Benjamin Franklin’in 1783 yılında Josiah Quincy’e yazdığı
mektubun bir bölümünde “İyi bir savaş veya kötü bir barış hiç
olmamıştır” der.
Barışı tesis etmenin savaşmaktan daha zor olduğu dünyamızda,
özellikle kendi coğrafyamızda hergeçen gün terörün her
ceşidine şahit olmaktayız. Terörün dini,etnisitesi olmadığı gibi
özellikle ülkemizde ve coğrafyamızda yaşanan her türlü terör
olaylarıda yüreklerimizi dağlamaktadır.Geçtiğimiz aylarda, refah
seviyesi yüksek olan Fransa’nın başkenti Paris’te yaşanan 7
ayrı saldırıda 100’den fazla kişinin katledilmesi, insanlığın hiç
bir coğrafyada güvenli olmadığını göstermiştir. Ölümlerin hiç
durmadığı Ortadoğu’da, Türkiye’de Ankara, Suruç,
Çınar ve İstanbul’da Sultanahmet saldırıları ve geçtiğimiz
aylarda Mısır’da düşürülen Rus yolcu uçağıyla birlikte terör
saldırıları ve bundan kaynaklanan kayıplar son zamanlarda hiç
olmadığı kadar devletler gündemine yerleşmiş durumdadır.
“Barışın hiçbir maliyeti yoktur ve buna ek olarak tüm
harcamalarıyla herhangi bir zaferden son derece
daha avantajlıdır” diyen Thomas Paine’in bu sözü günümüz
dünyasında yaşanan ve terörizme karşı mücadele konusunda
yapılan harcama maliyetlerini doğrular mahiyettedir.En son
yayınlanan raporlara göre terörizimle mücadelenin dünyaya
ekonomik maliyeti özellikle New York’da yaşanan 11 Eylül Dünya
Ticaret Merkezi saldırısının gerçekleştiği 2001 yılını geride
bırakarak günümüzde yapılan harcamaların yıllık 53 milyar
dolara ulaştığı bildirilmektedir.
Küresel Oyunlar
Gelişmiş devletlerin, siyasileri, kanaat önderleri yada
akademisyenleri kendi ulusal çıkarlarına ters düşecek hamleler
yada ülkelerinde ki terör olaylarını teşvik edici olarak hazırlanan
bildirilere imza atıp suça ve katliamlara ortak olmazlar.Konu
ülke çıkarları olduğunda ortak payda da buluşur sorunu çözmek için
hertürlü mücadeleyi verirler.
Günümüzün güçlü ve zengin ülkeleri, kendi ulusal çıkarları için
yüz yıllar boyu kendilerine özgü yayılımcı taktiklerle
yerkürenin hemen hemen bütün ülkelerini kaba kuvvet yahut ekonomik
baskılarla geri kalmaya mecbur kılmışlar ve bu ulusların
ellerindeki değerleri yok edip bilgisiz, eğitimsiz, cahil
kalabilmesi için her türlü siyaseti uygulamış ve amaca ulaşmak
için her türlü araca başvurmuşlardır. En çok işe yarayan bu
araçlardan biri de, kendi ülkesine ihanet edebilecek insanları
tespit edip himayesine alarak güç zehirlenmesine
uğratıldıktan sonra zamanı geldiğinde kendi devletine karşı
savaşıp ülkesini emperyalist güçlere boyun eğdirtmektir.
İsimleri ve tipleri bizler gibi olan, bizler gibi
düşünen,bizler gibi inanan,bizler gibi ibadet eden bazı vatan
hainlerinin kimi eski bir vaiz, kimi siyasetçi, kimide bazı
sözde akademisyenler olarak karşımıza çıkmaktadır.
Maalesef, konu ülkemiz olunca, ekonomik ve manevi açılardan
millet ve ülke çıkarlarını herşeyin üstünde tutma
alışkanlığı olmayan çukur desteğinde bulunan bazı siyasilerin
ve sözde aydın olduğu iddia edilen küresel
güçlerin işbirlikçileri vatan haini bazı sözde
akademisyenlerin kendi ülkelerine verdikleri zararı ve bu
zararları gelecekteki genç nesillerimize miras bırakmaları
zaman kaybından başka birşey olmayacaktır.
Devletimizin aklı ve iradesi, milletimizin sağduyusu ile
buluştuğunda ortaya çıkacak sonuçlardan ürken küresel güçler
her türlü oyunu sergilemekten geri kalmazlar. Devletimiz, milletten
aldığı destekle birden fazla cephede hem fiziksel hemde siyasi
argümanlar ile mücadelesini sürdürebilir kuvvet ve özgüvene
sahiptir. Özellikle terörle mücadelenin büyük bir kararlılıkla
devam ettiğini gözlemlemekteyiz. Bir taraftan Pkk, Fetö, daeş
gibi terör örgütleri ile büyük bir mücadeleyi kararlılık ile
devam ettiren devletimiz, diğer taraftan Suriye, Rusya,
İran ve Irak ile olan siyasi ve insani anlaşmazlıklar
yeterince enerji ve zaman almasına rağmen yatırımları
devam ettirmekte ve yeni planları,projeleri hızlı bir sekilde
oluşturup hayata geçirmektedir. İşte mazluma umut,
zalime korku olan "Yeni Türkiye" budur.