Savcı Zekeriya Öz de bir insan
nihayetinde.
Hata yapmak onun da
hakkı…
Ayrıca
Gözaltına aldığı her kişi
için
Ergenekoncu,
kesin suçlu, hakkında kesin delil
var da öyle alındı,
arandı, sorgulandı, dinlendi diye
ilana mı çıkıyor?
Tabii ki, iddia makamı ve
şüphelerini iddia olarak ortaya koyuyor…
Tutun ki,
bu saygıdeğer savcımız farklı bir yapıya
sahip.
Hani vardır ya
öyle detaylara takılan,
devleti, hakkı, adaleti gram gram
tartan kişilikte insanlar.
Belli ki, bu saygıdeğer savcımız da öyle
bir tip.
Yani belki, etin sinirine sinir olup,
kasabına dava açabilecek kadar
detaycıdır.
Belki üç gram eksik et tarttığını fark
ettiği için,
kullandığı bıçaklar limitlere uymadığı
için
kasabı hakkında iddianame hazırlayacak
kadar "sert" bir mizacı vardır.
Ve bu tavırla hayata bakan biri,
detay gözlemcisidir,
mutlaka çok da şüphecidir…
Saygıdeğer savcımız medyatik olmadığı
ve kimse yakından tanımadığı için
böyle midir değil midir bilinmiyor.
Ama soruşturma yöntemindeki işaretlere
bakarak
böyle biri olduğunu farz edebiliriz.
Yani, somut ilk delile,
çakma bir hahamın sözlerine bakarak,
şüpheli gördüğü herkesi dinletip, gözaltına
alıp, ev ve iş yerlerini aratabilir.
Şüphecilik, detaycılık bunu gerektirir.
Adalet indinde;
iki gramlık hile ile iki bin gramlık hile
aynıdır.
Bir savcının da şüpheci davranmasından,
şüpheli gördüğü olay ve kişileri yakın
takibe almasından,
soruşturmasından daha doğal bir şey
olamaz.
Tabii ki,
her şüphesinin doğru çıkacağını kabul etmek
mümkün değil.
Yani karanlık olduğundan şüphelendiği her
kişi suçlu olmayabilir.
Ne müneccim ne peygamber…
Elbette hata yapacak.
Ve yapıyor da zaten.
Etin sinirine sinir olmuş da
kasabını içeri almış tavrıyla ama.
Silahı buldun.
Gitsene üzerine.
Yok, yetmez.
Silahı bulunduran adamla bir telefon
konuşması yapanı da alırım içeri.
Silah gömenle konuştuysa vardır bir
numarası!
Bakalım neymiş ilişkileri?
Bu, karanlık adamla aynı derneğe üye,
şu iktidar aleyhine kitap yazmış,
diğeri onun avukatı,
öbürü gazeteci ve gizli belgelere
ulaşmış,
mutlaka karanlık bir örgüttür bunlar…
Para kaynağı da ya sendikada ya meslek
örgütündedir.
Onların da başlarını alayım.
Medya desteği mutlaka muhalif olandır.
Ona da bir bakalım,
alayım içeri,
kanıtlarını nasıl olsa sonra bulurum…
demek,
tam da etin sinirine sinir olan birinin
tavrı.
Hukuka saygımız sonsuz.
Ve adalet tüm şüpheleri gideren
platformdur.
Nihayetinde dava; şüpheli olanların
hangisinin suçlu
hangisinin suçsuz olacağına karar
verecek.
Ve savcının şüphelerinin hangisinin
doğru
hangisinin yanlış olduğuna da.
Adalet yerini bulacak.
Adalet
Yerini
Bu-la-cak…
Ama savcının şüphelendiği
ama suçlu olmayan kişiler:
aylar, yıllar boyu
boşu boşuna tutuklu kalacak.
Ama savcının şüphelendiği
ama suçlu olmayanların itibarları,
yerle bir edildiği ile kalacak.
Ama savcının şüphelendiği
Ama suçlu olmayan kişiler
üretimden, hayatının düzeninden, bu ülkeye
yapacağı hizmetlerden
boşu boşuna alıkonulmuş olacak.
Şüphelenilen herkes salıverilse bile
mahkeme tarafından
saygıdeğer savcımızın;
"Ben görevimi yaptım, yargı kararını
verdi”
demesi yeterli sayılacak.
Çünkü,
ne müneccim ne
peygamber…
O da insan
Ve hata yapma hakkı
var.