Savcı Cihaner'e ağır suçlamalar
Abone olErzincan Başsavcısı İlhan Cihaner hakkında açılan iddianamede suçlamalar yenili yutulur gibi değil..
Erzurum Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı tarafından
hazırlanarak, Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesine sunulan ve mahkeme
tarafından kabul edilen iddianamede, 3. Ordu Komutanı Orgeneral
Saldıray Berk şüpheli sıfatıyla ilk sırada yer alıyor.
RESMİ BELGEDE SAHTECİLİK
Toplam 61 sayfalık iddianamede, Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı
İlhan Cihaner, silahlı terör örgütüne üye olma, kamu görevlisinin
resmi belgede sahteciliği ve birden fazla kişiyle tehditle
suçlanıyor.
İDDİANAMEDE KİMLER VAR?
İddianamede ayrıca, Erzincan İl Jandarma Alay Komutanı Albay Ali
Tapan, Eskişehir İl Jandarma Alay Komutanı Kıdemli Albay Recep
Gençoğlu, Erzincan İl Jandarma İstihbarat Şube Müdürü Nedim Ersan,
Erzincan İl Jandarma İstihbarat Müdür Yardımcısı Ersin Ergut,
Yaylabaşı Karakol Komutanı Murat Yıldız, astsubaylar Orhan Esinger
ve Şenol Bozkurt, MİT Erzincan Şube Müdürü Şinasi Demir ve MİT
mensupları Sadri Barkın İnce ve Kıvılcım Üstel ile 3. Ordu
İstihbarat Başkanlığı Plan Eğitim Subayı Ahmet Saraçlar ve
Erzincan'da av bayiliği yapan Yaşar Baş silahlı terör örgütüne üye
olmakla suçlanıyorlar.
Ergenekon silahlı terör örgütüne yönelik İstanbul Cumhuriyet
Başsavcılığınca yapılan soruşturmalar sonucunda İstanbul 13. Ağır
Ceza Mahkemesine kamu davaları açıldığı belirtilen iddianamede,
Ergenekon silahlı terör örgütünün yapısı, hedefleri ve hakkında
bugüne kadar yürütülen soruşturma kapsamında elde edilen deliller
ve ulaşılan sonuçlarla ilgili iddianamelere dayanılarak açıklamalar
yapılıyor.
NAYLON TERÖR ÖRGÜTLERİNİN OLUŞTURULMASI
İddianamede yer alan bazı ifadeler şöyle:
''Örgütün bugüne kadar yurt çapında yapılan operasyonlarla elde
edilen örgütsel dokümanları incelendiğinde amaçlarına ulaşmak için
naylon terör örgütlerinin oluşturulması, mafyanın ve
uluslararası uyuşturucu ticaretinin kontrol altına
alınması, medyanın ve sivil toplum kuruluşlarının kontrol
altına alınması, siyasi partilerin kontrol altına alınarak,
siyaset dünyasına yön verilmesi, gerektiğinde siyasilere suikast
düzenlenmesi, örgüte eleman kazandırmak ve gelir sağlamak için
illegal tüm yolların kullanılması gibi eylemlerin araç olarak
benimsenmiş olması, ülkemizin bu örgüt nedeniyle karşı
karşıya kaldığı tehlikenin boyutunu bir kez daha gözler önüne
sermiştir.
Örgütün, Türk Silahlı Kuvvetleri içinde son derece gizli bir
yapılanma içinde olduğu kadar, yukarıda açıklandığı gibi örgüt
amaçlarının gerçekleştirilmesinde çok önemli gördüğü istihbarat
örgütü içinde de kadrolaşmaya çalıştığı açıkça ortaya çıkmış
bulunmaktadır.''
''ERGENEKON SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜNÜN ERZİNCAN
YAPILANMASI''
İddianamede örgütün Erzincan yapılanmasıyla ilgili olarak da şunlar
kaydedildi:
''Halen İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hakkında Ergenekon
silahlı terör örgütü kapsamında devam eden soruşturma kapsamında
bulunan Dursun Çiçek tarafından imzalanmış bulunan İrticayla
Mücadele Eylem Planı Erzincan ilinde hayata geçirilmek istenmiş, bu
amaçla Ergenekon silahlı terör örgütüne bağlı olarak faaliyet
gösteren şüpheli Saldıray Berk liderliğindeki yasa dışı oluşum
faaliyetlerde bulunmuştur.
