Savaşın gerçek kurbanları
Abone olABD'nin Irak'ı özgürleştirmek için giriştiği operasyondan sonra, ambargo da kaldırıldığı halde, Iraklı çocukların durumu aynı
Irak'ta savaş ve ambargodan en çok etkilenen kesimlerin başında
gelen çocuklar, yaşam koşullarının zorlamasıyla, henüz 10-11
yaşlarında olsalar da, omuzlarında ağır yük taşıyor. ABD'nin
''Irak'ı özgürleştirme'' vaadiyle girişilen operasyondan aylar
sonra, ambargo da kaldırıldığı halde, çocukların durumunda iyileşme
yönünde herhangi bir belirti göze çarpmıyor. Savaşta aile
bireylerini kaybetmeleri ya da babalarının işsiz kalması sonucu
birçok çocuk, evinin geçimini sağlamak için okulu bırakarak
çalışmaya başladı. Marangozhanede çalışan 10 yaşındaki Mustafa
Hasan, savaştan önce inşaat işçisi olarak çalışan babasının işten
çıkarılması nedeniyle evin geçimini tek başına sağlamaya çalışıyor.
Mustafa, çalışıp para kazanmak için okulu terk etmek zorunda
kaldığını belirttikten sonra, ''Durumumuz çok kötü, geleceğe umutla
bakmıyorum'' dedi. Haftada 3 bin dinara (yaklaşık 2 milyon TL)
çalışan Mustafa, 8 kardeşi ve anne-babasıyla ufak bir odada
yaşadıklarını anlattı. Annesi hasta, babası da çalışamayacak kadar
yaşlı olan 14 yaşındaki Muhammed Abdülaziz de, küçük yaşta
ailesinin geçimini üstlenenlerden. Muhammed, sabah saat 07.00'de
açtığı dükkanı, sokağa çıkma yasağının başladığı saat 23.00'te
kapattıktan sonra evine gidebiliyor. Çatı katında bir odada
yaşadıklarını anlatan Muhammed, günde 16 saat 1000 dinara (yaklaşık
750 bin TL) çalışıyor. ''DAHA KÖTÜ GÜNLER BEKLİYOR BİZİ'' Geleceği
aydınlık görmeyen Iraklı çocuklardan biri de, tüpçü dükkanında
çalışan 11 yaşındaki Abbas Rahim. İki hafta önce işe başlayan
Abbas, ''geleceğin daha da karanlık olduğunu, bu yüzden para
biriktirmesi gerektiğini'' söyledi. Abbas'ın, ''Daha kötü günler
bekliyor bizi, bugünden 5 kuruş kazanayım da'' şeklindeki sözleri,
Iraklı çocukların küçük yaşlarda ne kadar büyük sorumluluklar
yüklendiğinin açık bir göstergesi olsa gerek. Mobilyacıda çalışan
13 yaşındaki Muhammed İmad da, ailesine katkıda bulunmak için okulu
bırakarak çalışmaya başlayan çocuklardan. Üç aydır günde 1000
dinara çalışan Muhammed, Saddam zamanında okula gidebildiğini,
ancak şimdi durumun daha karışık olduğunu ve çalışıp para kazanması
gerektiğini söyledi. Başka bir kentten iş umuduyla Bağdat'a gelen
15 yaşındaki Kasım Hakim'in hayali de, bir pasaportunun olması ve
başka ülkelere gitmesi. Fırında çalışan Kasım, ''Başka insanlar
gibi çalışma şartlarım olsun, dinlenebileyim, onlar gibi
giyinebileyim'' dedi. Kasım da, diğer arkadaşları gibi geleceğe
umutla bakmayanlardan. Hayatlarında hiçbir yenilik olmadığından
yakınan Kasım, içinde bulunduğu sıkıntılı ruh halini ''Şanssız
insanlarız biz'' sözleriyle ifade ediyor. Irak'ta savaştan sonra
çocuk dilencilerin sayısında da önemli artış dikkat çekiyor.
Özellikle otellerin önünde bekleyen çocuklar, ''Para, para''
diyerek gelen geçenin peşine takılıyor. Çoğu sokakta yatan dilenci
çocukların yanı sıra yine dilencilik yapan tek başına ya da
çocuklarıyla beraber yaşlı kadınlara her yerde rastlamak mümkün.
