Sebahat Tuncel'den Başbakan Davutoğlu'na çağrı!
Abone olDTK Eş sözcüsü Sebahat Tuncel Suruç'taki katliam sonrası dört lidere çağrı yapan Başbakan'a seslendi.
NESRİN YILMAZ
İNTERNETHABER-ANKARA
Olay sonrası Suruç'a giden Sebahat Tuncel yaşananlardan AK Parti
hükümetinin sorumlu olduğunu söyledi.
Olayın sadece güvenlik zzafiyetiyle açıklanamayacağını belirten
Tuncel, dört lidere çağrı yapan Davutoğlu'na "Askerilerin
ölmesini, gençlerin ölmesini gerçekten istemiyorsa, bu onu
gerçekten üzüyorsa barış politikasını devreye sokmalı"
dedi.
KINIYORUM
Öncelikle bu katliamı kınıyorum, katliamda yaşamını yitirenlere
allah'tan rahmet, ailelerine sabır , yararlılara acil şifalar
diliyorum.
KATLİAM GELİYORUM DEDİ
Bu katliam geliyorum diyen bir katliam. Biz uzun zamandır bu konuda
uyarılarda bulunuyoruz. türkiye'nin Suriye ve Rojava politikasının
yanlış olduğunu, bu politikanın türkiye'yi de kaosa çektiğini,
çatışmanın içine çektiğini söylüyoruz.
AKP DAEŞ'E HEP ALAN
AÇTI
Türkiye'nin, sınırlarını DAEŞ çetesine açmasının Türkiye'de de
ciddi anlamda bir risk oluşturduğunu hep ifade ettik. Bugün bunları
yaşıyoruz. AKP hükümeti DAEŞ'le ilişkisi olmadığını ifade etse de
pratikte DAEŞ'e hep alan açtı.
Bu bazen medyaya yansıdı, halkın, bizlerin tanıklıkları oldu, bugün
yaşananların aslında temel nedenlerinden biri bu.
İkincisi, AKP hükümetinin ısrarla Rojava devrimi kabul etmeyen,
Rojava'nın kendi kendini yönetme hakkını tehdit olarak gören
anlayışı bugün yaşananların temel nedenlerinden biri.
DAEŞ'E GİDEN SİLAHLAR TÜRKİYE'DE BOMBA
OLARAK PATLADI
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AKP'nin sözcüleri PYD'yi IŞİD'le bir tutan
yaklaşım sergilediler ve Kobane direnişi sırasında "Kobani düştü
düşecek" dediler. bunun yansımalarını hep gördük. Kobani'nin
düşmesi için DAEŞ çetelerinin sınırı geçmesine izin verildi.
Adana'da giden tırlarda silahlar bulundu, bunların o örgüte gittiği
net olarak ifade edildi ama AKP bunları hiçbir zaman kabul
etmedi.
Şimdi görüyoruz ki aslında oraya giden silahlar bugün Türkiye'de
bomba olarak patlıyor. Seçim öncesi Amed'de patladı, dosyaya
gizlilik kararı verildi, bunun arkasındaki güçler açığa
çıkarılmadı, bugün benzer olayı Suruç'ta yaşadık.
MASUM NEDENLE
ORADAYDILAR
31 insanımızı kaybettik, bu insanlar masum bir gerekçe ile
buradaydı. Kobani'deki çocukları biraz gülebilsin diye onlara
oyuncak götürmek istediler, Kobani halkıyla dayanışma içinde olmak
istediler ve savaşın etkileri nedeniyle çöle dönen Kobani'ye ağaç
dikmek istediler, bu bomba buna yöneliktir.
GENÇELERE SIKINTI YARATIRKEN BOMBACININ
İZİ SÜRÜLMEMİŞ
Urfa valiliği bu gençlerin gelişi üzerine bir haftadır sürekli
gerginlik yaratırken, Kobani'ye geçişleri için sıkıntı yaratırken
bombacının izini sürmemişler. Bir kültür merkezinin içine gelip bu
kadar rahatça bomba patlatabiliyorlar. Bu sadece güvenlik zaafı
olarak değerlendirilebilecek bir durum değil. Bundan ders çıkarmak
gerekir. Eğer gerçekten bununla hesaplaşılmazla yarın başka
yerlerde benzer olaylar yaşanabilir, bu çok ciddi bir risk.
O açıdan mevcut hükümetin ya da kurulacak hükümetin yapması gereken
ilk şey barış politikasını esas almasıdır. Hem Suriye politikasının
yeniden gözden geçirilmesi, hem yürütülen çözüm müzakerelerine
yeniden dönülmesi gerekir.
Çünkü savaşın, çatışmanın, kaosun olduğu yerde ne yazık ki bu tür
olaylar yaşanıyor. Türkiye halkının ihtiyacı olan şey barıştır.
hükümetin derhal bu savaş politikasından vazgeçmesi ve barış
politikasına dönmesi, sınırlarını da barış için güvenli hale
getirmesi gerekiyor.