CEMAAT EVLERİNE UYUŞTURUCU KONULACAK
İDDİASI
Bu çerçevede Gülen cemaatinin Erzincan'daki evlerine veya
okullarına silah, uyuşturucu vs. suç unsurları ile yasa dışı
illegal dokümanlar konularak sonrasında bu yerlerde eş zamanlı
olarak operasyonlar yaptırılması ve böylece Gülen cemaatinin
silahlı terör örgütleri kapsamına alınmasının sağlanmasının
hedeflendiği ortaya çıkmıştır. Dursun Çiçek imzalı bu belgedeki
ifadeler ile Erzincan İl Jandarma Komutanlığı istihbarat şubesinde
görevli üsteğmen şüpheli Ersin Ergut'un ajandasındaki birbiriyle
örtüşen el yazısı ifadeler bunun açık kanıtıdır.
Terör örgütlerinin adi suç örgütlerine göre profesyonel yapısı
nedeniyle bu örgütlerin faaliyeti çerçevesinde işledikleri suçların
kesin olarak tespit edilip, delillerinin ortaya konulabilmesindeki
güçlükle herkesçe bilinmektedir. Özellikle üyelerinin tamamına
yakını kamu görevlilerinden oluşan ve bir kısmı Erzincan ilinde üst
düzey görevlerde bulunan Ergenekon silahlı terör örgütünün Erzincan
yapılanmasının bu oluşumu ve işlenen suçların kamu görevinin
yapılması kılıfı altında gerçekleştirilmesi karşısında delillere
ulaşabilmenin zorluğu ortadadır.''
''ERZİNCAN'DA UYGULANMAK İSTENEN İRTİCAYLA MÜCADELE EYLEM
PLANI''
İddianamede, İrticayla Mücadele Eylem Planı'nın Erzincan'da
uygulanmak istenmesinin nedenleri ise 5 madde halinde şöyle
sıralandı:
''1- Erzincan'da hem alevi hem de sünni vatandaşlarımızın yoğun
olarak bulunması, diğer taraftan hem Kürt hem de Türk kökenli
vatandaşlarımızın oturması nedeniyle kötü niyetli kişilerce bu
durumun suistimal edilmesinin kolay olduğunun düşünülmesi,
2- Şüpheliler Saldıray Berk'in 3. Ordu Komutanı olarak elindeki tüm
yetkileri mensubu bulunduğu terör örgütünün illegal amaçları
doğrultusunda kullanmaktan çekinmemesi, bilakis bu konuda diğer
şüphelilerin mevki olarak üzerinde bulunması durumunu da kullanarak
onlar üzerinde etkinlik sağlaması,
3- Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner, mensubu bulunduğu
örgütün illegal amaçları doğrultusunda yaptığı faaliyetlerde yol
gösterme, hukuki koruma sağlayacak konumda bulunması, Erzincan'ın
farklı etnik kimlikleri barındıran yapısından yararlanarak
huzursuzluklar çıkartılması ve dolayısıyla buradan başlatılacak
olayların tüm ülke çapında yayılmasının mümkün görünmesi,
4- Erzincan'da gerek önceki İl Jandarma Alay Komutanı Recep
Gençoğlu ve gerekse halen görevde bulunan İl Jandarma Komutanı Ali
Tapan'ın elinde bulundurduğu kolluk gücünü örgütün amaçları
doğrultusunda kullanmaktan çekinmemeleri, örneğin jandarma
tarafından Erzincan'da yapılan İsmailağa ve Gülen grubuna yönelik
soruşturmalar öncesi bu gruplarla ilgili mahkemeden önce dinlenmesi
talep edilirken, bu grup mensubu olduğu iddia olunan kişiler
hakkında suç olarak silahlı terör örgütleri arasında olduğu bu
şüphelilerce bilinen (Hizbullah) ve (İBDA/C) terör örgütlerinin
isimlerinin belirtilmesi, böylece bu silahlı terör örgütlerinin
isimlerinin kullanılması halinde telefon dinleme kararlarının
rahatlıkla alınabileceğini sahip oldukları mesleki birikim
sayesinde gayet iyi bilen şüphelilerin yetkilerini örgütün amacı
doğrultusunda bu şekilde kullanmaları,
5- Tutuklu MİT Müdürü Şinasi Demir başta olmak üzere diğer tutuklu
MİT mensuplarının devletin ve yasaların kendilerine verdiği ülke
çapında ve özellikle yabancı ülkelere yönelik istihbarat toplama ve
değerlendirme yetkilerini kötüye kullanmaktan çekinmeyerek bu
anlamda kullanmakta oldukları bir haber elemanına illegal olarak
kişi/cemaat hakkında bilgi-belge getirmesi talimatı verdikleri, bu
elemanla ilk ilişkiye girerken elemanın PKK konusunda yardımcı
olmak istemesine rağmen sonraki süreçte haber elemanını cemaat ve
tarikatlar konusunda sevk ettikleri, bu konularda elemandan illegal
olarak birçok bilgi ve belgeyi temin ettikleri, bu bilgi-belge
nedeniyle bir yüzbaşının ordudan atılmasını sağladıkları tespit
edilmiştir.''
