Uzun zamandır ortalarda görünmeyen bir dönemin bomba mankenlerinden Şebnem Schafer, suskunluğunu bozdu. Özel hayatıyla ilgili açıklamalar yapacan Şebnem Schafer, yıllar önce yaptığı bakirelik açıklaması ile hala akıllarda. Peki nerelerdeydi? Neler yaptı? Özel hayatında neler yapıyor? İşte yıllar sonra sessizliğini bozan Şebnem Schafer'dan açıklamalar... - Jennifer Simone Macide Şebnem Schäfer… Ne isim ama! Gösterişli değil mi? Babam Alman, annem Türk. Taraflardan çifter isim gelince böyle uzamış gitmiş. -Nedir bu 4 isimli kadının hikâyesi? Annem 1970’lerde işçi olarak Almanya Frankfurt’a gitmiş. Hiç Almanca bilmeden... Gittiğinin beşinci haftasında babamla tanışmış ve aşk. - İngilizce mi anlaşıyorlarmış? Ortak dil yok, sözlüklerle, el kolla. Belki de her şeyi konuşabilmiş olsalardı anlaşamazlardı, evlenemezlerdi. Kim bilir? Babam bir gün annemin ismini kağıda Lale Schäfer olarak yazmış. Gülüşmüşler ve birkaç hafta içinde de evlenmişler. 42 yıl süren, ancak babamın vefatıyla son bulan güzel bir çılgınlık… Mutlu bir aileydik. 1984’te Frankfurt’ta doğdum. Benden 11 yaş büyük bir de ablam var. -Abla da sizin gibi uzun boylu mu? Ablam 1.90! Ben 1.80’im. Ama onun modellikle alakası yok, biraz kilolu. -Türk kültürüyle mi büyüdünüz? Evde Türkiye ağırlığı vardı. Babam, annemle evlenmeden Müslüman olmuş. -Annenizin ısrarıyla mı? Annem ısrar etmemiş ama babam öyle karar vermiş. Kuran’ı okumuş. -Siz okudunuz mu? Kuran’ı Almanca’dan okudum. Annem Türkiye ile bağımızı kurmak için çaba gösterirdi. Her 10 Kasım’da Almanya’ya göre saat 08.05’te bizi arar televizyondan sirenleri dinletirdi. Trendeysem ayağa kalkardım, yoldaysam saygı duruşuna geçerdim. Herkes tuhaf tuhaf bakardı. -İtaatkâr bir çocuk muydunuz? Hiç! Çok asiydim ve çok zor bir ergendim. Okulu hiç sevmiyordum. Kendimi güzellik, modellik yarışmalarına verdim. Birçok derece kazandım. Bu benim kurtuluşum oldu, o yarışmalar beni oyalıyordu. -Aile ne diyordu bu duruma? Annem hiç istemiyordu, kızıyordu ama babam çok destek oluyordu. - Alman baba farkı!!! Evet. 17 yaşındayken Türkiye’de ‘Ford Models Supermodel of the World’ yarışmasında birinci oldum ve hayatım şekillenmeye başladı. -Sizi kim keşfetti? Acun Ilıcalı o zamanlar muhabirdi. Benimle röportaj yaptı, ardından Show TV’de yarışma sunmamı teklif ettiler. Türkçem çok kötüydü ama herhalde sempatik geldi onlara. Röportajlar, haberler, magazin derken yavaş yavaş tanınmaya başladım. -Ama tanınmanızdaki en büyük etki magazin ve ilişkileriniz oldu… Çok fazla yalan haber yaptılar hakkımda. Eskiden çok üzülürdüm ama şimdi vurdumduymazım. -‘Bakireyim’ açıklamanız hala hatırlanıyor. Gerekli miydi bu? Yaptıklarımdan hiç pişmanlık duymadım. O zaman öyle gerekliydi, öyle oldu. -Aşk hayatınıza bakınca geriye nasıl bir duygu kaldı? Hiçbir şey hissetmiyorum. -Tek eşliliğe inanıyor musunuz? Bunun üzerine pek düşünmedim. - En uzun ilişkiniz ne kadar sürdü? En uzunu iki yıl kadar... -Evlenmek istiyor musunuz? Birkaç kez niyetlendim ama olmadı. İsterim ama şimdilik öyle bir şey yok. -Türkle mi yoksa yabancıyla mı? Benim hiç yabancı sevgilim olmadı. -Türklerden de bir hayır çıkmadı! Aynen! O kitaplarda anlatılan, filmlerde yüceltilen aşkı yaşadığımdan emin değilim. Sanırım aşık olmadım. Çünkü bir yerden sonra mantığım devreye giriyor. Kendimi tamamen bırakmıyorum. -Aşık olmak istiyor musunuz? Aşkı yaşamak güzel ama sonradan da acı çekiyorlar. Aşk konusunu daha pek çözemedim. Ama eninde sonunda ya olacak ya da olacak! Aşkı merak ediyorum. Yaşamam şart! -33 yaşında olmak nasıl bir his? En güzel zamanımdayım. 30’larda daha oturaklı olduk, tecrübelendik. Bizim jenerasyon ruhen de geç büyüyor. -Çocuğu olmayanlar için doğru… Kendimi anne olacak kadar büyümüş hissedemiyordum. Şimdi anne olmaya daha sıcak bakmaya başladım. -Cihangir’de ‘Masal Uydurma Atölyesi’nde çocuklara ayda bir masal anlatıyorsunuz değil mi? 4-7 yaş arası çocuklarla çalışıyorum. Ben giriş yapıyorum, çocuklar masala devam ediyor. Çocuklar teknoloji yüzünden hayal kurmayı unuttular. Masallarla onlara bunu hatırlıyorum. -Almanya’da siyaset bilimi okuyorsunuz. Bir yandan da modellik yapıyorsunuz. Neden? Hayatım biraz gelişigüzel ilerledi. Odaklanamadım. Kararsız biriydim ama artık değiştim. -Siyasetle ilgilenmeye ne zaman başladınız? Almanya’da 2006’da Hıristiyan Demokrat Parti’ye üye oldum. Merkez sağda bizim eski Doğru Yol Partisi (DYP) gibi... 2007’de de, Türkiye’de DYP’de bir süre çalıştım. -Türkiye’de şimdi siyasete girmek ister miydiniz? Ülke zor bir süreçten geçiyor. Ama o kapıyı hep açık tutuyorum. Yaşım ilerlediği zaman bir gün mutlaka siyasete gireceğim. Ama şimdi sanki pek zamanı değil gibi...