Internet Haber Mobil Uygulama
Internet Haber mobil uygulamasını denediniz mi?
Internet Haber mobil uygulamasını denediniz mi?
MHP lideri Bahçeli'nin "31 Mart seçimleri öncesinde bazı
provokasyonlar devreye sokulacak" uyarısı yeni bir
tartışmanın fitilini ateşledi.
Dün gece Habertürk ekranında bu konuyu tartışan uzmanlar,
provokatif eylemlerin nerelerde veya nasıl yapılacağına dair
öngörülerde bulundu.
Güvenlik Politikaları Uzmanı Sevgili Mete Yarar Türkiye'de bulunan
Suriyeli mülteciler üzerinden bir deneme yapılacağını söyledi ki bu
yöntem zaman zaman denenmiyor değil.
Neredeyse her gün sahte resimler üzerinden Suriyelilerin bir kadına
tecavüz ettiklerine, mahalle basıp insanları öldürdüklerine, tomar
tomar maaş aldıklarına ya da parasız tedavi edildiklerine dair
yalan haberler sosyal medyaya servis ediliyor.
Kimse bunlara itibar etmiyor neyse ki...
Programın bir diğer konuğu Nedim Şener çok enteresan bir dosya
üzerinden korkunç bilgiler verdi. Darbe öncesi TSK'da görev yapan
ve şu anda Fetö'den yargılanan bir teröristin ofisinde bulunan
dosya gerçekten Tüyler ürpertici...
Şener'in anlattığına göre, Türkiye'de hangi ilin, hangi
ilçenin, hangi semtin ve hatta hangi mahallerinin nasıl provoke
edileceğine dair detaylı bir çalışma yapılmış ve bu dosyaya
konmuş. Tabiri caizse her bölgenin patlama noktası tespit
edilmiş.
Hatay nasıl ayaklanır, Kadıköy nasıl sokağa dökülür, Okmeydanı veya
Gazi Mahallesi nasıl kışkırtılır, Tuzla nasıl kan gölüne
döndürülür.
Bütün sinir uçları tek tek belirlenmiş.
Programı izlerken benim asıl dikkatimi çeken mesele, Nedim Şener'in
15 Temmuz Darbe girişiminin yapıldığı geceye dair anlattığıydı.
Şener özetle, Türk Silahlı Kuvvetler içindeki pek çok askerin,
Fetullahçı darbeye karşı bir direnç göstermediğini söyledi ve darbe
tehdidinin halen devam ettiğini ima etti.
Gerçi programa katılan diğer konuklardan bazıları bu görüşe
şiddetle itiraz etti ama kusura bakmasınlar, ben Nedim Şener gibi
düşünüyorum. Maksadımız Peygamber ocağı olan TSK'yı tümüyle
töhmet altında bırakmak değil elbette lakin o gece tam da Nedim
Şener'in dediği oldu.
Hiç eğip bükmeden söylemek gerekirse o gece TSK içindeki pek çok
üst düzey asker ortalıklarda yoktu.
Ve hatta iddiayla söylüyorum.
Bahsini ettiğim üst düzey askerlerin tamamı, darbeyi başarılı
olursa Fetö'nün tarafında, darbe bastırılırsa Erdoğan'ın tarafında
yer alacak şekilde kendini konumlandırdı.
Hulusi Akar, Yaşar Güler, Metin Temelli, Zekai Aksakallı, Ömer
Halisdemir ve diğer kahramanları bir kenara koyarsak, o gece
vatanını canından aziz bilen paşaların sayısını toplasanız 20'yi
geçmez.
Sizi rahatsız edecek bir şey söylediğimin farkındayım ama durum
gerçekten böyle.
Bakın size bir istatistik vereyim.
Darbe gecesi 256 insanımız kırılıp yere düştü. Bunların içinden
Ömer Halisdemir ile canı pahasına görev yapan kahraman
polislerimizi çıkarın. Geri kalanların tamamı sivil. 15 yaşında
işçi var, 70 yaşında dede var. Kadın var, genç var. Hatta Tunus
vatandaşı olan şehidimiz bile var.
Peki bunların içinde kaç tane asker var?
Hiç!
O gece vatandaşlar bile Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarından önce
sokağa inmiş.
İddia ile söylüyorum ki o gece vatandaş sokağa, Erdoğan ekrana
çıkmasaydı, TSK içinden kimse darbeye karşı direnmeyecekti. Belki
de şu anda Fetö ile beraber hareket edeceklerdi.
Şu bilgileri daha önce de paylaşmıştım, bir kez daha paylaşmakta
yarar görüyorum.
Bütün eski generaller, "Fetö TSK'nın yüzde 70'ini elinde
bulunduruyordu" diye açıklama yaptı. Peki bugüne kadar TSK
içinde avlanan Fetö'cülerin oranı ne kadar biliyor musunuz?
Söyleyeyim.
Yüzde 20 bile değil.
Onun içindir ki bugün hala ardı ardına operasyonlar yapılıyor, TSK
içindeki Fetö'cüler yakalanıp hapse atılıyor. Haydi pişman
olanlarla birlikte TSK içindeki Fetö'cülerin yüzde 40'ının bertaraf
edildiğini varsayalım.
Geriye kalıyor yüzde 30.
Ve yine daha önce paylaştığım bir bilgi:
Darbe gecesi Ankara'da 20 bin 900 polis, ülkenin huzurunu temin etmek için görev başındaydı. Peki darbe olduğunda bu polislerin kaç tanesi verilen emirlere rağmen sokağa inip askere karşı direndi?
Sadece 3 bin!
Geri kalanların kaç tanesi FETÖ'cüydü, kaç tanesi mevcut iktidarın düşmesi için direniş göstermedi orasını bilmiyorum. Ama o gece FETÖ'cü polislerin neden darbe girişiminde askerlere destek vermediğini çok iyi biliyorum!
Onların görevi, darbe başarılı olduktan sonra siyasetçileri
ve bürokratları tutuklamaktı.
Son bir bilgi daha...
Şu anda davaları devam eden Fetö'cüler duruşmaların uzaması için
kırk dereden su getiriyor. Duruşmalara katılan bir avukat bu
durumun sebebini merak edip araştırıyor hangi bilgiye ulaşıyor
biliyor musunuz?
Davaları oyalama yöntemi seçen Fetö'cülerin neredeyse tamamı,
"Çünkü Mart'ın sonu bahar" diyor. Yani CHP Genel
Başkanı Kılıçdaroğlu'nun sloganı onların da dilinde...
İlginç bir tesadüf değil mi?
Başa dönecek olursak.
MHP lideri Bahçeli'nin provokasyon ve tehlike uyarısı boşuna değil.
Bahçeli özellikle, cezaevlerinde sayıları yüz bine ulaşan Fetö ve
PKK mensubu teröristlerin toplu bir ayaklanma gerçekleştireceğini
söylüyor, eş zamanlı olarak sokakların da ateşe verileceğine dikkat
çekiyor.
Bu eylemlerde HDP ve CHP'lilerin olacağını varsayarsak Bahçeli'nin
uyarısına ve endişesine katılmamak mümkün görünmüyor.
Demem o ki...
Adına darbe mi dersiniz, suikast mı dersiniz, korkunç provokasyon
mu dersiniz, ne derseniz deyin.
Birileri kötülüğü yeniden uyandırmanın hesaplarını yapıyor,
"Biz daha bitmedik" mesajı veriyor. Bize düşen, bu
mesajı dikkatlice okumak ve ona göre gard almak olmalı..