tutturdular, siyaset üstü siyasetin
dışından bir cumhurbaşkanı seçmek için adeta cumhurbaşkanı değil;
Türkiye Cumhuriyeti’nin vitrinine bir vazo, bir saksı seçmenin
gayreti içindeler. Bir cumhurbaşkanı tarafsız olabilir mi? Bugüne
kadar hangi Cumhurbaşkanı tarafsız olmuştur? Meclis’i askerlerle
kuşattırıp kendisini zorbalıkla Cumhurbaşkanı seçtiren İsmet İnönü
tarafsız bir Cumhurbaşkanı mıdır? 1960 darbesinin gölgesinde
adayları tehdit ederek kendisini Cumhurbaşkanı seçtiren
üniformalarıyla Meclis’te yemin eden Cemal Gürsel mi tarafsızdır?
Genelkurmay Başkanı Cevdet Sunay, Deniz Kuvvetleri Komutanı Fahri
Korutürk darbe yapmaktan mahkum olan Kenan Evren mi tarafsızdır?
Hele bir düşünelim. Tarafsız mı bunlar, değil. Sayın Demirel, Ahmet
Necdet Sezer tarafsız Cumhurbaşkanları mıydı, tarafları yok muydu?
Bunları hiçbiri siyaset üstü değil, hepsinin bir siyaseti vardı ama
siyasetleri milletle örtüşmüyor, devletle örtüşüyordu. 27 Mayıs’ta,
12 Eylül’le, 28 Şubat’la örtüşüyor. Hepsi de milletin siyasetinin
karşısına kendi siyasetlerini, milletin değerlerinin karşısına
kendi değerlerini koyuyorlardı" ifadelerine yer verdi.
"EĞER BU KARDEŞİNİZ SEÇİLİRSE TARAFSIZ CUMHURBAŞKANI OLMAYACAK"
"Burada bir kez daha ifade ediyorum, eğer bu kardeşiniz seçilirse
tarafsız Cumhurbaşkanı olmayacak" diyen Erdoğan, "İki taraf var.
Bir millet, iki devlet. Milletin tarafında olan bir Cumhurbaşkanı
var. Türkiye’nin ihtiyacı olan da budur. Demokrasimizin ihtiyacı
olan da budur. Bu devlet tarih boyunca her zaman milletinin devleti
olmuştur. 10 Ağustos’tan itibaren bir kez daha inşallah milletinin
devleti olmaya başlayacak. İnsanı yaşat ki devlet yaşasın. Artık
milletinden sürekli alan bir devlet yok. Artık milletine veren bir
devlet var. Cumhurbaşkanını halk tarafından seçilmesiyle bu millet
her kademe devletine hakim hale gelecek. Milletin egemenliği artık
tam manasıyla işlemeye başlıyor. CHP ve MHP yapılan her reform
sırasında milleti korkutmuşlardır. Korkularının ne kadar yersiz
olduğunu da her seferinde ortaya çıkmıştır. Şu anda da bir yetki
karmaşasının olacağı, devletin işleyişinde bir aksaklık olacağı
yönünde propaganda yapıyorlar. Milletim bunlara itibar etmedi,
etmiyor" şeklinde konuştu.
Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Her zaman söylüyorum, 77
milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının her birinin de buna
güvenmesini istiyorum. Seçilmiş bir Cumhurbaşkanı ile seçilmiş bir
Başbakan Türkiye’yi asla geriye götürmez tam tersine Türkiye’yi
şaha kaldırır. Celal Bayar, doğrudan halk tarafından seçilmiş
olmasa bile o zamanki sistem gereğince Demokrat Parti’nin
Cumhurbaşkanı olarak göreve gelmiştir. Cumhurbaşkanlığı’nda Celal
Bayar, Başbakanlık’ta Adnan Menderes 10 yıllık süreçte o meşhur
darbeye kadar Türkiye’yi şaha kaldırdılar. Uyum, koordinasyon
içinde aynı istikamete bakarak, aynı politikalara inanarak
Cumhuriyet tarihimizde altın bir döneme imzalarını attılar. Hiç
kimsenin endişesi olmasın seçildiğimiz takdirde ülkenin
Başbakanıyla, Bakanlarıyla, tüm siyasi partileriyle işbirliği ve
uyum içinde Türkiye’yi geleceğe taşıyacağız. ’Edirne’nin bir
köyünden ve mahallesinden sorumluluğumuz nedir’ bunu bileceğiz.
Hakkari’de nedir, bunu bileceğiz. Her tarafa bugün nasıl bu
hizmetleri götürdük, götürüyorsak yarın da aynı şekilde bu
hizmetleri götüreceğiz. Böyle bir mükellefiyet var mı, evet var.