ÇOCUKLARI İLAÇSIZLIK ÖLDÜRÜYOR Savaş ve ambargo nedeniyle özellikle
sağlık sektöründe yaşanan sıkıntılardan nasibini alan çocukların
durumundan bu alanda da bir iyileşme olmadı. Başkentteki çocuk
hastanesinde hala birçok hastalığın ilacı temin edilemiyor. Bir
zamanlar Ortadoğu'nun en önemli çocuk hastanesi olan Bağdat'taki
Merkez Çocuk Hastanesi'nde özellikle kanser, lösemi ve sinir
hastalıklarının ilacı bulunmazken, teknolojik olanakların
yetersizliğinden ötürü birçok hastalığın teşhisi bile konulamıyor.
Hastanedeki çocuklarla yani başlarında günlerce ilaç bekleyen acılı
ailelerin durumu, savaşın ve ambargonun yarattığı yıkımı tüm
çıplaklığıyla gözler önüne seriyor. Temizlik ve altyapı alanlarında
ciddi sorunları bulunan hastanenin personeli, verilen sözlerin
yerine getirilmemesinden yakınıyor. BM Çocuklara Yardım Fonu'nun
(UNICEF) kayıtlarına göre, 25 milyonluk nüfusun hemen hemen
yarısını oluşturan çocukların yüzde 70'i, ishal ve solunum yolu
hastalıkları gibi tedavisi mümkün olan hastalıklardan hayatlarını
kaybediyor. Irak'ta doğan her 1000 bebekten 107'si, 5 yaşın
altındaki her 1000 çocuktan 131'i yaşamını yitirirken, bu oranlar
1980'li yılların sonlarında belirlenen rakamların iki katını ifade
ediyor. Ülkede 5 yaşın altındaki yaklaşık 1 milyon çocuk yetersiz
beslenirken, hamilelik sırasında yeterli gıdanın alınamaması ve
gerekli kontrollerin yapılamaması nedeniyle doğum öncesi ölümlere
de sıkça rastlanıyor. AMBARGO KALKTI, YİNE DE İLAÇ YOK Hastanenin
Başhekimi Kasım El Taey, ambargonun kaldırılmasına rağmen yeni
ilaçların gelmediğini, hala depodaki ilaçlarla idare ettiklerini
söyledi. Kanser, lösemi ve sinir hastalıkları gibi birçok
hastalığın ilacının olmamasından yakınan El Taey, ''Herkesin
yardımlarına ihtiyacımız var'' dedi. El Taey, Türkiye'den ilaç
konusunda yardım beklediklerini üstüne basarak vurguladı. Hastane
doktorlarından Nedim El Cabari de, savaştan sonra çeşitli insani
kuruluşların yardımları olsa da, ilaç ve teknolojik olanaklar
bakımından önemli sıkıntı çektiklerini belirtti. Cabari, savaştan
sonra temiz su bulunamaması nedeniyle kolera ve hepatit gibi
hastalıklarda artış olduğunu kaydetti. Cabari, bazı çocukların
hastalıklarının teşhis edilememesini, gerekli teknolojik
olanaklardan mahrum olmalarına bağlıyor. Tıbbi gereç sıkıntısı
çektiklerini ifade eden Cabari, özellikle ameliyatlarda
karşılaştıkları zorlukları anlattı. ''AMERİKALILARDAN HALA SOMUT
BİR YARDIM GÖRMEDİK'' Hastanenin altyapı alanında da ciddi
sıkıntıları bulunuyor. Bir bölümü, tadilat yapılacağı gerekçesiyle
2 yıldır kapalı kalan, ancak hala bir çivi bile çakılmayan
hastanede, yerlerdeki parkelerin söküldüğü, etrafa çöplerin
yığıldığı, klimaların çalışmadığı ve sineklerin ortalıkta uçuştuğu
görülüyor. Cabari, Amerikalıların hastanenin yeniden
yapılandırılması yönünde birçok vaatte bulunmalarına rağmen, hala
somut bir yardım görmediklerini söyledi. Hastaneyi birçok Amerikalı
yetkilinin gezdiğini ve yardım sözü verildiğini belirten Cabari,
''Ancak hala, yeniden yapılandırma konusunda elle tutulur bir
yardımlarını görmedik'' dedi. Gelecekten umutlu olmadığını
belirten, güvenlik sağlanmadığı sürece ülkede birçok şeyin
