Savcı Zekeriya Öz'den flaş dilekçe
Abone olErgenekon soruşturması nedeniyle aldığı tehditlerin tüm kamuoyunca bilindiğini söyleyen Zekeriya Öz, ‘başına geleceklerden tayin kararına imza atan HSYK üyelerinin sorumlu olduğunu’ öne sürdü.
17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet
operasyonunu yürüten bürodan sorumlu Başsavcı vekili Zekeriya Öz,
operasyon sonrası geçici görevlendirme ile Bakırköy'e oradan da
kararname ile Bolu'ya düz savcı olarak atanmasına ilişkin HSYK'ya
yeniden inceleme talebinde bulundu.
Savcı Öz'ün kurula verdiği dilekçe ortaya çıktı. Kurul
kaynaklarından alınan bilgiye göre, Öz'ün 10 sayfaya yakın olarak
sunduğu yeniden inceleme talebinde, tayinlerin HSYK 1.Dairesince
daha önce alınan prensip kararlarına uygun olmadığının öne
sürülürken, "Ergenekon soruşturması nedeniyle aldığım tehditler
kamuoyunca bilinirken, başıma kötü bir şey gelmesi halinde
sorumlusu bu tayin kararına imza atan HSYK üyeleridir" denildi.
T24'ten Arzu Yıdız'ın haberine göre; işte Öz'ün yeniden inceleme talebinden satır başları; "Hukuk devleti, hukuki ve fiili tasarrufları idare edenlerin keyif ve takdirine tabi olmayıp, evvelden konulmuş hukuk kaidelerine tabi olan devlettir. Hukuk adalet süzgecinden, devlet de hukuk süzgecinden geçtikten sonra geriye kalan şey, hukuk devletidir. Hukuk en genel anlamda, yönetenlerin ya da siyasi iktidar sahiplerinin keyfi eylem ve işlemlerine karşı yönetenlerin ya da siyasal iktidar sahiplerinin keyfi eylem ve işlemlerine karşı yönetenlere, hukuksal güvenceler sağlayan bir devlet tipidir. Hukuk devletinde asıl olan hukukun üstünlüğü, bir başka deyişle yönetenlerin eylem ve işlemlerinin hukuka uygun olmasıdır."
"Anayasa Mahkemesi "hukuk devletini her eylem ve işlemi hukuka uygun, insan haklarına saygı gösteren, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu gerçekleştirerek sürdüren, Anayasa'ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayıp yargı denetimine açık olan yasaların üstünde yasa koyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri ile Anayasa bulunduğu bilincinden uzaklaştığında geçersiz kalacağını bilen devlettir" şeklinde tanımlamaktadır. Hukuk devletinin başlıca görevlerinden olan toplumsal adaleti gerçekleştirme işlevi, ancak ve ancak bağımsız yargının olduğu bir ortamda mevcudiyet kazanacaktır. Bu yüzden yargı bağımsızlığı ilkesi, hem hukuk devletinin diğer öğelerinin gerçeklik kazanması ve uygulanması hem de onları teminatı olması açısından hukuk devletinin en önemli öğesidir. Yargı bağımsızlığı, yargının hiçbir organ ve makama bağlı olmadan, hiçbir organ ve makamdan emir ve talimat almadan özgür biçimde faaliyetlerini yerine getirebilmesi, göreviyle ilgili olarak kendisine hiçbir telkin ve tavsiyenin yapılmaması ve genelge gönderilmemesidir. Herhangi bir baskının yapılması kadar, yapıldığına ilişkin toplumsal algının oluşturulması da yargı bağımsızlığını zedeler."
