Joe Biden, yıllardır tam anlamıyla ifade edemediği, fakat yer
yer kısmen de olsa açığa vurduğu Türkiye hakkındaki şer
düşüncelerini başkanlık makamına gelir gelmez uygulamaya
koymuştur.
Aralık 2019’da başkanlık seçiminden yaklaşık bir yıl önce
kendisiyle yapılan bir söyleşide şöyle diyordu:
“Şu an ona (Erdoğan’a) farklı bir şekilde yaklaşmamız
gerektiğini düşünüyorum. Muhalif Türk liderlerini desteklersek
onları daha cesur davranmaya itersek Erdoğan’ı yenebilirler. Darbe
ile değil. Seçim ile. Yapacağım son şey ona Kürtler konusunda boyun
eğmek olurdu kesinlikle. Özellikle Doğu Akdeniz’deki petrol
faaliyetlerinin görüşülmesi ve birçok farklı şeyde.”
Bu cümlelerden onun hedefini ve maksadını anlamak zor olmasa
gerek. Nitekim başkan seçildikten sonra onlarca yıldır birlikte
çalıştığı FETÖ, PKK ve Ermeni örgütlerinin Türkiye ve Türkiye
dışındaki temsilciliklerini harekete geçirmekle işe başladı.
Açıktan Sayın Erdoğan’ı, örtülü olarak da Türkiye Cumhuriyeti
Devleti’ni hedefe koydu.
Onun “Muhalif Türk liderlerini desteklersek onları daha cesur
davranmaya itersek Erdoğan’ı yenebilirler.” sözünden ilham alan
bütün muhalifler ses sese vererek Sayın Cumhurbaşkanı’na ve onun
liderliğindeki Cumhur İttifakına karşı saldırıya geçtiler.
Malum olduğu üzere 15 Temmuz Darbe planını hazırlayanların
başında Biden’ın olduğu aşikârdır. Darbe girişimi, bozuk silah gibi
geri tepmiş, bütün dengesini alt üst etmiştir. Çünkü kendisi bu
darbenin başarısız olacağına asla ihtimal vermemiş, taşeronlarını
kutlamaya gelmeyi planlamışken bu başarısızlık onu çok üzmüştür.
Bir süre aklı başına gelmemiş ne yapacağını bilememiştir. Ardından
büyük bir pişkinlikle Ankara ziyaretinde bulunmuş ve Sayın
Erdoğan’a geçmiş olsun demiş, bu arada dostlarına da ümit vermeyi
ihmal etmemiştir.
Onun başkan seçilmesiyle birlikte hem ülkesindeki ekibi hem de
ülkesi dışındaki işbirlikçileri sevinç ve heyecanlarını
saklayamamış daha resmi sonuçlar açıklanmadan kendisine
tebriklerini sunmuşlardır. Ümitlerini ona bağlayan PKK, FETÖ,
Ermeni örgütleri ve sözde bizimkiler moral bulup cana
gelmişlerdir.
Sayın Erdoğan, Biden’ın 24 Nisan Bildirisinde vereceği mesajı
tahmin etmiş olmalı ki kendisiyle 23 Nisan günü yaptığı telefon
görüşmesinde sözde Ermeni soykırımı meselesini doğru yorumlayıp
yanlış ifadeler kullanmamasını istemiştir. Ne var ki Biden olumlu
cevap vermemiştir.
Sayın Cumhurbaşkanı, vaziyetten sonuç çıkarmış ve Biden’ın 24
Nisan Bildirisini açıklamasından önce cevabını vererek; İstanbul
semalarına, Anadolu’yu vatan yapmamızın tarihi büyüklüğündeki Türk
Bayrağını asmış ayrıca onun örgütlerinin üzerine de komandolarımızı
ve özel harekâtçılarımızı göndermiştir!
Bununla Büyük Türk Milletinin mesajını hem içimizdeki şaşkınlara
hem de 24 Nisan Bildirisini sunanlara benzeri görülmemiş bir
şekilde vermiştir. Karabağ’da kahraman Türk askerlerinin karşısına
çıkma cesareti gösteremeyenler, tarih boyunca görmeye alışık
olduğumuz ayak oyunlarıyla intikam almaya çalışmışlardır.
Türkiye Cumhuriyetinin akademisyen bir vatandaşı olarak başta
Cumhurbaşkanımız olmak üzere devletimizi verdiği bu cevapta emeği
geçen herkesi tebrik ediyor, canı gönülden desteklemeye devam
ediyorum.