GÜLEN CEMAATİNİN EVLERİNE KOMPLO NASIL
KURULDU?
İRTİCA EYLEM PLANI HAYATA GEÇİRİLMEK
İSTENDİ
İddianamede halen İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hakkında
Ergenekon silahlı terör örgütü kapsamında soruşturma olan Albay
Dursun Çiçek tarafından imzalanmış 'İrtica ile Eylem Planı'nın
Erzincan'da hayata geçirilmek istendiği öne sürüldü. İddianamede,
bu amaçla Ergenekon silahlı terör örgütüne bağlı olarak faaliyet
gösteren şüpheli Orgeneral Saldıray Berk liderliğindeki yasa dışı
oluşumun faaliyetlerde bulunduğu öne sürüldü.
GÜLEN CAMAATİNİN EVLERİNE İLLEGAL DÖKÜMAN
Bu çerçevede Gülen cemaatininin Erzincan'daki evlerine, okullarına,
silah, uyuşturu vs. suç unsurları ila yasa dışı illegal dökümanlar
koydurularak sonrasında bu yerlere eş zamanlı olarak operasyon
yaptırılması ve böylece Gülen cemaatinin silahlı terör örgüleri
kapsamına alınmasının sağlanmasının da hedeflendiği ortaya çıktığı
belirtildi. İddianamede terör örgütünün amacı şöyle yer aldı:
"Bu anlamda devletin, hükümetin ve TBMM'nin işlevini ortadan
kaldırmayı amaçlayan Ergenekon terör örgütünün bu amacı
gerçekleştirmek için kullanabileceği insanların sıradan insanlar
olmaması, özellik arzeden devlet kademelerinde nitelikli görevler
yapan kişilerden seçilmesi gerektiği ve terör örgütlerinin de bu
hususa oldukça önem atfettikleri devletin çeşitli kademelerinde üst
düzey görev yapan insanlar arasından da kendilerine yönetici veya
üye seçtikleri ve bunları kendi illegal amaçları doğrultusunda
talimat verme suretiyle yönlendirdikleri konusunda bir ihtilaf
bulunmamaktadır.
GİZLİ TANIKLARDAN ŞOK İFADELER
Erzurum Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı tarafından
hazırlanarak, Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesine sunulan ve mahkeme
tarafından kabul edilen iddianamede, gizli tanık ifadelerine de yer
verildi.
İddianamede gizli tanıklardan ''Munzur''un şu ifadeleri yer
aldı:
''Ben Erzincan'da bir iş yeri sahibiyim. Şu anda iş yerimi bırakmış
bulunmaktayım. İş yerimi açtıktan kısa bir süre sonra iş yerime
komutanlar da gelip gitmeye başladı. Bunlardan Şenol Başçavuş ile
tanıştım. Daha doğrusu Şenol komutan, kendisi benimle yakından
ilgilenmeye başladı. Şenol komutanla samimiyetimiz belli bir
seviyeye gelince söz arasında İliç Savcısı ile tanışıp
tanışmadığımı sordu. Ben de savcı beyin iş yerime gelip gittiğini
söyleyince, Şenol komutan bana 'Bizi savcı beyle tanıştırır mısın?