'KURUL, KENDİ PRENSİP KARARINA UYGUN OLMAYAN TAYİNLER YAPTI'
"Hakimler Savcılık Yüksek Kurulu'nun (HSYK) 1.Dairesince 2012
yılı Mart ayında alınan karar internet sayfasında, 'Atama
kararnamelerinin daha öngörülebilir bir yapıya ulaşması hedefi
doğrultusunda, eşi kamu kurumunda çalışan hakim ve savcıların
eşlerinin atanma süreçleri ile (asker, polis, öğretmen, doktor vs)
çocuklarının öğrenim durumları da gözetilerek, bundan sonra yılda
sadece yaz dönemine münhasır bir kararname yapılmasına karar
verilmiştir. Bu itibarla; Yaz kararnamesi haricinde yıl içerisinde
çıkarılacak kararnamelerde süre nedeniyle atama yapılmayacaktır.
Diğer bir ifadeyle, yaz döneminde gerçekleştirilecek ana kararname
haricinde yıl içerisinde sadece mazeret ve disiplin durumlarına
münhasır kararnameler çıkarılacaktır' şeklinde yayınlanmıştır. Buna
göre, yazın çıkarılacak kararnameler dışında, Hâkim ve Cumhuriyet
Savcılarının, çalıştıkları yerlerdeki süreleri dolmuş ve talepte
bulunmuş olsalar bile atanamayacakları prensip olarak kabul
edilmiştir. Kabul edilen söz konusu bu prensipler, 2013 yılının
Nisan ayında çıkartılan kararname için de uygulanmıştır. 1.Daire
bugüne kadar süregelen yerleşik uygulamalarında, mazerete dayalı
talebi ve ya disiplin yönüyle almış olduğu bir cezası bulunmaya
kimseleri, kararname dönemi dışında bir yere atamama noktasında
büyük hassasiyet göstermiştir. Hatta disiplin cezası almış, atama
ve nakil yönetmeliğinin 7.maddesi gereğince hemen atama işlemine
tabi tutulmaları gereken hakim ve Cumhuriyet savcılarını bile uygun
olmayan bir zaman diliminde (çocukları okulda okuyanlar açısından
eğitim-öğretim sezonunun ortası: yahut eşi öğretmen olanların
tayinlerinin ancak yazın gerçekleştirilmesinin mümkün olması gibi)
görev yerlerinin değiştirilmesinden kaçınılarak, atama işlemleri
yazın çıkarılacak kararnameye kadar ötelemiştir. Mazeretleri
nedeniyle atanmak isteyen meslektaşların bir kısmının yer aldığı
kararnameye gündem dışı ekleme yapılarak, mazeretim ve talebim
olmadığı halde, zaman ve mevsim itibariyle mağduriyetime neden
olabilecek bir dönemde görev yerimin değiştirilmesine karar
verilmesi prensip kararları ve 1.Dairenin genel uygulamalarına
aykırılık teşkil etmektedir."
"YÜRÜTMENİN YARGIYA MÜDAHALESİ"
"Ayrıca 11.02.2014 tarihli kararname ile halen yürütülmekte olan kamuoyunun gündemindeki soruşturmalarının bazılarının şahsıma bağlı vekalet ettiğim soruşturma bürolarında bulunması yargı bağımsızlığıyla alakalı kamuoyunda şüphe oluşmasına neden olacaktır. Yine çıkarılan 21.01.2014 tarihli kararname ile kamuoyuna yansımış soruşturmalara bakan Cumhuriyet Savcısı ve başsavcıların görev yerlerinin değiştirilmesi de yine gündem dışı yapılan atamalar ile olduğu kamuoyuna yansıyan bilgilerden anlaşılmakta olup yargı bağımsızlığı ve HSYK'ya olan güvenin de sorgulanmasına yol açmıştır. Kamuoyunun gündeminde olan soruşturmaların başında bulunan Adana ve İzmir Cumhuriyet Başsavcılarının bu soruşturmalar nedeniyle sayın Adalet Bakanı ve Sayın Adalet Bakanı Müsteşarı tarafından arandığı , bununla ilgili sayın Bakan hakkında fezleke, sayın müsteşarla ilgili ise tutanak düzenlendiğinin ortaya çıktığı aşamada, anılan Cumhuriyet Başsavcılarının görev yerlerinin değiştirilmesi; Anayasa'nın 138,139 ve 140.maddeleriyle kabul edilmiş kuvvetler ayrılığı, yargı bağımsızlığı ve hakimlik-savcılık teminatı ilkelerinin ihlal edilerek, yürütmenin yargıya müdahale etmesine ve Emniyet Genel Müdürlüğünde yaşanan uygulamaların yargıya taşınmasına geçit verildiği algısının doğmasına neden olabilecektir."