Bunda asla tereddüt olmaz çünkü biz devletin vitrinine saksı, vazo
seçmiyoruz. Cumhurbaşkanı elbette devleti idare edecek, başkomutan
olacak, devlet kurumlarının uyum içinde işlemesini sağlayacak ama
gerektiğinde Cumhurbaşkanı Iğdır’ın, Ağrı’nın, Erzurum’un su
meselesiyle de ilgilenecek. Yavuz Sultan Selim köprüsüyle, çözüm
süreciyle, paralel yapıyla mücadeleyle de ilgilenecek."
"İZZETLİ BİR MAĞLUBİYET ZİLLETLİ BİR GALİBİYETTEN İYİDİR"
Erdoğan, "Biz hayatımızı millete hizmete adadık. Her nerede olursa
olsun, milletin hizmetkarı olmaya devam edeceğiz. 10 Ağustos’ta
yapılacak seçimlerde AK Partililer kadar CHP’li, MHP’li, HDP’li,
diğer partilerden parlamento dışındaki vatandaşlarımızın da
oylarını alacağımıza inanıyorum. Diğer partiler çıkardıkları
adaylarla seçmenlerini tam bir hayal kırıklığına uğrattılar. Burada
MHP’ye gönül vermiş seçmen kardeşlerime bir hususu özellikle
hatırlatmak istiyorum, MHP bu Genel Başkan yönetiminde tarihinin en
kötü dönemlerini yaşadı, yaşıyor. 1999’da koalisyon ortağı olarak
hükümete girdi, 5 yıllığına oraya geldi. Tamamen edilgen, pasif bir
hükümet ortağı oldu. 3,5 yıl dayandı ondan sonra kaçıp gitti. 2000
yılında Meclis’te cumhurbaşkanı seçileceği zaman MHP’nin kendi
iradesiyle hareket etmesine izin vermediler. MHP’ye bir aday
dayattılar. Bunu seçeceksin dediler, hatta MHP içinde bir
cumhurbaşkanı adayı çıktı. Meclis içinde bu adayı tartakladılar,
dövdüler ve buna Devlet Bahçeli seyirci kaldı, bunu susarak
onayladı. 2002’de de zaten yüzde 10 barajını geçemedi. Meclis’in
dışında kaldı. Şu anda da MHP kendi iradesiyle hareket etmiyor.
MHP, CHP’nin vagonu. Pensilvanya’nın oyuncağı olmuş halde.
Kendisine dayatılan seçeneğe kayıtsız şartsız itaat ediyor. Allah
aşkına, ülkücü camia içinde Cumhurbaşkanı adayı olacak kimse yok
mudur? MHP içinde bu kutlu vazifeye aday olacak kimse yok muydu?
Devlet Bahçeli, o kadar sıfat saydıktan sonra neden kendisi çıkıp
da aday olmadı? Aslında bu saydığı sıfatlara en layık olan kişi
kendisiydi, çıksın aday olsun. Niye olmadı. Arkadaşlar izzetli bir
mağlubiyet zilletli bir galibiyetten daha iyidir. Bunu böyle bilin.
Kaybedersiniz ama izzetinizle kaybedersiniz. Hem kaybetmek hem de
izzetinizi bitirmek olabilecek en kötü şeydir" dedi.
MHP ve CHP’nin, Pensilvanya’nın peşine takılarak hem seçimi
kaybetmeyi hem de izzetini kaybetmeyi göze aldığını anlatan
Erdoğan, "Ülkücü cami içinden bir aday olsaydı, bir MHP’li
milletvekili aday olsaydı Devlet Bahçeli aday olsaydı belki
kazanamayacaklardı ama izzetiyle kaybetmiş olacaklardı. Şimdi
Bahçeli, CHP ve Pensilyanya’nın elinde oyuncak almasını küfrederek
hakaret ederek örtmeye çalışıyor. Ne o hakaretler, ne o küfürler
MHP’nin genel başkanı yönetiminde yaşadığı zilleti örtmeye yetmez.
Siz Erdoğan’a küfür edebilirsiniz ama Erdoğan’ın aldığı terbiye
size aynı dille cevap vermeye müsaade etmez. İnanıyorum ki MHP
seçmeni, ihanet şebekelerinin, marjinal sor örgütlerin elinde
oyuncak yapılan MHP yönetimine 10 Ağustos’ta işte bu dersi
verecektir" diye konuştu.
