Siz meclis çatısı altında yüzyıllık kavgayı devam ettirmek için
var gücünüzle savaşıyorsunuz ya çok değerli milletvekilleri...
Hani siz, biz bu coğrafyada sizden önce de vardık, bütün
topraklar bizim diyorsunuz ya...
Hani siz, "hayır burada biz de varız, bizi de kabul
edeceksiniz" diye bağırıyorsunuz ya...
Hani, dünya bu kadar küçülmüşken hala dibine kadar
milliyetçilik naraları atıyorsunuz ya o yüce çatı
altında...
Hani, dünya parmaklarımızın ucundayken, hani insanoğlu hakikaten
bir kuş misaliyken, bir karış toprak için kan
davası güdüyorsunuz ya...
Ayıp ediyorsunuz!
Bakın, Van'da çocuklar üşüyor!
Ve biz gerçekten onlara yüreği yananlar olarak, onların
atalarının bu ülkeye hangi asırda geldikleriyle, ya da daha önce
burada olup olmadıklarıyla ilgilenmiyoruz.
Van'daki çocukların Kürt ya da Türk olmaları veya bambaşka bir
ırka mensup olmaları durumunda üzüntümüzün derecesini değiştirmeyi
zerrece vicdanımızdan geçirmiyoruz...
Van'da, üzerinde montu olmayan, büyük ihtimalle bir başkasının
verdiği ve üst üste giydiği kazaklarla, karda, o kıpkırmızı
yanaklarıyla kartopu oynayıp, yüreğindeki çocukla dudak kenarımıza
en acılısından gülümseme yerleştiren bir çocuğun ırkı bizi ne
ilgilendirir sahi, ya da o çocuğun umurunda mıdır o coğrafyanın
adı!
Görüntüleri izlerken bir bardak sıcak çikolata ikram etmek
geliyor hepsine içimden...
Gelin, demek istiyorum onlara, "gelin haydi bu akşam
hamburger ve patatesler benden!"
İçimi acıtıyor yokluk içindeki bakışları, verilmiş soğuk sözler
karşısındaki çaresizlikleri...
O yaşlarda, o minicik elleriyle, o yaşta kocaman olmak zorunda
olan yürekleriyle çocukluk yapıyorlar işte...
Oyun oynuyorlar ve büyüklerinin kavgalarına inat
gülümsüyorlar...
Öyle ya, o soğukta, çadırda, bütün aile "aynı
odada" yaşamaya çalışan o çocuk sahi benim yüreğimi
yakan...
Ve tuhaftır, yaktığı yüreğe aynı zamanda umut aşılayan!
Sahi, siz nasıl anlatacaksınız onlara, ne anlasınlar soğuğun
ayazında hiç çocuk olamamışken "değerini"
toprağın!
Çadırda, mum ışığında, bütün gece çadır yanar korkusuyla
uyumayan annenin dramının yanında bahsi mi geçer ırkların!