Bunun için bize ortam hazırlar mısın?' dedi. Bunun üzerine benim
organize ettiğim bir gün İliç Savcısı ile Şenol komutan ve ekibini
buluşturdum. Beraber okey oynadılar bu şekilde tanışmış
oldular.
BAYANLARLA İLİŞKİSİNİ KAYDEDECEKSİN
Aradan bir süre geçtikten sonra Şenol komutan benden bir masa
donatmamı isteyerek, İliç Savcısını mutlaka çağırmanı istiyorum
demesi üzerine, ben İliç Savcısını telefonla arayıp davet ettim.
Savcı bey içeri girdiğinde, Şenol komutanın yanındaki bayanlarla
beraber oturduğunu görünce bana 'Bunlar kim?' diye sordu. Bende
'Savcım bu bayanları Şenol komutan getirdi sizinle tanıştıracakmış'
dedim. Bunun üzerine savcı bey Şenol komutanın yanına hiç
uğramayarak durumdan rahatsız olduğunu belirtip iş yerimden
ayrıldı.
Ortamı hazırladığım sırada Şenol komutan bana bir kalem kamera
vererek, 'Savcı bey geldiğinde onun bayanlarla olan ilişkisini bu
kalem kamerayla çekeceksin' dediği için üzerimdeki kalem kamera ile
savcı beyi karşılamıştım, ancak savcı bey ortama girmeyince çekim
işi de ortada kaldı.''
GİZLİ TANIK EFE
İddianamede, Erzincan'da üst düzey bürokrat olarak görev yaptığını
belirten gizli tanık ''Efe''nin ise ''Tanık olarak ifade vereceğim
hususlar, Erzincan ve bölgesinde Albay Dursun Çiçek imzalı
irticayla mücadele eylem planının bazı adli ve askeri birimlerde
görev yapan şahısların birlikte hareket ederek nasıl uygulamaya
koydukları ve bunun haricinde bölgede Ergenekon olarak tabir edilen
örgütün faaliyetlerinin neler olduğu konusundadır'' dediği
belirtildi.
İddianamede gizli tanık ''Efe''nin ifadelerine şöyle yer
verildi:
''Erzincan ve çevresinde Ergenekonun faaliyetlerini maddeler
halinde anlatmak istiyorum.
a) Başsavcı ilk önce adliye içerisinde başlayarak fişleme işine
başlamıştır. Mesela bir gün kendisini ziyarete gittiğimde ağır ceza
reisi... lise yıllarında tarikat evlerinde kaldığını söyleyerek,
uzak durmamı istemiştir.
b) Başsavcı mahiyetindeki K. savcıyı Erzincan Adliyesindeki icra
dairesine göndererek, orada çalışan peruklu ve başı kapalı
memureleri tutanağa geçirmiş ve bunu yaparken de memurların dışarı
çıkmamaları için üstlerinden kapıyı kilitlemiştir. Memureler o
savcı ve başsavcı ile ilgili hürriyet tehdit suçundan Adalet
Bakanlığına suç duyurusunda bulunmuşlardır. Ayrıca baro da suç
duyurusunda bulunmuştur.
c)Yine benim olduğum ortamda Erzincan Cezaevi Müdürü H.O ile ilgili
İzmir'de okuyan kızının cemaat evinde kaldığını söylemiş ve
sicilinin bozulması ile hakkında araştırma yapılarak dava açılması
için M. savcıya görev vermiştir.
d)Başsavcının makamındayken Erzincan Asayiş İstihbarat Kısım
Komutanı Şenol Bozkurt yanımıza geldi. Başsavcıya bir kalınca dosya
ve CD'ler vererek bunların Nedim Yüzbaşı tarafından gönderildiğini
söyledi. Makamından çıktıktan sonra kendisini önceden tanıdığım
Şenol, bana bu dosyaların cemaat ve tarikatlarla ilgili bilgilerden
oluştuğunu, CD'lerde bakan ve milletvekilleri ile birçok kişinin
ses kaydı olduğunu söyledi.''
