Sebahat Tuncel'den flaş açıklamalar...
Abone olHDP eş Başkanı Sebahat Tuncel partisinin grup toplantısında gündemi değerlendiriyor.
İNTERNETHABER.COM
HDP eş Başkanı Sebahat Tuncel partisinin grup
toplantısında gündemi değerlendirdi. AK Parti hükümetinin çözüm
sürecinde üstüne düşen hiç bir sorumluluğu yerine getirmediğini
savunan Tuncel bölgedeki karakol inşaatları, yeni korucu kadroları
açılması, faili meçhul cinayetlerin görüldüğü davaların zaman
aşımına takılması ve cezaevlerindeki hasta tutukluların tahliye
edilmemesine dikkat çekti. Üniversitelerdeki Kürt öğrencilere karşı
organize bir saldırı dalgası olduğunu iddia eden Tuncel bu
saldırıların arkasında hükümetin olduğunu öne sürdü.
İşte Tuncel'in grup toplantısındaki konuşmasından satır başları:
AKP ÇÖZÜM SÜRECİ İÇİN NE YAPIYOR? HİÇ
BİR ŞEY!
Kürt halkı direnek kazandığı kazanımları korumak istiyor. Sayın
Öcalan'la arkadaşlarım İmralı'da kendisiyle görüşüyor. Ancak AKP
hükümeti bu görüşmelere sadık kalmıyor. Bir yandan çözüm süreci
devam ediyor bir yandan da hükümet bölgede karakollar yapıyor. Halk
bu karakollara karşı direnmeye devam ediyor. Peki AKP ne yapıyor?
Hiç bir şey yapmıyor. Geri çekilme sürecinde AKP ne yaptı? Terörle
mücadele kanunu olduğu gibi duruyor. Hatip Dicle hala cezaevinde.
Hasta tutuklular hala içerde. 5 tane yargı paketi çıktı ama
bakıyoruz hepsi kendi sorunları ile ilgili. Bir sözüyle her işi
yapılan Erdoğan hasta tutuklular için çalışma yapsaydı sonuç
alınmaz mıydı?
EĞER ÇÖZÜM DİYORSANIZ KORUCULUĞU LAĞVEDECEKSİNİZ
AKP çözüm süreci için 341 yeni karakol ihalesi vermiş durumda.
Güvenlik barajı yapılıyor. Şırnak'ta 11 tane güvenlik barajı inşaa
ediliyor. 20 tane daha yapılacak. Madem çözüm süreci deniyor neden
güvenlik barajı yapıyorsun? İki bin civarında korucu kadrosu
açılıyor. Eğer çözümden söz ediyorsanız savaş dönemlerindeki
yönetmelerden vazgeçeceksiniz. Koruculuğu lağvedeceksiniz. Madem
barış süreci ilerliyor bize anlat, neden insanları
silahlandırıyorsun? Bu hükümet durmadan çözüm sürecinden sözediyor
ama Kürtlerin karnı lafa doymuştur. Barış için adım atacak mısın
atmayacak mısın? Yerel seçimler, Cumhurbaşkanlığı seçimleri derken
hiç bir şey yapılmıyor. Artık yağma yok. Çözüm için yüzleşmek
gerekir. 90 yıldır bu ülkede yaşanan inkar ve imha siyasetinin
aşılması için ne yapıldı? Hakikatleri Araştırma Komisyonu neden
kurulmadı? Nasıl olacak peki nasıl yüzleşeceğiz? Hani barışacaktık,
hani yüzleşecektik. Faili meçhul cinayetler ile ilgili davalar
zaman aşımı ile karşı karşıya... Barış ve çözüm için somut adımlar
atılmalıdır ama bunların hiç biri yapılmıyor. MİT yasasını apar
topar çıkartıyorsun ama toplumsal müzakere yasasını
çıkartmıyorsun.
KÜRT ÖĞRENCİLERE ÜNİVERSİTELERDE ORGANİZE SALDIRILAR VAR
Bugün Kürtlerin çoğu batıda yaşıyor. Ama fabrikada okullarda nefret söylemi ile karşı karşıya. Üniversitelerde öğrenciler dövülüyr her gün. İlginçtir özellikle sınav dönemlerinde. Bu saldırıları yapanlar nereden alıyorlar yetkiyi. Bu hükümetten alıyorlar. Savaş sadece dağlarda olmuyor. toplumda da ciddi bir karşılığı var. Bu ülkede devlet çocukları öldürme yetkisini kendinde görüyor. Gezi'de Roboski'de katledilen çocuklar var. AKP hükümetinde öldürülen çocukların hesabı sorulamıyor. Ali İsmail Korkmaz davası ortada. Yargılanan polis bu cesareti nerden alıyor? Tabi ki Başbakan'dan alıyor. Eskiden Kürtlerin şahitliği kabul edilmezdi şimdi de emekçilerin tanıklığı kabul edilmiyor.
ROJAVA DEVRİMİ YENİ BİR DEMOKRASİ İNŞAA EDİYOR
Türkiye Suriye'deki iç savaşı bir iç politika konusu olarak görüyor. Biz Türkiye'nin Rojava'yı düşman olarak görmemesi gerektiğini söyledik. Üç kanton ilan edildi ve yeni bir demokrasi inşaa ediliyor. Ancak demokrasiden korkanlar bu devrimden korkarlar.
CÜBBESİ OLMADAN MECLİSTE OLANLARI DİKKATE ALIYOR MUSUN?
Danıştay bize davet göndermedi, ana muhalefet değiliz diye sanıyorum. Metin Feyzioğlu konuşmasında KCK tutuklamalarına çok kısa bir yer verdi. Ama bunlar bir kenara Başbakan'ın tek kişilik tiyatrosuna dikkat çekmek istiyorum. Cübbeni çıkart gel diyor ama cübbesi olmadan parlemantoda siyaset yapanları ne kadar dikkate alıyorsun? Bu aslında devlet krizidir. Bu kriz aşılamaz ve giderek derinleşecek. Siyaseti toplum yapar. Siyaseti sadece siyasetçielre bırakrısak vay bu toplumun haline. Bumeclis savaş için her gün toplandı ama barış için hala toplanmadı. Bu siyasetçiler özgürlüğü geliştirmek için değil aksine daraltmak için çalışıyor. Bu iş 23 Nisan'da çocukları o koltuğa oturtarak olmuyor. Siyasetin yeri sadece meclis değil sokaktır. Sokakta kazanan Türkiye'de siyaseti kazanır.