"KURUL ÜYELERİ DEĞİŞTİKTEN 6 GÜN SONRA TAYİNLER ÇIKTI"
"HSYK'nın yeni Sayın Adalet Bakanı başkanlığında bir araya geldiği 15.01.2014 tarihli ilk toplantıda, gündem dışı teklifi üzerine almış olduğu karar gereğine, kurulda görev yapan üyelerden sadece 1.Dairede görev yapan iki üyenin daireleri değiştirilerek, 1.daireye daha önceden 2 ve 3.dairelerde görev yapan iki sayın üye atanmışlardır. Bu iki üyenin 1.Daire de göreve başladığı günden altı gün sonra yapılan toplantıda, atama ve nakil yönetmeliği ile dairenin yerleşik uygulamalarına aykırı bir şekilde kararnameler hazırlanmıştır."
"O SES KAYDINDAKİ GÖRÜŞME KAYITLARI ÇIKARILABİLİR"
Bu uygulamaların hâkim ve savcılar üzerinde olumsuz etki yaratacağını savunan Zekeriya Öz, internet ortamına düşen ses kaydında THY Genel Müdür Hamdi Topçu ile görüştüğüne dair iddiaları da talebinde anlattı. Öz, görüşme ile ilgili şunları kaydetti: "Basına yansıyan Başbakan Recep Tayyip Erdoğanve oğlu Bilal Erdoğan görüşmesinde geçen Hamdi Topçu'nun beni 17 Aralık günü makam telefonumdan arayıp THY'na görüşmek için çağırması ve ertesi gün yeniden arayarak beni aynı yere bu konularla ilgili görüşmek için çağırması net olarak ortaya çıkmıştır. İstenirse bu husus telefon görüşme detaylarının alınmasıyla da ortaya çıkacaktır."
"BAŞBAKAN'IN İFTİRASI KURULCA BİLİNDİĞİ HALDE TAYİNİM ÇIKTI"
"Bursa'da yaptığım bu görüşmeden bir gün sonra Sayın Başbakan tarafından şahsıma yönelik gerçek olmayan iddialar dile getirildi. Bazı basın yayın organlarında bundan sonra şahsıma yönelik yıpratma kampanyası başladı ve halen bu saldıralar devam etmektedir. Bu konuda gönderdiğim tekzipler de yayınlanmamaktadır. Yine Başbakan tarafından iddia edilen yurt dışına 22 kere ve 25-30 kez çıktığıma dair iftiralarının da ispatlanması halinde istifa edeceğimi ilan etmiştim. HSYK 1.Dairesi tarafından da Başbakanın tarafıma iftira attığının bilindiği halde o yalan haberlere istinaden tayinimin il dışına çıkarılması yukarı da 3.maddede belirtilen HSYK değişikliğinin akabinde yapılması yapılan tayinlerin kanuni temele dayanmaksızın yapılan yolsuzluk soruşturmalarını yapanlardan intikam almaya yönelik olduğu ortaya çıkmaktadır."
"BAŞIMA BİR ŞEY GELİRSE..."