İddianamede ayrıca, ''Gizli tanık Efe, Dursun Çiçek'in de
aralarında bulunduğu, 2009 yılı Ocak veya Şubat aylarında
Erzincan'da 3. Ordu Komutanı Saldıray Berk tarafından düzenlenen
seminer adı altındaki darbe toplantısına katıldığı söylenen bir
kısım rütbeli personeli ayrı ayrı teşhis etmiştir'' denildi.
GİZLİ TANIK X
Gizli tanıklardan ''X''in ise iddianamede şu ifadeleri yer
aldı:
''Ersin Üsteğmen muhabbet esnasında bana Ergenekon davasıyla ilgili
olarak; bu davanın Amerika'nın desteklediği cemaatin bir komplosu
olduğunu, bu davanın Amerika'nın Türkiye'yi ele geçirmek için bir
yol olduğunu, polisin de Amerikan destekli bu cemaatin hakim olduğu
bir teşkilat olduğunu anlatarak, kendilerinin Ergenekon'a
inanmadıklarını, terörle mücadele edenlerin sürekli suçlandıklarını
söyledi.
ESTETİK AMELİYAT YAPTIRIRIZ
Bu nedenlerle bulunan mühimmatın polis tarafından konulduğu
izleniminin verilmesi için benim 'gizli tanık' yapılacağımı
söyleyince ben kendisine 'Benim çoluk çocuğum var, benim bu şekilde
ifade verdiğim öğrenilince ben ne yapacağım?' dedim. Ersin üsteğmen
bana 'Senin yüzünü değiştiririz. Estetik ameliyat yaptırırız. Sana
iş buluruz. 10 bin TL para veririz, bu tür şeyleri sen düşünme,
dosyan Erzincan'da görülecek. İfade verirsen senin için hiçbir
sıkıntı olmayacak. Burası için sana garanti veriyorum. Ancak dosyan
Erzurum'a gidince kimliğinin gizli kalmasını garanti edemeyiz.
Çünkü Erzurum savcısı polislere yakındır. Polisler Erzurum
savcısından seni öğrenirler' dedi. Bu görüşmeyi yaptıktan sonra
ayrıldık.''
ŞÜPHELİNİN BİLGİSAYARINDAN NELER ÇIKTI?
[PAGE]BARAJ GÖLÜNDOE BULUNAN ASKERİ MÜHİMMAT
Erzurum Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı tarafından
hazırlanarak, Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesine sunulan ve mahkeme
tarafından kabul edilen iddianamede, Çatalarmut Baraj Gölü'nde 27
Ekim 2009'da bir ihbar sonucu 13 adet el bombası, çeşitli çap ve
nitelikte 350 civarında merminin bulunması üzerine, Erzurum Özel
Yetkili Cumhuriyet Savcılığınca gerekli soruşturmanın başlatıldığı
bildirildi.
İddianamede şu ifadeler yer aldı:
''Erzincan Çatalarmut barajında bulunan mühimmatlar konusunda başta
İl Jandarma Alay Komutanı şüpheli Ali Tapan olmak üzere, şüpheliler
Ersin Ergut, Orhan Esirger ve Nedim Ersan'ın birlikte komplo kurup
plan yaptıkları, bu plan dahilinde bulunan mühimmatları Erzincan
Emniyeti ile suni olarak irtibatlandırmaya çalıştıkları, bunun için
de yalancı tanık ayarlamaya çalıştıkları, bu kapsamda sözde tanık
ile gizli bir şekilde şehir dışında görüşüp çeşitli vaatler
karşılığında ikna etmeye çalıştıkları, ancak gizli tanığın (gizli
tanık x) komplonun aracı olmak istememesi nedeniyle kabul etmediği
tespit edilmiştir. Hatta başta şüpheli Ali Tapan olmak üzere adı
geçen şüphelilerin tanığı gerçeğe aykırı anlatımlarda bulunması
konusunda tanıklık yapması için iknaya çalışırken, bu olaydan
Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı olan şüpheli İlhan Cihaner'in de
haberinin olduğu, hukuki korumanın ve desteğin bizzat şüpheli
başsavcı tarafından yapılacağı vaad edilmiştir. Şüpheli Ali Tapan
Cumhuriyet Başsavcılığımızca alınan ifadesinde bu konu ile ilgili
olarak tanık ile gizli bir yerde görüştüğünü, görüşme sonrasında da
durumu şüpheli İlhan Cihaner'e arz ettiğini beyan etmiş, böylece
planladıkları komplonun içinde şüpheli İlhan Cihaner'in de
bulunduğu zımni olarak ikrar etmiştir.
