Sazak, Hekimoğlu'nu unutmayacak
Abone olGeçtiğimiz gün kaybettiğimiz Müşerref Hekimoğlu, pek çok gazeteci tarafından hem sayılıyor hem de seviliyordu. Onu seven ve sayanlardan biri de Derya Sazak...
Geçtiğimiz gün Türk basını bir çınarını daha kaybetti. Uzun,
yorucu ve bir o kadarda güzel gazetecilik yıllarından sonra
Müşerref Hekimoğlu, bu tempoya daha fazla dayanamadı ve aramızdan
ayrıldı. Onu tanıyan hiç bir medya mensubu unutamadı.
Unutmayanlardan biri de Derya Sazak... Darbe yıllarında beraber
çalıştığı Hekimoğlu'ndan Sazak yazısla bahsetmiş. Bizde bu yazıyla
onu daha da yakından tanımış olduk. Sizde bu yazıyı okuyun ve
Müşerref Hanım'dan feyz alın...
12 Eylül 1980... Saat 04.00. Israrla çalan telefonu açıyorum.
Müşerref Hanım'ın sesi:
'Kuzum, derhal büroya gelin, ihtilal başladı!'
Anka Ajansı'nda parlamento muhabiri olarak çalışıyorum. Müşerref
Hekimoğlu, ajansın patronu. Anka'yı Altan Öymen'den devraldıktan
sonra genç bir ekip kuruyor. Teoman Erel, Yazı İşleri Müdürü; Uluç
Gürkan, Ekonomi Bülteni'ni çıkarıyor. İstihbarat şefimiz Varlık
Özmenek.
TBMM, altı aydır Cumhurbaşkanı seçemiyor... Sonu gelmez hükümet
krizleri, gensorular ve yaklaşan darbenin ayak sesleri. İhtilal ve
muhtıra görmüş 1960'ların usta gazetecileri yanında mesleğe
1970'lerin ikinci yarısında başlayan bizler çömez sayılıyoruz. 'Bir
ihtilal daha var!' Ancak 'Ne zaman başlayacak?' öğrenemiyoruz.
Çünkü 1980 yazında Meclis'te öğleden sonraları Cumhurbaşkanlığı
için 'nafile turlar' yapılıyor. Türkiye darbenin eşiğinde, Ajda
Pekkan'a, Bülent Ersoy'a oy çıkıyor, CHP ve AP tarihsel uzlaşmayı
bir türlü sağlayamıyor. Milletvekilleri, Meclis'ten 'Yarın belki
görüşemeyiz' diye ayrılıyorlar.
Müşerref Hekimoğlu'nun telefonuyla 'darbeyi' haber alıyoruz. Daha
doğrusu atlamış oluyoruz!
Anka Ajansı o yıllarda, Çankaya'da Portakal Çiçeği Sokak'ta. Yollar
henüz kesilmeden, sokağa çıkma yasağı başlamadan büroya ulaşıyorum.
Meclis'in önünden geçerken, askeri birliklerin ve tankların palet
sesleri geliyor.
Hekimoğlu başta, Anka'nın yönetici ve muhabir kadrosu 12 Eylül'ün
askeri kodlarını, Genelkurmay Başkanı Evren tarafından gerçekleşen
darbenin 'emir komuta' mekanizmasını, Ecevit, Demirel ve öteki
siyasi liderlerin akıbetini çözmeye çalışıyorlar. Telefonlar,
teleksler susmuyor.
Müşerref Hanım, '27 Mayıs'ın romanı'nı yazmış, 1960'ların Milli
Birlikçileriyle yakın dostlukları olan bir gazeteciydi. Nülüfer
Yalçın ve Müşerref Hanım başkentin 1970 - 80'li yıllardaki en güçlü
kadın gazetecileriydi. Geniş diplomatik ve siyasi çevreleri vardı.
Müşerref Hanım, Ankara'nın kültür ve sanat çevreleriyle iç
içeydi.
Anka Ajansı'na 1978 yılında girmiştim. Ecevit hükümeti yeni
kurulmuştu. Rüzgarlı Sokak'ta mesleğe başladığım Yeni Ulus'ta geçen
2.5 yılın ardından Anka Ajansı, gazetecilikte üniversite ötesi
'mastır' programı gibiydi. 1982 yılına kadar, rahmetli Teoman
Erel'in yönetiminde dört yıl siyasi haberciliğin en iyileriyle
çalıştım.
Müşerref Hekimoğlu, Anka'nın 'bağımsızlığı' özgür ve dürüst
habercilik için yaşamının sonuna kadar mücadele etti. Ankara
gazeteciliğinin simgesiydi. Kendisini 'Cumhuriyet kızı', 'devrim
kuşağı' olarak tanımlardı.
Müşerref Hanım'ı son yolculuğunda saygıyla anıyoruz.
YAZI:Derya SAZAK