"TUTTURMUŞLAR BAŞBAKAN İSTİFA ETSİN"
Erdoğan, konuşmasında şunları kaydetti: "Şu anda tutturmuşlar
Başbakan istifa etsin. Bunlar anayasayı da okumuyor. Bunların
yasalardan da haberi yok. Anayasa başbakanın aday olması durumunda
ne zaman istifa edeceğini belirlemiş durumda. Anayasa aday olduğu
zaman değil cumhurbaşkanı seçildiği zaman parti ve meclisle
ilişiğinin kesileceğini söylüyor. Bizim adaylığımız da adaylık
sürecimiz de anayasaya uygundur. Hiç kimse komik arayışlar
içerisine girmesin. Milletimizin takdir etmesi durumunda eğer
cumhurbaşkanı seçilirsek, paralel devlet yapılanması ile
mücadelemiz kesintisiz olarak devam edecektir. Pazar günü
Erzurum’daydım. Erzurum 30 Mart’ta yüzde 59’la paralel yapı ile
mücadelemizde arkamızda durdu. Erzurum’da paralel yapıya yönelik bu
öfkenin devam ettiğini, bu ihanet şebekesine karşı Erzurum’un
arkamızda olduğunu teyit ettik. Sadece Erzurum değil 77 milyon
bizden bunu bekliyor. Biz zaten paralel yapı ile mücadelemizi
sürdürüyoruz. Bu mücadele artarak devam ediyor. Cumhurbaşkanı
seçilmemiz halinde bu mücadele daha kararlı şekilde
ilerleyecek."
PARALEL YAPIYLA MÜCADELE
"Ulusal güvenliğimizi tehdit eden paralel yapıyla mücadelede küçük
dirençlerin yaşandığını hepimiz biliyor ve görüyoruz" diyen
Başbakan Erdoğan, "Özellikle yargı içindeki hala meselenin
ciddiyetinin tam olarak anlaşılmadığını yargı içindeki paralellerin
hukuksuzluk içinde peşinde koşmaya devam ettiklerini görüyoruz. CHP
ve MHP zaten bu ihanet şebekesini koruyor ve işbirliği yapıyor. Ne
yazık ki içimizde de hala bu yapıya karşı gereken tepkiyi
koymayanlar var. Kimi kurumlarda bakanlıklarda cesaretle bu işin
üzerine gidilmediğini görüyoruz. Devekuşu kafasını kuma gömer, o
hiç kimseyi göremediği için onu da kimsenin görmediğini zanneder.
Milletim kimin ne yaptığını çok iyi görüyor. Milletim kimin sessiz
tepkisiz kaldığını, ihanete ortak olduğunu kafasını kuma gömdüğünü
görüyor. Bu ihanet şebekesine göz yumanlar, sessiz tepkisiz
kalanlar müsamaha gösterenler bilsinler ki biz de milletimiz de
bunları not ettik, ediyoruz. Millet nezdinde hiçbir eylem hesapsız
kalmaz. Milletim vakti zamanı geldiğinde bununu hesabını sorar. Biz
de sorarız. İhanet şebekesi de onun taraftarları da ona müsamaha
gösterenler de bilsinler ki eğer cumhurbaşkanı seçilirsek ihanet
şebekesi ile mücadelemiz asla kesintiye uğramaz asla rölantiye
alınmaz. Seçilirsem bizzat şahsım, aynı zamanda yerime gelecek
başbakan arkadaşım bu yapıyla sonuna kadar mücadele edecektir.
Bunun herkes tarafından bilinmesini isterim" ifadelerini
kullandı.
AB politikası, çözüm süreci, ekonomik politikaların aynı eksende
devam edeceğine dikkati çeken Erdoğan, "AK Parti’nin geleceğiyle
ilgili hiçbir tartışmaya endişe ve soru işaretine mahal olmadığını
defalarca vurguladım. Bu konuda yapılan kulislerin üretilen
dedikoduların fitne ve nifak girişimlerinin başarıya ulaşma
imkanının olmadığını tekrar ifade etmek istiyorum. Partimizin
ilkeleri, çok net şekilde çizilmiş çizgileri, kırmızı çizgileri ve
politikaları ve kuralları vardır. Hiçbir fani bu köklü davanın
istikametini değiştiremez. Bu davanın istikametini değiştirmek
isteyen buna yeltenen kendisini siyasi tarihin çöplüğünde bulur.
Önce seçimi tamamlayacak ardından partimizin geleceği ile ilgili
kararları vereceğiz. Yapılan bu işlerin üretilen dedikoduların
tamamı boşa kürek çekmektir" şeklinde konuştu.
(İHA)