Mühimmatların jandarma sorumluluk alanı içinde bulunması,
ihbarcının mühimmatları jandarma yerine emniyete ihbar etmesi,
olayın emniyet tarafından Erzincan Cumhuriyet Başsavcılığına
bildirilmesi yerine öncelikle CMK'nın 250. maddesi ile yetkili
Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığına bildirilmesinden dolayı şüpheli
Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner tarafından emniyet
hakkında ''adli olayı geç bildirmek'' nedeniyle soruşturma
açılmıştır.
Şüpheli İlhan Cihaner tarafından adli olayı geç bildirmek suçundan
başlatılan soruşturma sürecinde bulunan mühimmatların sanki emniyet
tarafından oraya önce attırılıp sonra da ihbar ettirip bu
mühimmatları bulduğu iddiası ortaya atılarak ve bu suni iddiayı
ispatlamak amacıyla tanık bulma çabalarına girişilmiştir.''
ŞÜPHELİLERCE VARILMAK İSTENEN İLLEGAL AMAÇ
İddianamede, ''Şüphelilerce varılmak istenen illegal amacın da şu
olduğu değerlendirilmiştir'' başlıklı bölümde ise şöyle
denildi:
''Çatalarmut barajında bulunan ve el konulan mühimmatların emniyet
tarafından olaydan önce oraya koydurulup bilahare de yine anlaşma
ile mühimmatlar emniyet tarafından bulunmuş gibi gerçeğe aykırı bir
senaryo üretilerek, Ergenekon terör örgütü soruşturması ve
kovuşturmasında adli kolluk görevinin ağırlıkla emniyet teşkilatı
tarafından ifa edilmekte olması nedeniyle İstanbul Cumhuriyet
Başsavcılığınca yürütülen bu soruşturmayı zayıflatmak, ele geçen
yasal deliller hakkında kamuoyunda şüpheler yaratmak ve emniyet
teşkilatına gözdağı vermek amacıyla hareket edildiği
değerlendirilmiştir.''
''Gerek İstanbul Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanan gerekse İstanbul
Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamındaki
sanıkların, şüphelilerin ve avukatlarının basına yansıyan
beyanlarında, çıkan mühimmatlarla bir ilgilerinin bulunmadığı,
bulunan ve el konulan mühimmatların emniyet görevlilerince
gömüldüğünü iddia etmeleri dikkate alındığında uygulanmaya
çalışılan bu senaryonun vehameti daha iyi anlaşılacaktır'' denilen
bölümde, ''Bu illegal amacı gerçekleştirmek için şüpheliler var
güçleriyle çalışma yapmışlardır. Şüpheliler İlhan Cihaner, Ali
Tapan, Ersin Ergut ve Orhan Esirger'in birlikte hareket ederek
yalancı tanık bulma ve suni olarak delil oluşturma şeklinde gelişen
faaliyetleri tespit edilmiş, bu faaliyetlerin 3. Ordu Komutanı
sıfatı taşıyan şüpheli Saldıray Berk'in himayesinde ve
koordinasyonunda gerçekleştirildiği değerlendirilmiştir'' ifadesi
yer aldı.
GİZLENMİŞ DOSYALAR
İddianamede, şüpheli Orhan Esirger'in evinde yapılan aramada ele
geçen ve 183 numara ile numaralandırılan princo marca CD'de yeni
nesil ekran kartlarının daha verimli kullanılabilmesi için
bilgisayara yüklenilen ''Directx10'' isimli programın kurulum
dosyalarında, uzantıları değiştirilerek gizlenmiş dosyalar
bulunduğu belirtildi.