"Yürüttüğüm Ergenekon soruşturmasında aldığım tehditler sürekli artmakta olup, yapılan tayinle şahsımın küçük bir ile atanması da korunma hususunda ki zafiyeti arttıracağından başıma gelecek her türlü eylemden de bu atamayı yapan 1.Daire üyeleri sorumlu olacaktır. Çünkü şahsımın zırhlı araç ve korunmasının zaruri olduğu yönündeki istihbarat raporları sebebiyle şahsıma tahsis edilen zırhlı araç da şahsıma yönelik tehditlerin artmasına rağmen sırf soruşturma da siyasiler lehine kayırmacılık yapmadığım için insafsızca yasal gerekçe gösterilmeksizin alınmıştır. Bu şartlarda küçük ilde görev yapmam halinde oluşacak güvenlik zafiyetleri nedeniyle başıma kötü bir şey gelirse bunun tarihteki sorumlusu olarak bu kararı imzalamış Sayın HSYK üyeleri de yer alacaklardır. Empati yapın demiyorum çünkü aldığım tehditler herkesçe bilinmekteyken bu tayinin niçin yapıldığı tüm kamuoyu tarafından bilinmektedir."
"HAKKIMDA İNCELEME YAPAN MÜFETTİŞLERE BASKI YAPILIYOR"
"Sonuç olarak yapılan tayin hâkim ve savcı bağımsızlığına ve Anayasaya da aykırıdır. Yürütme organı ile ilgili yapılan soruşturmalar sebebiyle benim ve birçok meslektaşımın tayinin çıkarılması kuvvetler ayrılığını ortadan kaldırıp yargıyı yürütmenin emrine verme sonucu doğurmaktadır… Hakkımda inceleme yapan müfettişlere yoğun baskı yapıldığı ve bu baskının da müfettişlerce bazı ortamlarda dile getirilmesi de soruşturmanın amacının Başbakanın "Zekeriya'yı bitirin" talimatı gereğince yapıldığı ortaya çıkmıştır."
O HABERLERE TEKZİP VE ERİŞİM YASAĞI
Öte yandan, Sabah gazetesinin 8.1.2014 tarihli "Uçan Savcı 2
yılda 36 Gezi" başlıklı haberine İstanbul Bakırköy 5.Sulh Ceza
Mahkemesi, internet sitesinden kaldırılmasına karar verdi. Kararda
söz konusu haberin kişilik haklarını ihlal ettiği, eleştiri
kapsamını aştığı, haber verme özgürlüğü niteliğini taşımadığı
belirtildi. Mahkeme söz konusu habere erişim yasağı getirilmesini
ve siteden 7 gün içerisinde kaldırılmasını istedi. Bakırköy 5.Sulh
Ceza Mahkemesi ayrıca Sabah gazetesinde yer alan "Fatura timi
başına mafya suçlaması" başlıklı haberler ilgili de eleştiri ve
haber niteliği taşımadığı kararını vererek bu haberin de siteden
kaldırılmasına hükmetti. Star gazetesinin 31.12.2013 tarihli
nüshasında "Zekeriya iş peşinde" başlıklı haberi ile ilgili
Bakırköy 4.Sulh Ceza Mahkemesi, tekzip kararı verdi. Mahkeme
gerekçesinde basının görevlerinin gerçeği yansıtmak olduğunu
hatırlatarak, söz konusu haberin kişilik haklarına saldırı
niteliğini taşıdığının altını çizdi. Bakırköy 4.Sulh Ceza Mahkemesi
ayrıca Akşam gazetesinin 17 Aralık yolsuzluk operasyonu ile ilgili
"Derin operasyona özel savcılar" başlıklı haberinin de basının
görevleri arasında sıralanan gerçeği yansıtma, eleştirme ve uyarma
sınırlarını aştığını ve kişilik haklarına saldırı niteliği
taşıdığını ifade ederek , Savcı Öz'ün buna ilişkin hazırladığı
tekzip metninin gazetede aynı sütunlarda yayınlanmasına karar
verdi.
HASTANE RANDEVU - MHRS SİSTEMİ TIKLA RANDEVU
AL