Savaşın kaderi, El-Cezire'nin elinde
Abone olBu başarıyı bugün köşesine taşıyan Sabah yazarı Ali Kırca iddia ediyor: "Savaşın kaderi, El-Cezire'nin elinde.."
Bu iddianın sahibi olan Ali Kırca, yazısını şöyle sürdürüyor: Biri sizi gözetliyor Artık belli olmuştur.. Bu savaşın kaderini El Cezire belirleyecektir! Pentagon ve İngiliz Savunma Bakanlığı kendi kontrollerindeki ABD ve İngiliz TV'leriyle, dünya kamuoyunu etkileyebileceğini düşünüyordu.. Ancak yanıldılar.. Hiç hesapta olmayan "El Cezire" çıktı ve "pişmiş aşa ve pişirilmiş savaşa" su kattı.. CNN'lere, BBC'lere, ITN'lere kalsaydık, ele geçirilmiş ABD esirlerinden belki haberimiz dahi olmayacaktı.. Ancak bu kadar da değil!.. El Cezire, savaşın kaderini etkileyen çok daha önemli bir hamle daha yaptı Iraklılar'ın da desteğiyle, Bağdat'ın önemli noktalarına canlı yayın kameraları yerleştirdi.. ABD'nin vurması muhtemel stratejik hedefleri görüş açısına hapsetti... Bir başka deyimle Pentagon'un saldırılarını göz hapsine aldı. Şu anda Bağdat'ta deyim yerindeyse "Biri onları gözetliyor!" ABD şimdi, "BBG Evi"nden daha zor durumdadır Bağdat'ta... Biri ABD'yi sürekli gözetliyor, evet.. Gözetleyince de, ABD uçakları ve füzeleri, asıl vurmak istediği hedefleri bir türlü vuramıyor.. Saldırılar, bir süredir, -zorunlu olarak- kameraların görüş alanı dışında kalan hedeflere düzenleniyor.. Cuma gecesi "şok ve dehşet" bombardımanının tüm dünyada ters tepen etkilerinden sonra, kameraların önünde "kör kör parmağım gözüne" saldırılar düzenlenemiyor artık.. Sirenler yine çalıyor, ajanslar yine haber veriyor "Bağdat'tan patlama sesleri geliyor, Bağdat'ın Güneyi, Bağdat'ın Batısı bombalandı" diye.. Ancak, saldırı bitince anlaşılıyor ki, gözden ırak noktalarda vurulan hedeflerin stratejik hiçbir değeri yoktur.. El Cezire mahkumu ABD, akıllı bombalarının aklını bir türlü kullanamıyor.. 91 savaşında ABD TV'lerinin "tekel"iyle "enformasyon savaşı"nın ve "psikolojik bombardıman"ın galibi olan Pentagon, bu savaşa en önemli silahından mahrum ve daha başta yenilmiş olarak çıkıyor.. Üstelik beklenen asıl savaş ya da "Bağdat direnişi" çok uzakta.. Orada olacakları anlatabilecek ABD ve İngiliz medyası, medya etiği açısından "trajikomik" hatta basbayağı "komik" bir halde yaklaşıyor Bağdat'a.. Gazeteciliğin tüm değerlerini çiğneyerek, başlarında miğferleri, sırtlarında müttefik üniformaları, işgal ordularının içinde ve müttefik ordularının "resmi bültenleri"ni haber(!) diye sunarak yürüyorlar! Ve Bağdat'a ulaştıklarında,-ulaşabilirlerse şayet-söylediklerinin ve "harbe dair" verdikleri haberlerin de "kıymet-i harbiye"si olmayacak.. Çok kanlı geçmesi beklenen Bağdat çatışmaları sırasında, müttefik ordularının karşısına "Cumhuriyet Muhafızları"ndan önce "El Cezire muhabirleri"dikilecek.. Bu yazının başından beri adını andığımız "El Cezire" bir simgedir aslında.. El Cezire, İHA ya da bir başkası! Ancak, hangi televizyondan ve hangi ülkeden olursa olsun, canlı yayınların önünde "kıyasıya ve kuralsız" bir işgal harekatının "kıyım ve kıyam" ölçülerinde yürütülmesi zor olacaktır Bağdat'ta.. Zor!... Çünkü.. Bu savaşın "alın yazısı"nı "Tomahawk"lar değil, hepimizi bu "kıyamın ve kıyametin" tanığı yapan "kameralar" yazıyor! Yazacak!