BAŞBAKAN'IN ÇAĞRISI
SAMİMİYETSİZ
Başbakanın çağrısını çok smaimiyetsiz buluyorum. Çünkü biz başından
beri AKP hükümetine savaşın son bulması, müzakere sürecinin kalıcı
barışa evrilmesi için çağrıda bulunduk. Bakın kaç aydır Kürt halk
önderi Sayın Öcalan'la ailesi, avukatları, hiç kimse diyalog
kuramıyor, heyetimiz görüşemiyor, müzakere süreci askıya alınmış
durumda.
Seçim öncesinden bu yana aslında AKP hükümeti bir çatışma
stratejisi izliyor. Ağrı'da yaşananları gördük, durum ortaya çıktı.
Bugün yaşananların temel sorumlusu da AKP iktidarıdır, çözüm
sürecini askıya alan, barış konusunda hiçbir adım atmayan, savaş
politikalarını devreye sokan AKP hükümeti bütün bu yaşananların
sorumlusudur.
BAŞBAKAN GERÇEKTEN
ÜZÜLDÜYSE
Biz hiçbir gencin ölmemesini istiyoruz, halkımız da bunu
istiyor, Başbakan Davutoğlu Adıyaman'da ölen asker için
gerçekten üzüldüyse, gerçekten askerlerin yaşamını yitimesini
istemiyorsa yapması gereken şey barış kararı almaktır.
Ben buradan çağrıda bulunuyorum; gerçekten Adıyman'daki
olayların benzerinin olmaması için, bu ülkede askerlerin ölmemesi
için AKP derhal parlamentoyu barış için toplamalı ve müzakereye
başlamalıdır. Askıya aldığı müzakere sürecini derhal
başlatmalıdır, o zaman biz gerçekten bu giden gençlere
üzüldüklerine inanacağız.
Yoksa bunun üzerinden bir çağrı yapmasının bir anlamı yok, biz
barış için başından beri o kadar çok şey söyledik li, bazen sözün
bittiği noktalar oluyor, bizim çağrımız Davutoğlu'nun kendisinedir.
Davutoğlu gerçekten bir daha askerlerin ölmemesini, bu ülkede
insanalrın ölmemesini istiyorsa kalıcı barış için adım
atmalıdır.
BAHÇELİ MUHATABIMIZ
DEĞİL
MHP ise başından beri çözümden yana değil çözümsüzlükten yana tavır
aldı. Çözümsüzlük siyasetinden yana oldu, AKP'yi de çözümsüzlük
siyasetinin içine itmeye çalışıyor ve bunu partimiz üzerinden
yapmaya çalışıyor. Bizim muhatabımız Bahçeli değil, bizim
muhatabımız hükümettir, onun ne yapacağı önemli.
BAŞBAKAN ÇAĞRI
YAPACAKSA...
Çok korkunç bir manzara var burada, biz benzer manzaraları yakın
zamanlarda da yaşadık. Daha bir ay önce Kobani'de 250 sivil
yaşamını yitirdi, öncesinde Reyhanlı'da, Cilvegözü'nde bombalar
patladı, bunların hiçbirinin hesabı verilmedi, hiçbiri açığa
çıkarılmadı.
Oysa hepsi aynı kaynaktan besleniyor, onlar açığa çıkarılmış,
sorumluları yargılanmış olsaydı bugün bunlar yaşanmayacaktı. O
yüzden AKP hükümetinin yapması gereken şey, dört lider gelin bunu
lanetleyelim demek değil, lanetlemenin yollarından biri hesap
sormaktır, açığa çıkarmaktır.
Bir daha bunlar yaşanmasın istiyorsak yapmamız gereken şey barış
politikaları konusunda bir çağrı yapmaktır. Mesela Sayın Davutoğlu
"gelin parlamentoyu acil toplayalım, barış kararı alalım,
müzakerelerin başlaması konusunda bir çalışma yürütelim, içeride ve
dışarıda barış politikalarını konuşalım" çağrısı yapması
daha önemli olurdu. Yaptığı çağrının bir anlamı yok, zaten bu
çağrının bir karşılığı da yok.
AKP hükümeti halklara hesap vermek durumunda, bunlar onlardan
bağımsız değil. Urfa Valiliğinden, Urfa Emniyetinden bağımsız bir
gelişme olabilir mi. Güvenlik görevlisinin en çok olduğu yerlerden
birinde böyle bir olayın bu kadar rahatça yapılması, canlı bombanın
gelip bombayı bu kadar rahatça patlatması nasıl mümkün
olabilir.
HALA GÖREVDELER
Oraya bir gençlik grubunun geleceği, güvenli bir şekilde Kobani'ye
geçmeleri için Valilikle, kaymakamlıkla diyalog kurulduğu halde
önlem alınmaması hiç normal değil. Hala vali, emniyet müdürü,
İçişleri Bakanı görevde.
Roboski'de olduğu gibi diğer olaylarda olduğu gibi hiçbir sorumlu
yargılanmıyo, yargılanmadıkça da bu tür olaylar yaşanıyor.
Burada çok acı bir tablo vardı, o annelerin çığlığı, ailelerin
öfkesi... Korkunç bir manzaraydı. Ve tüm bunlar ne için oluyor.
AKP'nin savaş politikası yüzünden gençlerimiz ölüyor, yaşamlarımız
gidiyor ve her ölenle birlikte bizim de biraz insanlığımız
ölüyor.