düzelemeyeceği görüşünü savunan Cabari, ''Yakın zamanda bir düzelme
olacağını sanmıyorum, taşların yerine oturması için daha çok zamana
ihtiyaç var'' dedi. Hastanenin doktorlarından Kubeyde Yahya da,
hastanenin bir zamanlar Ortadoğu'nun en iyi çocuk hastanesi
olduğunu, ancak 13 yıl süren ambargo ve savaşlar nedeniyle bu hale
geldiğini söyledi. Yahya, hastanedeki diğer meslektaşları gibi,
ilaç bulamamaktan yakınarak, şimdiki şartların Saddam dönemine göre
çok daha kötü olduğunu belirtti. Saddam döneminde hastanenin en
azından temiz ve daha düzenli olduğunu belirten Yahya, ''Şimdi ne
ilaç var, ne de temizlik'' diye konuştu. ''SAKAT ÇOCUKLAR
DOĞURUYORUZ'' Hastanede doğuştan hastalıklı çocukların sayı
bakımından çokluğu da dikkat çekiyor. Bu çocuklardan biri, 8 günlük
kız bebek Süha. Midesinde problem olan Süha'nin annesi Neval Halil,
''Savaşın sonuçları budur işte, böyle sakat çocuklar doğuruyoruz''
dedi. İshal ve böbrek hastalığı nedeniyle hastaneye yatan 2 aylık
Hüseyin'in annesi Sadriye de, savaş ve ambargo nedeniyle hamilelik
döneminde iyi beslenemediğini, bunun sonucunda çocuğunun hastalıklı
doğduğunu söyledi. Sadriye, maddi durumu elvermediği için çocuğuna
gerekli besini sağlayamamaktan yakındı. ''SADDAM REJİMİ GİTTİ,
BENZERİ GELDİ'' Kalp sorunu nedeniyle 3 aydır hastanede bulunan
Nebe adlı bebeğin ailesi de, ülkenin içine düştüğü durumdan en çok
şikayet edenlerden. Baba Hüseyin Ali, ''Saddam rejiminden
kurtulduk, şimdi de eskisinden hiç de farklı olmayan bir rejim
altında yaşıyoruz'' ifadesiyle öfkesini dile getirirken, eskiden
bedavaya aldığı birçok şeyi şimdi parayla almaktan yakındı.
Dışarıdan aldığı sütle çocuğunu besleyen Hüseyin, ''Eskiden bunları
bedava bulurduk, şimdi her şey parayla'' diyor. Hüseyin'in
feryatlarının ardından diğer aileler de tepkilerini dile getirmede
gecikmiyor. İshal nedeniyle hastanede bulunan 2 aylık Hasan'ın
annesi Fatma Sennur, ''Saddam rejiminde hastane en azından daha
temizdi, hizmetler daha iyiydi, güven içinde gidip geliyorduk''
dedi. Kalbindeki delik nedeniyle hastaneye kaldırılan Selvan
bebeğin annesi de, çocuğunun ameliyat olacağının söylendiğini,
ancak 6 gündür hiçbir şey yapılmadığını belirtirken, lösemi hastası
2 aylık Hasan'ın babası Muhsin de, şimdiye kadar çocuğuna hiç ilaç
verilmediğini söyledi. Hastanede klimaların iyi çalışmaması,
aileleri ilginç çözüm yöntemleri bulmaya sevk etmiş. 1,5 yaşındaki
Fahriye'nin annesi Seccar, sıcaktan bunalan çocuğunu elindeki
kartonla yelleyerek serinletmeye çalışıyor. Sineklerden şikayet
eden Seccar, ''Savaş çok kötü etkiledi bizi'' diyor. İshal
nedeniyle hastanede yatan 10 aylık Taha'nin annesi, 3 gündür
hastanede olduklarını ve henüz deterjanla temizlik yapılmadığını
kaydederken, Basim adlı 6 aylık diğer bir bebeğin babası Muhammed
de, temiz su bulamadıklarından şikayet ediyor. Hasta aileleri
arasında en ilginç istek ise belki de, hastanenin dışında kucağında
çocuğuyla bekleyen anneden geliyor. Çocuğunun hastalığına çare
bulunamayan anne, Amerikalı askerlerden çocuğunu götürmelerini ve
ilaç bulmalarını istiyor. Acılı anne, ''Amerikalı askerler çocuğumu
götürsünler, neresi olduğu önemli değil, yeter ki ilaç bulsunlar''
diye konuştu.