''EGE.dll'' olarak isimlendirilen dosyanın gizlenme amacıyla
kullanıcı tarafından uzantısının ''*.dll'' olarak değiştirildiği
ifade edilen iddianamede, şunlar kaydedildi:
''Bu dosyanın içeriğinin incelenmesinde (abiler ve ablalar. xls)
isimli exel dosyaları içinde Gülen cemaati mensupları olduğu
belirtilen kişilerin ad, soyad, baba adı doğum tarihi, doğum yeri,
adresi telefon numaralarının yer aldığı fişleme tablolarının
bulunduğu, (adresler.doc) adlı word dosyası içerisinde;
Nurcu/Fetullah Gülen cemaatinin ışık evlerinin abiler ve
ablalalarına ilişkin 48 adet adres bilgilerine ilişkin fişleme
tablosunun bulunduğu, (OSAK.D1) olarak isimlendirilen dosyanın
içeriğinin incelenmesinde (3. Ordu Komutanı Orgeneral Saldıray Berk
ile ilgili değerlendirme.docx) isimli dosyada aynen; (erzincan ve
civarındaki alevi köyleri özel olarak ilgilenmekte, bu köylerin
ihtiyaçlarının giderilmesi için ordunun imkanlarını kullanmaktadır.
Yaptığı yardımlar nedeniyle alevi köyleri ve dedeler tarafından
sevilmekte, dedeler tarafından kendisine takdir beratları
verilmektedir) şeklinde bilgilerin bulunduğu, (OCT
2006_XACT)_x64.cab.rar) isimli arşiv dosyasının içeriğinde (FG ile
irtibatlı esnaflar.xls) excel dosyası içerisinde bazı esnaflara ait
açık adres ve açık kimlik bilgilerinin yazılı olduğu fişleme
tablolarının bulunduğu (irtibatlı memurlar.xls) isimli excel
dosyası içerisinde kamu personeli başlıklı TC no, ad, soyad, baba
adı, doğum tarihi telefon numaraları, çalıştığı yer ve adreslerinin
bulunduğu fişleme tablosu çeşitli kamu personeline ait açık adres
ve açık kimliklerinin yazılı fişleme tablosunun bulunduğu,
(İsmailağa cemaat üyeleri.doc) isimli word dosyası içerisinde 109
adet cep telefonu numarası ile bu numaraların sahiplerinin TC no,
ad soyad ve adreslerine ilişkin fişleme tablosunun bulunduğu tespit
edilmiştir.
Bu süreçte MİT Erzincan bölge müdürünün de aralarında bulunduğu 3
MİT personelinin MİT haber elemanı olan bir kişiyi illegal amaçlar
doğrultusunda (Dursun Çiçek'e ait olduğu anlaşılan İrticayla
Mücadele Eylem Planını Erzincan'da hayata geçirmek için çalışma
yürüttükleri) kullandığına dair şikayet alınması üzerine bu konuda
da soruşturmaya başlanmıştır.''
BERK YALANCI TANIK AYARLADI İDDİASI
[PAGE]Erzurum Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı tarafından
hazırlanarak, Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesine sunulan ve mahkeme
tarafından kabul edilen iddianamede, Cumhuriyet Başsavcısı olan
şüpheli İlhan Cihaner'in işlemiş olduğu silahlı terör örgütüne üye
olma suçunun tamamen kişisel bir suç olduğu belirtildi.
İddianamenin, ''Yetki ve Göreve İlişkin Değerlendirme Bölümü'' nde,
Cihaner ve muvazzaf asker olan şüphelilere ilişkin soruşturma ve
kovuşturmanın yöntemi ile ilgili değerlendirme yapıldı.
Şüpheli İlhan Cihaner'in Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı olarak
görev yapmakta olup suç tarihi itibarıyla birinci sınıfa ayrıldığı
anlatılan değerlendirmede, 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar
kanununun 82-92. maddelerinde düzenlenen görev suçları ile 93.
maddesinde düzenlenen kişisel suçlara yer veriliyor.
İddianamenin 15. sayfasında, şöyle denildi: ''Şüpheli İlhan
Cihaner'e ait silahlı terör örgütüne üye olma suçu TCK'nın 314/2
maddesinde düzenlenmiş bulunan ve cezası 5 yıldan 10 yıla kadar
olan bir terör suçudur. Silahlı terör örgütüne üye olma suçu,
görevle hiçbir şekilde bağdaşmayan, ilişkili olmayan ve görev
nedeniyle işlenemeyecek olan ''mütemadi'' bir suçtur. Bu suçun
niteliği ve temadi eden yapısı nedeniyle, temadinin bir kısmının
mesai saatlerine yani görevli olan zamana tesadüf etmesi de hakim
veya cumhuriyet savcısının örgüte üye olma suçu dışında örgütün
faaliyetleri kapsamında ve amaçları doğrultusunda, görevinin
kendisine verildiği yetkileri ve avantajları kullanarak işlediği
birtakım suçların görev suçu olması mümkündür. Ancak sahip olunan
resmi sıfattan ve görevden kaynaklanan yetkilerin örgütün amaçları
doğrultusunda kullanılmış olması silahlı terör örgütüne üye olma
suçunu görev suçu haline dönüştürmeyecektir.
Bu nedenle birinci sınıfa ayrılmış Cumhuriyet Başsavcısı olan
şüpheli İlhan Cihaner'in işlemiş olduğu silahlı terör örgütüne üye
olma suçu tamamen kişisel suçtur.
Ayrıca 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 4/a maddesinde
sayılan suçlar arasında yer alması nedeniyle şüphelinin işlediği
evrakta sahtecilik ve tehdit suçu da bu kanunun 9. maddesi
gereğince CMK'nun 250. maddesi kapsamındadır.''
Şüpheliler arasında bulunan muvazzaf askerlere ilişkin
açıklamalarda ise, iddiaların askeri suç olmayan, asker kişilere
karşı işlenmeyen ve askerlik hizmet ve görevleriyle ilgili olması
düşünülmeyen davaya konu TCK'nın 314. maddesi kapsamındaki,
''Silahlı örgüt kurmak veya yönetmek veya bu şekilde kurulmuş bir
örgüte üye olma'' suçlarının kim tarafından işlenirse işlensin
açıkça adli yargının görev alınandaki suçlardan olduğu
anlaşılmaktadır.''
''ŞÜPHELİ SALDIRAY BERK''
İddianamenin 45 ve 53. sayfaları arasında, şüphelilerin bireysel
durumlarına yer verildi.
Şüphelilerin, İstanbul'da örgüte karşı yürütülen başka bir dosyanın
şüphelisi Dursun Çiçek tarafından hazırlandığı Adli Tıp Kurumu
raporuyla sabit olan bir planı icraya koyduklarının anlaşıldığı
iddia edilen bölümde, ''Soruşturma kapsamında ulaşılan deliller
nedeniyle Ergenekon silahlı terör örgütünün Erzincan yapılanmasının
en üst düzeydeki yöneticisi olduğu değerlendirilen 3. Ordu Komutanı
Saldıray Berk'in savunmasının alınmasının mümkün olmadığı'' ifade
edildi.
Şüpheli Berk'in ayrıca, şüpheli Recep Gençoğlu'nun gözaltına
alınarak Erzurum'a getirildiği gün Erzincan'da 3. Ordu
Komutanlığına ait askeri araçlardan oluşan bir konvoyu önce şehir
içinde dolaştırıp Erzurum istikametinde bulunan Üzümlü ilçesi
kavşağına kadar intikal ettirerek geri dönüştürmesinin bir gözdağı
verme girişi olarak algılandığı da iddia edildi.
İddianamede, ''Şüpheli İlhan Cihaner'in, Ergenekon terör örgütünün
Erzincan yapılanması içerisinde, örgütün faaliyetleri çerçevesinde
diğer şüphelilerle birlikte faaliyette bulunduğu, şüpheli Ali
Tapan'ın Erzincan İl Jandarma Komutanı olması nedeniyle jandarma
istihbarat şube müdürlüğü personeli olan tutuklu şüpheliler
üzerinde denetim, gözetim, emir-komuta yetkilerinin bulunduğu, bu
yetkileriyle şüpheliler Saldıray Berk ve İlhan Cihaner'in verdiği
illegal talimatları yapma yaptırma görevi üstlendiği, yapılan suni
(yalancı) gizli tanık bulma işlemini bizzat yürüttüğü'' iddia
edildi.